Gündem

Yıldıray Oğur: Ayasofya açıldı, ama kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlamadı, fırlamayacak

13 Temmuz 2020 10:12

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Ayasofya'nın ibadete açılmasına ilişkin, "Ayasofya açıldı, ama kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlamadı, fırlamayacak" değerlendirmesinde bulundu. 

Oğur, "Nihayet, zincirler kırıldı ve Ayasofya da açıldı.  Peki, o sloganların, hayallerin tek tek gerçeğe döndüğü bu Türkiye, mutlu, güçlü, zengin, özgür bir Türkiye oldu mu? İçinde yaşamak istenen ütopya bu muydu? Bırakın muhalifleri, zamanında bütün bu sloganları atmış, mahzun Ayasofya fotoğraflarıyla hüzünlenmiş insanların bile tek bir tweet atarken kırk kere düşündüğü, adaletsizliklerin, kayırmacılıkların çıplak gözlerle görünür hale geldiği bir ülkede yeni nesilleri zincirlerin kırıldığına ikna etmek mümkün mü? " diye sordu. 

Oğur, "Bugün, 40’larda, 50’lerde, 60’larda Ayasofya için Necip Fazıl’ın yaptığı o ateşli konuşmaları, ucu Atatürk’e de uzanan sert eleştirileri muhalif bir şair Cumhurbaşkanı, bakanlar için yapsa, başına 40’larda, 50’lerde, 60’larda Necip Fazıl’ın başına gelenlerden farklı ne gelirdi? Ayasofya’nın içine dalıp camiye çevrilmesini protesto edecek üç genç soluğu nerede alırdı? Ayasofya’yı cami yapanlara 'gafil' diye tweet atacak bir gençlik örgütü liderinin evinin kapısına kaç saat sonra polis dayanırdı?" değerlendirmesinde bulundu. 

Oğur, "Daha bir ay önce Necip Fazıl’ın konferanslarında yetişmiş, zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın sloganları atmış muhafazakar aydınların kurduğu bir vakfın üniversitesinin kapısına kilit vurulurken, 550 yıl önceki vakıf senedine dayanarak, ülkenin kurucusunun altına imzası olan Bakanlar Kurulu kararnamesinin iptal edilmesiyle üzerimizdeki lanetin kalktığına kim inanır? Necip Fazıl okuyarak büyümüş bir neslin işadamlarının kurduğu derneğin üyeleri,  yedi işçinin öldüğü havai fişek fabrikasında aynı dernekten olan patronla dayanışma yemeğine oturmuşken, her şerrin sorumlusu olarak Batı emperyalizmasının sâdık ajanlarını, kozmopolitleri, Yahudileri, dönmeleri, masonları, frengili suratları gösteren o eski hikaye artık alıcı bulabilir mi?" görüşünü savundu. 

Oğur, "Mağduriyetlerin, haksızlıkların giderilmesi önemliydi ama bunlar olunca ülkedeki diğer meselelerin, mağduriyetlerin, haksızlıkların kilidi Necip Fazıl’ın vaat ettiği gibi açılmadı, açılamayacak. Ayasofya açıldı, ama kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlamadı, fırlamayacak. Bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçmedi, geçmeyecek." ifadesini kullandı. 

Oğur yazısında şunları kaydetti: 

Demek ki bütün manalar Ayasofya’ya bağlı değilmiş. Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzun kilitleri de açılmadı, açılmayacak. 60’ları, 70’lerin, 80’lerin muhafazakar gençlerinin hayallerindeki ütopya, Türkiye’nin ütopyası olamadı.  Bazı zincirler kırılırken, yerlerine yeni zincirler asıldı.  Semboller ile değerler arasındaki makas açıldı. Semboller tek tek ihya edilirken, değerlerin top yekün aşındığı fark edilemedi.

Bir neslin büyük heyecanlarının gerçeğe döndüğü bir Türkiye, yeni nesilleri heyecanlandırmayan, onlara gelecek, iş, refah vaat etmeyen bir Türkiye oldu.  O yüzden, her siyasi fikrin eski nesillerinin sloganları, dertleri, kavgaları artık yeni nesiller için o kadar da heyecan verici değil. Türkiye, ne Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ne de Köy Enstitüleri’nin eğitime açılmasıyla düzelmeyecek, daha iyi bir yer olmayacak.  Ayasofya’nın zincirleri de konuşmanın, itiraz etmenin zor olduğu bir Türkiye’de kırıldı ama bugün Türkiye’yi sıkıştıran, nefes aldırmayan daha güncel, taze, sıkı zincirler var ve onlara sürekli yenileri ekleniyor.

Yazının devamı için tıklayın