Medya

Yıldıray Oğur: Şimdiki iktidar medyasının İmamoğlu'ndan 'Ekrem' diye bahsettiği gibi ondan da 'Tayyip' diye bahsedildi

22 Haziran 2020 08:37

Karar Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun deprem ve pandemi toplantılarına çağrılmadığını, Sirkeci ve Haydarpaşa Gar İhaleleri'nden dışlandığını, Galata Kulesi'nin alındığını belirterek, "Tabii ki genç bir siyasetçi olarak kendisi de hatalar yaptı. Deprem bölgesinden kar tatiline gitmesi, belediye otobüslerindeki yoğunluğu komplo teorisiyle açıklamaya çalışması akla gelen ilk örnekler.

Ama İmamoğlu’na yönelik eleştirilerin çoğu gıcıklık, takıntı hissi veriyor. Herhalde Türkiye tarihinde ilk defa bir belediye başkanının attığı bütün adımlar sürekli kontrol altında, her an bir gazetenin manşetine haber oluyor.

Aslında ilk defa diyemeyiz. Bir örneği de 1994 yılında yaşanmıştı. Yine sürpriz biçimde İstanbul’un belediye başkanlığına seçilen genç siyasetçi Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını da o dönemin devleti ve medyası yıllarca içine sindiremedi, hakkında sürekli kara propaganda haberleri yapıldı, ona da hiç kredi açıkladı, şimdi iktidar medyasının İmamoğlu’ndan “Ekrem” diye bahsettiği gibi, ondan da “Tayyip” diye bahsedildi. Bugün siyasetteki Erdoğan imajı da sonu hapisle biten o adaletsiz saldırılarla ortaya çıktı." diye yazdı.

Yıldıray Oğur, iktidarın 23 Haziran seçimlerinden ders çıkarmadığına işaret ederek, "Dersi bırakın ülkenin eski başbakanının, meclis başbakanının, siyasi hikayesi İstanbul’da başlamış Cumhurbaşkanı’nın meydan meydan dolaşmasına rağmen, isimsiz genç bir siyasetçiye iki kez seçim kaybedilmesi büyük bir travmaya neden oldu.

23 Haziran’dan bu yana, iktidarın pek çok icraatında ve söyleminde bu post travmatik seçim bozukluğunun etkisi görülebiliyor. Bu travmanın etkisiyle bir ilçe belediye başkanı olan İmamoğlu, bir yıl sonra bugün, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet blokunun en iddialı adaylarından biri.

Halbuki seçim sonucunu demokratik olgunlukla kabul edip, seçilmiş bir belediye başkanıyla medeni ilişkiler kurulmuş olsaydı, İmamoğlu İstanbul’un devasa sorunlarıyla boğuşan, muhtemelen pek çok da hata yapan bir belediye başkanı olarak kalacaktı. Demokrasiyi içine sindirememenin maliyeti böyle ağır olabiliyor."

Yazının tamamı için tıklayın...