Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, 2006 yılında Balıkesir Burhaniye'de Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nda öğrencilere deprem konusunda konferans verildiği sırada 7 yaşındaki Ümmügül isimli öğrencinin “Deprem olursa, fakirleri de kurtarırlar mı?” sorusunu sorduğunu hatırlatarak, "Her akşam rakamlardan ibaret olan turkuaz tabloyu gördüğümde, Ümmügül'ün 'Fakirleri de kurtarırlar mı?' sorusu zihnimde çınlıyor" düşüncesini dile getirdi.
Özdil, "Evde kal" çağrısı. yapılırken işçilerin işe gitmeye zorlandığını belirterek, "Testlerde bile ayrıcalık yapılmıyor mu? Sırtın sağlamsa, sağlık ekibini evine getirip test yaptırabiliyorsun.Garibansan, hastane kapısında saatlerce kuyrukta dikilmek zorundasın. Pozitif misin negatif misin, hayatının sonucunu öğrenebilmek için bile günlerce beklemek, dokuz doğurmak zorundasın." görüşünü savundu.
Özdil yazısında, "Çünkü, ölenler isim isim haber yapılırsa, hangi işlerde çalıştıklarını, hangi muhitlerde oturduklarını öğrenirsek, sadece Koronavirüs tablosunu öğrenmekle kalmayacağız, aynı zamanda gelir dağılımındaki eşitsizliği, sosyal adaletsizliği kabak gibi görmüş olacağız. Logosunda 'adalet' ve 'kalkınma' bulunan partinin, aslında göz göre göre, kimlerin ölümüne gözyumduğunu görmüş olacağız.Ve, işte bu yüzden… Her akşam rakamlardan ibaret olan turkuaz tabloyu gördüğümde, Ümmügül'ün sorusu zihnimde çın çın çınlıyor. 'Fakirleri de kurtarırlar mı?” ifadesini kullandı.