-Yılanlar kraliçesinin peşinde ANKARA (A.A) - 26.09.2011 - ''İnsanoğlu nankördür, küçük menfaatleri karşısında başkalarının muazzam zararlarına razı olur'' sözleriyle başlıyor yılanların kraliçesi ''Şahmaran''ın hikayesi... Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Tarsus ve çevresinde bilinen ve halkın değişik yorumlarla anlattığı en eski mitolojik efsanelerden ''Şahmaran''ın hikayesini anlatan belgesel çalışması hazırlandı. Yılanların kraliçesi Şahmaran'ın günümüze yolculuğunu uzmanların görüşleriyle zenginleştiren çalışma, efsanenin gelecek kuşaklara aktarılması misyonunu da üstleniyor. Belgeselde Şahmaran şu sözlerle anlatılıyor: ''Farsça kökenli bir kelime olan Şahmaran, 'yılanların şahı' anlamına geliyor ve başı insan, gövdesi yılan olarak tasvir ediliyor. Şahmaran hikayesinin özünü oluşturan yılan, derin anlamlar içeren bir sembol. Farklı kültürlerde değişik şeyler anlatıyor insana. Ya bilgelikten söz ediyor ya şifadan. Güzeldir Şahmaran, büyüleyicidir, simsiyah saçları, başında görkemli tacı ve bereket timsali duruşuyla. Rengarenk boyanır, doğanın tüm gizemini, sırrını kollar adeta.'' Belgeselde görüşlerine yer verilen Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz, Şahmaran'ın rastgele bir masal değil, inanılan, varlığı kabul edilen, halk arasında yaşatılan bir kültür olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: ''Dolayısıyla anlatımları mitolojik ve efsanevi. Bu bakımından Şahmaran'ı sadece olağanüstü bir hikaye olarak görmemek lazım. Şahmaran sadece anlatılıp geçilen bir hikaye değil, aynı zamanda yaşanan bir hikaye, yani masalda hikayede olmasının yanında hayatın içinde de var. Nazardan onunla korunuruz, bolluk, berekete onunla ulaşırız ve sayısız örnekleri var. Şahmaran kültürünün bir başka uzantısı da onun el sanatı olarak yaşaması.'' Yapımcı yönetmen Ahmet Turgut Yazman da yılan sembolünün birçok farklı coğrafyada, kültürde ve farklı zaman dilimlerinde ortaya çıktığını, Göbeklitepe'deki tapınaklarda kullanılan çeşitli hayvan sembollerinden en önemlisinin yılan olduğunu ifade ediyor. -''Bolluk, bereket, şans sembolü Şahmaran''- Tıbbi Fizyoloji Doktoru Doç. Dr. Sinan Canan, bir tarafı kadın, bir tarafı yılan şeklinde olan Şahmaran'ın bir tarafı iyi bir tarafı kötü, bir tarafı gece bir tarafı gündüz, bir tarafı çirkin bir tarafı güzel gibi zıtlıkları taşıdığını dile getiriyor. Canan, Şahmaran hikayesinin nasıl başladığını ve içindeki anlamın günümüze uzanışını şöyle anlatıyor: ''Bilge Danyal'ın öleceğini anladığı zaman oğlu Hasib'e bırakmak istediği bir mirasla başlıyor hikaye. Bu mirasta Danyal, ömrü boyunca yazdığı 5 bin sayfalık külliyatını oğluna miras olarak bırakmak istiyor, ama bunun çok fazla olduğunu düşünerek önce bunu 5 sayfalık özet haline getiriyor. Sonra bunun daha çok özetlenebileceğini düşünerek, bir sayfa haline getiriyor. Bu bir sayfa içindeki şifreyi çözebilirse dünyanın en bilge insanlarından biri olacağını ifade ediyor. Evrene baktığımızda, değişik düzeylerde birbirini tekrar eden kademeli bir hiyerarşik yapıya sahip olduğunu görebiliyoruz. Bizim coğrafyamızda bilinen bir deyiş var, 'Cüz, küllün aynasıdır' diye. Yani bir parçaya bakarak daha büyük bütünler hakkında fikir elde etmeniz mümkün. Yemliha masalında, Danyal'ın yaptığı özetleme işi, evrenin hiyerarşik yapısına gönderme gibi geliyor bana. Evrendeki hiyerarşik yapıyı bilimin bugün yeni yeni keşfetmesine rağmen, biz yüzlerce binlerce yıldır bu gerçeğin oldukça farkındayız gibi geliyor bana.'' Efsanedeki derinliğin atadan kalan el sanatlarına uzanışına da yer verilen belgeselde, Şahmaran'ın çok eski zamanlardan bu yana kimi zaman bolluk, bereket, şans ve uğur getirdiği inancıyla genç kızların çeyizlerinde yer alırken, kimi zaman da bir bakır ya da cam ustasının elinde şekillenmesinin öyküsü de anlatılıyor. Belgesel, Şahmaran'ın artık işlemeleri gibi hikayelerinin de unutulmaya yüz tuttuğuna vurgu yapıyor.