Yaşam

Yıllardır aforoz edilen kanser uzmanı

Prof. Nadir Paksoy 'Sitopatoloji" dalında uzman bir tıp bilim insanı. Paksoy, üniversite yönetiminin kararıyla aforoz ediliyor.

20 Ekim 2009 03:00

Prof. Nadir Paksoy 'Sitopatoloji" dalında uzman bir tıp bilim insanı. Ülkemizde bu alanda uzman bulmakta sıkıntı çekilmesine rağmen, Paksoy, üniversite yönetiminin kararıyla aforoz ediliyor. Üstelik mahkeme kararına rağmen... Umur Talu Habertürk gazetesindeki köşesinde bu sorunu ele alıyor.

Talu'nun 'Mikro sultanlıklar!' başlıklı bugünkü (20.10.2009) yazısı:


Başlıktaki mevzu herhalde binlerce Dipsiz Kuyu'nun temel dertlerindendir.

Ama şimdi genellemeden sadece bir misali aktaracağım. Yoksa, siyasi iktidar başta, ordu bürokrasi ve yığınla sosyal, geleneksel veya modern kurum ile ortamdaki örneklerle mutlaka yüz yüze gelmişisinizdir.

Tabii, belki dert ettiniz; belki etmediniz. Ama sultanlık; keyfi otorite, makam, kuvvet, kudret, servet tahakkümü ile cumhuriyet, demokrasi ve hukukun nasıl bağdaşacağını bir dert etseniz!

Misal, böyle 'mikro sultanlıklar'ın cumhuriyet, özerklik, bilim, namus, haysiyet, özgürlük, demokrasi, hukuk, akademi, evrensellik gibi cafcaflı kavramlar arkasında cirit atabildiği bir ortamdan, üniversiteden.

Hemen sorayım:

Memlekette elini sallasan bir tıp adamına mı değersin?

Her köşede yeterince tıp bilmine hekimliğe adanmış birilerini bulur musun?

Üniversiteler mesala kanser teşhisinde uzmanlarla dolup taşıyor mudur?

Mudur ki, kolayca adam harcayabilirler!

***

Prof.Nadir Paksoy 'Sitopatoloji" dalında uzman bir tıp bilim insanı. Şöyle anlatayım: Sizden uzak dursun tabii ama, biliyrosunuz, kanser açısından en önemli ilk adım tespit, teşhis.

Paksoy, bunu dünya ölceğinde bir uzmanı. Özellikle 'ince iğne biyopsisi'nde bir öncü olduğu söyleniyor.

Netekim, eylül osnunda Lizbon'daki Avrupa Sito(pato)loji Kongresi'ne de bu özellikleriyle davet edildi.

Ama Kocaeli Üniversitesi onu aforoz etti yıllardır; yıllardır onu göreve iade etmeye direniyor. Yıllardır... Aksi mahkeme kararına da rağmen.

***

"Yıllardır" diyorum, çünkü "demokratik, özerk bir kurum" olan üniversite, "on yıllardır" aynı aile tarafından yöteliyor.

Olabilir tabii. İki "bilim insanı" iki eş, aynı derecede bu göreve layık ölebilir.

Ama sorun şu olabilir:

Aynı derecede görece layık olan aile fertleri sonuçta kamunun (devletin değil) ve kamuya ait üniversitenin onlara emanet ettiği bir görevi kendilerininmiş gibi, aile mülkü imiş gibi, keyfi idrak ederse!

Ben bunu tamamen yargılayamam; ama ortada bir yargı kararı var ve uygulanmıyorsa, hukuk fakültelerinde ne anlatıyorsunuz siz hocam?

Ortada uluslararası ölçekte bir bilim adamı varsa ve siz onu kapı dışarı ediyorsanız, tıptan ne bekliyorsunuz siz hocam?

Ortada Kocaeli gibi, sınai etkilerle kanser riskinin yüksek olduğu bir il varsa, kanser teşhisi sizin için ne ifade ediyor hocam?

Ve hocam, hepimizi bir yakınımzda (belki kendi bedenimizde) sarsabilen, eritebilen, birbirimizden, aynı "Önce rektör" eşiniz gibi "aramızdan" alabilen bu hastalık üstüne, en ufak bir bilimsel çabanın en küçük bir katkının her gayretin, bir gıdım uluslararası deneyimin bile bir değeri yok mu?

**

Yazıyorum ya... Ben Paksoy'u şahsen hiç tanımadım. Bildiğim, Birleşmiş Milletler gönüllüsü olarak, herhalde hiçbirimizin ayak basmadığı uzak dünye köşelerinde (Vanuatu, Mikronezya) dahi doktorluk yapmış olması, oraları yazılarla, kitaplarla aktarmış olmasıydı...

Ben bir üniversite rektörü olsam...

Kocaeli'nde Vanuatu'yu yaşamış bir adama sırf bu nedenle bile "özel" diye bakar öğrencilere aktaracağı her bilginin rengi üstüne titrerdim.

Ama, tabii, kimbilir başka nelere kızacak, nelerden huylanacak, neleri cezalandıracak bir rektör değilim.

Mikronezyalı değilim.

Mikrosultan da değilim!

Sizler de olmasanız... hayat belki daha bir başka akabilirdi!

Kendi gergin, muhteris, hoyrat ama sonuçta fani hayatlarımız dahil.

***

Ve size biraz daha kötüsünü, "mikrosultanlıklar" arası ilişkiler sonucu, memleketin her köşesinde fışkırabilen sansür duvarlarını da söyleyeyemi, öyle gideyim:

Paksoy meselesi büyük bir medya grubunun muhabirlerince haber de yapıldı...


Ama bu haber asla kullanılmadı!

Değer mi yani!