Türkiye'de doğumsal kalp hastalığı görülme sıklığının yüzde 1 olduğu belirtildi ve 12 bin bebeğin bu hastalıkla doğduğu söylendi.
En yaygın görülen doğumsal kalp hastalığının, kanın kalbin içinden geçişini etkileyen akış kusurları olduğunu belirtti. Hastalığın, halk arasında yaygın olarak "kalpteki delikler" adıyla bilindiğini ifade etti.
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazmi Narin, "7-14 Şubat Dünya Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası" kapsamında yaptığı yazılı açıklamada, çocukların daha sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için toplumu ve aileleri doğumsal kalp hastalıkları hakkında bilinçlenmeye davet etti.
Bu hastalıkların çoğunluğuna doğumda ya da doğumdan sonra tanı konulabildiğini vurgulayan Narin, şunları kaydetti: "Doğuştan kalp hastalıklarının daha az ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya da yetişkinlikte bile teşhis edilebiliyor. Bu hastalıkla doğanbebeklerin yüzde 50'den fazlası yaşamları boyunca en az bir kez cerrahi operasyonla karşı karşıya kalıyor, ameliyat öncesi ve sonrasında alt solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilen RSV enfeksiyonu ve zatürre gibi ciddi sonuçlara yol açabilecek ek riskler de taşıyorlar."
Bebek daha hızlı nefes alıyorsa dikkat
Prof. Narin, en yaygın görülen doğumsal kalp hastalığının, kanın kalbin içinden geçişini etkileyen akış kusurları olduğunu belirterek, bunun kalbin yapısında doğuştan var olan bir anormallik olduğunu anlattı. Hastalığın, halk arasında yaygın olarak "kalpteki delikler" adıyla bilindiğini ifade eden Narin, şöyle devam etti:
"Doğuştan kalp hastalığı olan bazı bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler. Doktor muayenesi sırasında kalplerinde üfürüm denilen sesler duyulur. Bu bebeklerde beslenme sorunları olabilir ve kalp hastalığı olmayan bir bebek kadar hızlı kilo alamayabilirler. Doğuştan kalp hastalığının diğer sonuçlarını; kalp yetmezliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve gelişme geriliği olarak sıralayabiliriz."