Gazeteci- yazar Murat Yetkin, El Kaide'nin Somali'ye kaçırdığı İtalya vatandaşı Silvia Costanza Romano'nun kurtarılması için MİT tarafından yapılan operasyonun perde arkasını yazdı.
Yetkin, "MİT ekipleri İtalyan istihbaratı AISE ve Somali Milli İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı (HSDQ) ile irtibat içinde çalışmaya başladı.YetkinReport’un güvenlik kaynaklarından edindiği bilgilere göre, önce Romano’nun Somali’ye kaçırıldığı ve Eş-Şebab’ın Kenya sınırına yakın Jilib şehrindeki karargâhına götürüldüğü saptandı. Ardından sağ olduğuna dair fotoğraf ve video kayıtları 23 Ocak’ta, yani Conte’nin Erdoğan’ı ziyaretinden on gün sonra İtalyan makamlarına teslim edildi. İtalyan hükümetinin onay vermesiyle operasyon ikinci aşamasına geçti. 8 Mayıs’ı 9 Mayıs’a bağlayan gece Romano, Şebab militanlarından sağ-salim teslim alındı. 9 Mayıs’ta, saat 16:30 sularında Somali’nin başkenti Mogadişu’ya 20 km kadar mesafedeki Afguye kasabasında İtalyan yetkililere teslim edildi. 10 Mayıs günü de İtalyan istihbaratının kullandığı özel bir jetle Roma’nın Ciampino havalimanına indi." ifadesini kullandı.
Yetkin yazısında şunları kaydetti:
"Hem İtalyan kamuoyunu hem de ailesini bekleyen bir sürpriz vardı. Silvia uçaktan başörtülü olarak indi. El Kaidecilerin elindeyken Romano Müslüman olmuş, Ayşe adını almıştı. Aslında bunu İtalyanlardan önce Silvia’yı ilk sorguya çeken Türk güvenlik birimleri öğrenmişti. Ne de olsa El Kaide Somali’de Türk hedeflerine sürekli saldırıyordu ve Türk güvenlik birimlerinin onlara dair her türlü istihbarata ihtiyacı vardı. Romano, ilk sorgusunda 2019 Ağustos ayında kendi isteğiyle Müslüman olduğunu söylemişti. Hayır, tecavüz ya da benzeri bir kötü muamele görmemişti. Müslüman oluşu bir tür (kaçıranlarına sempati duymaya başlama sayılan) “Stockholm Sendromu” sonucu muydu, gerçek miydi, bir kurtarılma taktiği miydi? Bunu kestirmek zor ama Müslüman olmuştu işte.
Romano’nun Türk istihbarat servislerinin yardımı sayesinde kurtarıldığı, İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Marina Sereni’nin “yerinin saptadıkları ve doğru zamanda harekete geçtikleri” için teşekkür etmesiyle ortaya çıktı.
Fidye mi ödendi? Kim ödedi?
Romano’nun Katoliklikten Müslümanlığa geçmiş vaziyette esaretten kurtarılmasına İtalyan sağı sert tepki gösterdi. Şimdi El Kaideci teröristler o parayla daha çok insan öldüreceklerdi. Hem neden İtalyan vatandaşı da olsa bir İslamcının kurtarılması için bu kadar çaba harcanmıştı? Covid-19 salgının her gün can aldığı İtalya’da, sağcılar hükümetten neden Müslümanlığa dönmüş vatandaşını kurtardığının hesabını soruyordu. İtalyan hükümeti tepkilere karşılık vermedi. Keza fidye parasının Türk aracılar vasıtasıyla Katarlılarca ödendiği, bunun karşılığında Somali’de (uranyum dahil) maden imtiyazları sözü alındığı iddialarına da cevap verilmedi.
Ancak Mayıs’ın ilerleyen günlerinde Doğu Akdeniz ve Libya konusunda İtalya ve Türkiye (ve Libya konusunda Türkiye’nin yanında duran) Katar arasında işbirliği arttı. 19 Mayıs’ta İtalyan Dışişleri Bakanı Luigi De Maio, bir süredir Sarrac hükümetiyle yapılan deniz ve hava sınırlarını denetleme anlaşması IRINI’nin arık, Trablus’un istediği üzere, Mısır’la olan kara sınırını da kapsayacağını açıkladı. Libya-Mısır sınırı, Hafter güçlerine Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Suudi Arabistan’dan gelen destek bakımından stratejik önemdeydi. Zaten Türkiye ve İtalya, Mart ayından bu yana İtalya ile ikili ve NATO kapsamında Doğu Akdeniz’de, Libya açıklarında sürekli deniz ve hava tatbikatları yapıyordu. Türkiye’nin 1 Nisan’da İtalya’ya (ve İspanya’ya) korona Covid-19 salgınıyla mücadele için tıbbı malzeme göndermesinden bu yana ilişkiler daha da gelişiyordu. Şimdi bu tabloya bir de ortak istihbarat operasyonunun dahil olduğu anlaşılıyor."
Yazının devamı için tıklayın