Koronavirüs

Yıldıray Oğur: Rakamları şüpheli hale getiren Sağlık Bakanlığı'nın 1 Haziran’dan itibaren değişen politikaları oldu

05 Ağustos 2020 10:26

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı Koronavirüs vakalarında tuhaf bir şekilde, rakamların haftalarca 900'lülere dolaştığını belirtti. Oğur, "Nihayet çelişkiler ve şüpheler artınca dün akşam Sağlık Bakanı yeni rakamları açıkladı ve haftalardır bir türlü 1000’i geçemeyen yeni vaka sayısı 995’den bir anda 1083’e çıktı." düşüncesini dile getirdi. Oğur, "Rakamları şüpheli hale getiren Sağlık Bakanlığı'nın 1 Haziran’dan itibaren değişen politikaları oldu" görüşünü savundu. 

Oğur, "Peki nasıl oldu da herkesin güvendiği bakanlığın rakamları bir anda şüpheli hale geldi?  Buradaki kırılma yasakların kaldırıldığı 1 Haziran tarihi.  Türkiye, o tarihte pek çok başka ülke gibi ekonomi ile Koronavirüs arasında bir denge tutturmak zorunda kaldı, ekonominin motorunu canlandırmak ve turizm mevsimini kaçırmamak için de yasakları azalttı. Ama bu sinyalleri toplum yanlış anladı ve günlük hayatına kaldığı yerden devam etti. Ama esas rakamları şüpheli hale getiren bakanlığın 1 Haziran’dan itibaren değişen politikaları oldu." değerlendirmesinde bulundu. 

Oğur, "Hastalığın tedavisinde bir yöntem değişikliğine gidilmedi. Hala tedavinin merkezinde, zannedildiği kadar etkili olmadığı üzerine çıkan makalelere rağmen hidroksiklorokin ve favipiravir ilaçları var.  Fakat PCR testlerinin yapılışında yeni standartlar geliştirildi.  Daha önce pozitif çıkan vakayla yakın temasta olan herkes test ediliyordu. Bakanlığın haklı olarak gururla anlattığı seyyar filyasyon ekipleri şüpheli, pozitif vakalarla yakın temasta olduğunu söyleyen herkesten örnek alıyordu.  Bu kaldırıldı. Artık sadece koronavirüs vakalarıyla temas edenlerden hastalığın semptomlarını gösterenlere test yapılıyor. Semptom göstermeyenler test yapılmıyor. Bakanlık buna uyulması için hastaneleri birkaç kez uyardı." ifadesini kullandı.

Oğur yazısında şunları kaydetti: 

Yani artık tarama amaçlı test yapılmıyor. Filyasyon sürüyor ama sadece semptom gösterenlere test yapılıyor. 

Bu şu demek; bugün sokakta semptom göstermeyen bir virüs taşıyıcısına rastlama olasılığı, Nisan Mayıs aylarında rastlama olasılığından çok daha yüksek. Pozitif olup semptomu olmayanlar halkın arasında geziyor.  Bu test yöntemi değişikliği resmi vaka sayısını düşürürken, resmi olmayan vaka sayısını artırdı.  Peki testleri azaltmak üzere kurulu bu politika değişikliğine rağmen test sayıları hala nasıl 30- 40 binlerde olabiliyor? Test sayılarını artıran da iki faktör var.

Birincisi; 1 Haziran’dan itibaren normal çalışma düzenine geçilirken bazı firmaların çalışanlarına toplu halde yaptırdığı testler ve bazı yurtdışı uçuşları için istenen testler. Ama esas faktör, başka hastalıklar için hastanelerde yatacak ya da ameliyat olacaklara PCR testi yapılmaya başlanması . Bu yapılan testler içerisindeki en büyük oranı oluşturdu. Daha sonra bakanlık buradaki test sayısı da artınca, bazı büyük ameliyatlarla bu testleri sınırladı. 

Bakanlığın değişen politikalarından biri de özel ve vakıf üniversitesi hastaneleriyle  ilgili uygulamalar.Bakanlık daha önce pandemi hastaları için hastanelere ek SGK katkısı getirmiş, bunun sonucunda da özel hastaneler için pandemi hastaları cazip hale gelmişti, böylece devlet hastanelerindeki yük azalmıştı. 

Ama Temmuz başında bu ek ödemeler kaldırıldı. Vakıf üniversitesi hastanelerinden de hastalarını belirlenen devletin pandemi hastanelerine yönlendirmeleri istendi. Koronavirüs vakaları ve bunun istatistiği devletin hastanelerine geçti.

Böyle olunca da hem devlet hastanelerindeki doluluk oranları arttı hem de vaka rakamlarının kontrolü  tümüyle devlete geçti. 

Ortaya da bir şeffaflık ve güven sorunu çıktı. En başından itibaren devlet ile vatandaş arasında kurulan güven ilişkisinin zedelenmesi ve şeffaflığın ihlal edilmesi bir kısır döngü yaratttı. Devlet ekonomiyi ve turizmi canlandırmak için PCR testi yapılmasını zorlaştırarak rakamları düşürmeye çalıştı, rakamların düştüğünü gören insanlarda pandeminin azaldığı hissi oluştu, tedbirler azaldı, pandemi sürecinde devletin kontrolünde Ayasofya açılışı gibi büyük kitlesel olaylar yaşandı.

Tedbirler azaldıkça, vaka sayıları arttı. Hastanelerde artık gözle görünen doluluk oranları, uyarı için yerel yöneticilerin yaptıkları açıklamalar ile resmi rakamlar arasındaki fark artık saklanamaz hale gelince de vatandaşların resmi rakamlara güvenirliği azaldı. O halde vatandaşların yeniden tedbirleri sıkı tutmasının yolu da açık; yeniden rakamlara güvenilmesi, yani devletin şeffaflığa geri dönmesi...  Dün akşam 995’den bir anda 1083’e yükselen rakamlar umarız bu yönde atılmış bir adımdır...

Yazının devamı için tıklayın