Sabah gazetesindeki köşesinde ağabeyi Öcal Uluç'tan aldığı mesajı paylaşan Hıncal Uluç, tek kelime Tükçe bilmeyen bir Fransızın, kendisini seyretmek için 90 Dakika programını izlediğini aktardı.
Uluç'un, anlamasa da kendisini izlediğini belirten Fransıza ilişkin hikayesini aktardığı yazı (30.09.2009) şöyle:
İster inan, ister inanma!..
Öcal Ağabeyimden aldığım bir maili aynen naklediyorum.
Sevgili Hıncal,
Tam da Ripley'nin "İster inan, ister inanma" serisine girebilecek bir olay:
Özay (Ağabeyimin eşi, yengem) Bayramın ikinci günü Gazeteciler Sitemizde bir bayram ziyaretine gider; orada bir bayan emekli öğretmen vardır. O, Özay'la tanışınca ve benim eşim olduğunu öğrenince anlatır..
Mühendis olan oğlu 5 yıldır Paris'te çalışmaktadır. Spora meraklıdır, hem Türk, hem Fransız kanallarını, internette Türk gazetelerini izlermiş, senin de okuyucunmuş.
Bir gece, Euro 5 kanalındaki bir programda Fransızlarla röportajlar yapılmakta ve "Hangi programları seyrettikleri" sorulmaktadır.
Bir Fransız "Ben 90 Dakika'yı seyrediyorum" der. Röportajı yapan sorar.. "Hangi kanalda bu 90 Dakika, ne programı?"
Adam cevap verir..
" - Bu bir spor programı ve bir Türk kanalında yayınlanıyor!.."
" - Peki, bu program Fransızca mı yayınlanıyor?"
" - Hayır Türkçe yayınlanıyor!.."
" - Siz Türkçe biliyor musunuz?.."
" - Hayır, ben tek kelime Türkçe bilmem!.."
" - Neden seyrediyorsunuz, o zaman?.."
" - Bu programda Hıncal Uluç adında bir konuşmacı var, ben onu seyrediyorum!.."
" - Yani hiç anlamadan, ne söylediğini bilmeden mi?.."
" - Evet, onu sadece seyrediyorum, ne söylediğini anlamıyorum!.."
Ne dersin, "İster inan, ister inanmaya lâyık" değil mi?..
Sevgiler... Öcal.