Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, AKP'nin parti programını değinerek,"Merkezi yönetim- yerel yönetim başlıkları altında güçlü bir adem-i merkeziyetçi anlayış duruyor. Demek ki yıllarca adem-i merkeziyetçilik bir siyasi tercih değil imkânsızlık meselesiymiş, Ankara’yı kontrol edene merkeziyetçilik, toplum mühendisliği paket halinde bedava yükleniyormuş." düşüncesini dile getirdi. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Kamu Yönetimi Reformu’nu veto ettiğini anımsatarak, "Ahmet Necdet Sezer’in aklına bile merkezi yönetim- yerel yönetim diyenlere bölücü demek gelmemişti" görüşünü savundu.
Yıldıray Oğur, "Bu geleneğin devamı olan AK Parti de en başından itibaren Ankara’daki merkeziyetçi statükoya karşı, siyasette, kamu yönetiminde ve ekonomide adem-i merkeziyetçiliği, gücü dağıtmayı savundu. Kenarı, köşesi vetolarla kesilse de kabul edilen reform kanunları, en son çıkarılan Büyükşehir Kanunu, seçim bildirgelerine kadar giren 1993’de Türkiye’nin Avrupa Özerk Yönetim Şartı’na koyduğu çekinceleri kaldırma vaadi, çözüm sürecinde Başbakan’ın eyalet tartışmasını yeniden açmasına kadar izlenen bu siyasi hattan, kayyım politikası ve 31 Mart’ta büyükşehirlerdeki seçim yenilgisinden sonra aniden karşı şeride geçildi. Öyle ki Ahmet Necdet Sezer’in aklına bile merkezi yönetim- yerel yönetim diyenlere bölücü demek gelmemişti. Vakıflara kurban derisi bile toplatmayan, 99 depremi için yardım götürenleri siyasi fikirleri yüzünden engelleyen bir devletin yıllarca mağduru olmuş muhafazakarların, yerel yönetimlerde karşılaştıkları onca engellemeden sonra iktidar yıllarındaki bir salgın sırasında sırf muhalif partili başkanlar yönetiyor diye belediyelerin yardım toplamasını , ekmek dağıtmasını dahi engelleyip, bir de üstüne bu yüzden belediyeleri paralel devlete, PKK’ya, FETÖ’ye benzetmesini zıddına dönmekle bile açıklamak kolay değil." ifadesini kullandı.
"Merkeziyetçilikte bu seviyeye kadar çıkan olmamıştı. Bu aynı zamanda Türkiye’deki geleneksel siyasi fay hatlarının nasıl değiştiğini de bir kere daha gösterdi. İdris Küçükömer’in tasnifine bugüne kadar soldan çok sert itirazlar gelmişti ama onu esas tekzip eden bir zamanlar adını anmadan cümle kuramayan muhafazakarlar oldu. Demek ki yıllarca adem-i merkeziyetçilik bir siyasi tercih değil imkansızlık meselesiymiş, Ankara’yı kontrol edene merkeziyetçilik, toplum mühendisliği paket halinde bedava yükleniyormuş."