Gündem

Yiğit Bulut Başbakan'ı 'yolsuzluk ve rüşvet'le bilinen sadrazama benzetti!

Erdoğan'ın Başdanışmanı Yiğit Bulut’un, ‘Başbakan’a benziyor” dediği Sadrazam Nedim Paşa, rüşvet ve yolsuzlukla anılmasının yanında, Rus yanlısı olduğu için de ‘Nedimof’ lakabı takılmış

25 Mayıs 2014 14:31

Yiğit Bulut, katıldığı bir televizyon programında Başbakan Tayyip Erdoğan’ı Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’ya benzetti. Bulut, “Bu ülkede kim bu ülkenin menfaatine bir adım atarsa, yerleşik düzene karşı çıkarsa onu yok ederler. Onu yok etmek için ellerinden geleni yaparlar. 1876’da Osmanlı’nın Avrupa‘ya ödediği faiz yeter diyen Sadrazam Nedim Paşa ne oldu biliyor musunuz? Harbiye öğrencileri ayaklandı, sadrazamı düşürdüler. Ne yapmış Osmanlı maliyesini Avrupa’ya karşı koruyor” sözleriyle bahsettiği Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, Rus hayranlığı nedeniyle “Nedimof” olarak da adlandırılan sadrazam, yolsuzluk, rüşvet, devlet bürokrasisinde yaptığı atamalar ve kriz yönetimi konusunda başarısızlığı ile tarihe geçti.

 

‘Zamanında yolsuzluk ve rüşvet arttı’

 

Billur Özgül’ün Taraf gazetesinde yer alan haberine göre, İbnülemin Mahmut Kemal İnal, sadrazamların yaşamını anlattığı Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar (Kemalü’s-Sudur) adlı kitabında Sadrazam Nedim’den şöyle söz etmişti: “Sadareti sırasında umumun nefret ve düşmanlığını kazandı. Memurları yerinden oynattı, mâli sıkıntıya bir çare bulmak için memur maaşlarını azalttı. Zamanında yolsuzluk ve rüşvet arttı. Bir zamanı diğer zamanına uymaz, sebatsız ve kararsız, çiğden nem kapan, vesveseli, öfkeli, küstah ve itimat edilmez bir adamdı.”

Mahmud Celaleddin Paşa’nın Mir’at-ı Hakikat adlı kitabında ise Sadrazam Nedim, şu sözlerle anlatılıyor: “Bulunduğu mevkilere gelmek için, akla hayale gelmez yalan ve fitne karıştırmış, füsun ve asılsız hikâyeler uydurmuş, nameşrudan paralar takdimi ile mevkiinde kalmıştır.” Mahmud Celaleddin Paşa ayrıca kitabında Nedim Paşa’nın zimmetine geçirdiği iddia edilen 100 bin altına da yer vermiştir.

 

‘Başbakan’la danışmanları birbirlerini bulmuşlar’

 

Murat Belge Taraf gazetesinin bugünkü sayısında kaleme aldığı yazısında, Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’nın hikayesini anlattı. Belge, Yiğit Bulut’un Başbakanı Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’ya benzetmesi için de,  “Sıfatı “Başbakanlık Danışmanı” olan kişinin anlattığı hikâyenin doğrusu bu. Böyle hikâyeleri rahmetli Haydar Kazgan Hoca iyi bilirdi. Galata Bankerleri kitabında da güzel güzel anlatır bunları. Ama başka birçok kaynak var. Türk Ansiklopedisi “Talebe-i Ulûm” ayaklanmasından söz eder. Bunu “Harbiyeli öğrenciler” diye çevirmek ilginç. Bunlar Beyazıt’ta ve Fatih’te, bazıları başlarına sarık sararak, gösteri yapıyor. İbnülemin’de bir yığın ayrıntıyla, bu hikâyeleri okursunuz --“okuma”ya niyetiniz varsa. “Başbakanlık Danışmanı”nın sözlerini doğrulayan bir şeyi nerede okursunuz, bilemiyorum” dedi.

Murat Belge’nin “Mahmud Nedim Paşa!” başlıklı yazısının tamamı şöyle:

İktidar cephesinden son derece tuhaf sözler ve davranışlar, arkası kesilmeden, üzerimize yağıyor. Örneğin Başbakan, polisin sabrına şaştığını belirtiyor. Bir yıl içinde şu kadar insan ölmüş, şu kadar göz çıkmış. Başbakan belli ki fazlasını bekliyor, polise de beklentisini iletiyor bu sözleriyle. “Biraz daha, biraz daha!” diyor.

Başbakan’ın danışmanları da sırayla sahneye çıkıp uzman oldukları alanda marifetlerini gösteriyorlar. Biri tekme atma sanatında ustalığını konuşturduğu için bugünlerde hakkında epey konuşuluyor. Belki de hazırûnun dikkatini uzunca zamandır kendinde topladığına canı sıkılan Yiğit Bulut belirdi bu sabah ve çok ilginç bir Mahmud Nedim Paşa “sunumu” yaptı. “1876’da Osmanlı’nın Avrupa’ya ödediği faiz yeter diyen sadrazama ne oldu biliyor musunuz? Harbiyeli öğrenciler ayaklandı, sadrazamı düşürdüler.”

Başbakanı’na kostüm biçmek için, “faiz lobisi” paralellikleri kurması gerekiyor danışmanın. Ayaklananlar da “Harbiyeli” olmalı.

Mahmud Nedim Paşa son dönem Osmanlı devlet adamlarının en düşük nitelikli olanlarından biridir. Rus Elçisi İgnatiyev’in sadık adamı olduğu için İstanbul halkı arasında “Nedimof” adıyla anılırdı.

Avrupa’dan bol bol borç alıp sonra bu paralarla örneğin yeni bir saray yaptırmakta sakınca görmeyen Abdülaziz, kasaları tamtakır edince, kendini bu badireden çekip çıkaracak bir adam aradı. Has adamları Ali Paşa ile Fuad Paşa bu tarihte hayatta değillerdi. Olsalardı da büyük bir ihtimalle böyle pis bir işte rol oynamak istemezlerdi.

Böylece, iş kaldı Mahmud Nedim Paşa’ya. Sadrazamlığa getirildi ve ilk işlerinden biri “moratoryum” ilân etmek oldu. Danışman Yiğit Bulut’un “Osmanlı’nın Avrupa’ya ödediği faiz yeter” sözleriyle anlattığı eylem bu. O çağda kim kimden ne faizle borç alıyorsa, faiz oydu. O dönemde buradaki bankerler, Zarifî, Köçeoğlu vb. bono çıkarırlar, bunlar Londra, Paris vb. borsalarında alıcı bulurdu. İstikraz daha çok böyle yapılırdı. Tabii Osmanlı devleti de, bunların ödeneceğine dair garanti verirdi. Sözgelişi, “Yıllık tuz vb. gelirlerinin yüzde şu kadarını bu borca ayırıyorum,” derdi. Yani Mahmud Nedim Paşa bu “centilmen anlaşması”nı bozdu; “Param yok, ödeme yapamıyorum,” dedi. Bu, 1875’in olayıdır.

Bu rezaleti izleyen başka olaylar oldu, onun sadrazamlığında, onun beceriksizliklerinden ötürü. Selanik’te Konsolos öldürüldü (Yiğit Bulut bunu da “millî direniş” örneği olarak gösterebilir).

1876’da “Harbiyeli öğrenciler” falan değil, medrese suhteleri ayaklandı. O zaman Abdülaziz Nedim Paşa’sını sadrazamlıktan aldı, oraya buraya sürdü. Ancak Abdülhamid zamanında sürgünlükten kurtuldu.

O arada, gene “Harbiyeli ayaklanması” falan değil, ama içinde Harbiye Nazırı’nın bulunduğu, tarihimizin erken darbe olayı olmuş, Abdülaziz hal’ edilmiş, sonra da intihar etmişti.

Sıfatı “Başbakanlık Danışmanı” olan kişinin yukarıdaki sözlerle anlattığı hikâyenin doğrusu bu. Böyle hikâyeleri rahmetli Haydar Kazgan Hoca iyi bilirdi. Galata Bankerleri kitabında da güzel güzel anlatır bunları. Ama başka birçok kaynak var. Türk Ansiklopedisi “Talebe-i Ulûm” ayaklanmasından söz eder. Bunu “Harbiyeli öğrenciler” diye çevirmek ilginç. Bunlar Beyazıt’ta ve Fatih’te, bazıları başlarına sarık sararak, gösteri yapıyor. İbnülemin’de bir yığın ayrıntıyla, bu hikâyeleri okursunuz --“okuma”ya niyetiniz varsa. “Başbakanlık Danışmanı”nın sözlerini doğrulayan bir şeyi nerede okursunuz, bilemiyorum.

Başbakan Erdoğan’ı “ululamak” için seçilen örnek Mahmud Nedim Paşa’ysa, buna da söylenecek bir şey yok. Başbakan’la danışmanları birbirlerini bulmuşlar, birbirlerinden memnunlar. Gitmekte kararlı oldukları yolun taşlarını birlikte döşeyerek, birbirlerine esin kaynağı olarak, ilerliyorlar.

Tayyip Erdoğan rejimi, gerçekliklerden adım adım koparak, aynı zamanda gerçekliklerden sakınarak, huşunetini derece derece artırarak, yürüyor.