Gündem

Yılda ortalama 8 bin çocuk, cinsel istismara maruz kalıyor

Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen şuçların yarısında çocuklar mağdur

30 Nisan 2019 12:29

Altınbaş Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma neticesinde hazırlanan raporda, Türkiye’de cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların yüzde 46’sının çocuklara karşı işlendiği ifade edildi. Yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel istismara maruz kaldığı belirtilen raporda, cezaların artırılmasından çok, çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunmasına yönelik politika ve önlemlere ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Cinsel istismar konusunda koruyucu/önleyici çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini belirten raporda, "Özellikle çocuklara ve ailelere iyi-kötü dokunuş ve bedenleri üzerinde istenmeyen davranışlara izin vermeme konulu eğitimler verilmeli" denildi.

Raporu hazırlayan Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Programı Öğr.
Gör. Barış Tuncer, Son 10 yılda Türkiye’de çocuk cinsel istismarı ile ilgili olan dava sayısının 3 kat arttığını belirtti. “Adliyelerdeki 4 tecavüz vakasından biri çocuklarla ilgili” bilgisi verilen raporda, Adalet Bakanlığı’nın 2014 yılı verilerine göre, Adli Tıp Kurumu’nun her ay 650 çocuk cinsel istismarı vakasını incelediği belirtildi. Cinsel istismar vakalarının artmaktan ziyade daha görünür hale geldiği ifade edilen raporda, “İnsanların bu konudaki bilinç düzeylerinin, farkındalıklarının artması, sosyal medyanın kullanımının artması gibi nedenlerden dolayı cinsel istismar olayları daha görünür oldu” ifadesi kullanıldı.

"Hakim ve savcılar, eğitimli personel arasından seçilmeli"

Raporda, cezaların artırılmasından çok çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunmasına yönelik politika ve önlemlere ihtiyaç duyulduğu belirtilirken, “Yasalarımız zaten var olan haliyle cinsel istismar konusunda ciddi cezalar içermektedir. Önemli olan bu yasaların işlerliğini, istismarcının herhangi bir iyi hal indirimi almadan cezalandırılmasını sağlamaktır” denildi. Davaların daha kısa sürede karara bağlanması ile hakim ve savcıların bu konuda eğitim almış personel arasından seçilmesinin de önem taşıdığına işaret edildi.

Cinsel istismara uğrayan çocukların ifadelerinin tek bir merkezde uzmanlar tarafından alınabilmesi ve çocuğun başına gelenleri tekrar tekrar anlatarak yeniden örselenmesini önlemek amacıyla Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulduğuna dikkati çeken raporda, “Ülkemizde 27 ilde 30 ÇİM bulunmaktadır. ÇİM’lerin ve burada çalışan personel sayısının artırılması, personelin bu konuda uzman kişiler arasından seçilmesi, daha etkili sonuçlar alınmasını sağlayacaktır” denildi.

"Emniyet görevlileri de eğitimden geçirilmeli"

Rapora göre, üniversite bünyelerinde yer alan ihmal ve istismara uğramış çocukların tanı, tedavi, korunma ve izlenmelerine ilişkin olarak uygulama ve araştırmaların yapıldığı Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezlerinin sayılarının da artırılması gerektiği belirtildi. “Ayrıca Adalet Bakanlığı personeli ve emniyet görevlilerinin çocuk istismarı konusunda geniş kapsamlı bir eğitimden geçirilmeleri yararlı olacaktır” ifadesi kullanıldı.

"Etkin, bütüncül, sürekli uygulanacak politikalar oluşturulmalı"

Çocuk istismarının önlenmesi için alınması gereken toplumsal önlemler olduğu belirtilen raporda, tüm paydaşların katılımı ile etkin, yeterli, bütüncül sürekli ve istikrarlı bir şekilde uygulanabilecek çocuk politikalarının oluşturulmasının bunun ilk adımı olduğu ifade edildi. “Çocuğun statüsünün ve değerinin artması, erken yaşta evliliklerin önlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır” denildi.

“İyi-kötü dokunuş farkı öğretilmeli”

Raporda, Altınbaş Üniversitesi Öğr. Gör. Barış Tuncer, çocuk istismarına karşı alınması gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı:

Risk altındaki aileler ve çocuklar, belirlenerek bu gruplara yönelik sosyal hizmetler planlanmalı ve uygulanmalı.

Cinsel istismar konusunda koruyucu/önleyici çalışmalara ağırlık verilmeli ve özellikle çocuklara ve ailelere iyi-kötü dokunuş ve bedenleri üzerinde istenmeyen davranışlara izin vermeme konulu eğitimler verilmeli.

Çocuklara kendilerini korumaları öğretilmeli.

Öğretmenlere, sağlık çalışanlarına, sosyal çalışmacılara, psikologlar ve emniyet görevlilerine de bu konuda disiplinler arası, geniş kapsamlı bir eğitim verilmeli.

Lise ve üniversitede ebeveynliğe hazırlık ve çocuk gelişimi dersleri zorunlu müfredata eklenmeli.