22 Kasım 2024 10:08
T24 Haber Merkezi
Gıyasettin Mert Özdemir, "Yenidoğan Çetesi" davasının beşinci gününde, maddi kazanç sağlamak amacıyla hasta yönlendirdiğini itiraf etti.
22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı "Yenidoğan Çetesi" davası, 5. gününde görülmeye devam ediyor.
Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre, AKP Osmaniye Milletvekili, Aile ve Sosyal Hizmetler Eski Bakanı Derya Yanık, duruşmayı takip etmek için Bakırköy Adliyesi'ne geldi.
Sanık kürsüsüne gelen 112 Acil Servis Ambulans Şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, savunma yapacağını söyledi. Kendisine yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, hasta yönlendirmesi faaliyetlerinden dolayı maddi kazanç elde ettiğini kabul ettiğini açıkladı.
Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi ile nakil yerlerinin farklı birimler olduğunu vurgulayarak, iddianamede yer alan ve 112’ye bildirilmeyen hasta yönlendirmeleriyle ilgili tıp merkezlerine dikkat çekti. Ayrıca, tıp merkezlerinin 112’ye doğrudan bildirim yapamayacağını, bu işlemlerin telefonla acil çağrı olarak yapıldığını belirtti.
İstanbul Avrupa yakasındaki sevk işlemlerini yürüten ekipler hakkında da bilgi veren Özdemir, "4 küvetli ekip olduğunu ve bu ekiplerin bir hastayı alıp diğer bir hastaneye götürmelerinin 2-3 saat sürebileceğini" söyledi.
Özdemir, savcılığın yaklaşımını eleştirerek, kendisinin sadece İstanbul’daki 112 çalışmalarına odaklanılmasını adaletsiz bulduğunu ifade etti: “Savcı Yavuz Engin tarafından bilerek art niyetli olarak 112 ambulans şoförü olmam nedeniyle alo yapıldığını düşünüyorum. İddianamenin 1400 sayfa olmasına rağmen, İstanbul dışında çalışan 112 nakil birimindeki personelin ifadelerinin alınmadığını görüyorum. Bu durum, benim açımdan bir art niyet barındırıyor. Tüm 112 çalışanlarının da zan altında bırakıldığını düşünüyorum.”
Ayrıca, suçlamalara ilişkin olarak sadece yenidoğanla ilgili tapelerin kullanılmasını eleştirdi ve geniş bir perspektifte hasta yönlendirmeleri yaptığını vurguladı: “112 ambulans şoförüyüm ve bir örgüt yöneticisi olarak buradayım ama ben tüm branşlarda hasta yönlendirmesi yaptığımı kabul ediyorum. O kadar tape kaydı varken sadece yenidoğan tape kayıtlarının baz alınmasını art niyetli buluyorum. Ben yetişkin sevki de yapıyorum ve bu konunun Fırat Sarı ile ilgisi yok.”
Gıyasettin Mert Özdemir, medya ve savcılık tarafından yapılan suçlamalara karşı, "Medyanın çok sık ağzına aldığı, eşimi de sigortalı gösterdiğimi iddia ediyorlar. Eşimin hiçbir özel hastanede SGK kaydı bulunmamaktadır. Eşimin çalıştığı güzellik merkezinin sahibi Fırat Sarı’nın eşidir, orada sigortalıdır. Bu kendisine sorulabilir," dedi.
Ayrıca, 10 bebeğin ölümüyle doğrudan ilişkilendirilmesi konusundaysa, "Beni örgüt yöneticisi olarak gösterdikleri için 10 bebeğin ölümüyle beni sorumlu tutuyorlar. Bunun tekrar Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli yapıldığını belirtmek isterim. Kaya Bebek bir bebek sevki değil, bir gebe sevkidir. Sadece Kaya Bebek ile ilgili adım geçmektedir" ifadesinde bulundu.
Özdemir, bebek ölümüyle ilgili olarak kendisinin adının geçmesine itiraz etti ve, "Bebek ölümüyle ilgili beni yazmış. Bir doktor kabul etmiş ve bu nakil, Özel Güney Hastanesi ambulansı ile yapılmıştır. Konu buradan sonra benden çıkmasına rağmen, bunun Savcı Yavuz Engin tarafından bilerek ve isteyerek yapıldığını düşünüyorum" dedi.
Mahkeme Başkanı Gıyasettin Mert Özdemir'e hastane yönlendirmeleri ve taburcu sevkleriyle ilgili detaylı sorular yöneltti. Özdemir, Fırat Sarı ile olan tapelerini kabul ettiğini ve "işgüzarca" konuşmaları kabul ettiğini belirtti.
Mahkeme Başkanı, Özdemir'in taburcu sayılarını kontrol edip etmediğini sorguladığında, Özdemir bu kontrolün yapıldığını doğruladı. Fırat Sarı'nın, "Sana ne benim taburcu sayımdan" şeklindeki tepkisine rağmen, Özdemir hastanelerde boşluk olup olmadığını sık sık kontrol ettiğini, bu durumun kendisini zaman zaman bunalttığını ifade etti.
Mahkeme Başkanı, Murat Mantuş ile Fırat Sarı arasında geçen bir konuşmayı gündeme getirdi. Mantuş'un, "Hasta sayısında azalma var, Mert ile konuştum, sayıyı artırır," dediği bir konuşmayı öne sürdü. Özdemir, hasta yönlendirmesi yaptığı için bu tür görüşmelerin gerçekleştiğini belirtti.
Ayrıca, Özdemir, Fırat Sarı ile sürekli olarak görüştüğünü, özellikle yoğun bakım ünitesi işletmesi bağlamında bu görüşmelerin gerçekleştiğini açıkladı.
Özdemir, Bağcılar Şafak Hastanesi'nden Mustafa Kazan aracılığıyla hasta sevki karşılığında büyük meblağlar aldığını itiraf etti: Bir seferinde 67 bin TL, başka bir seferde ise 45-50 bin TL.
Özdemir'in Çağla Durmuş ile yaptığı bir konuşma gündeme geldi. Bu konuşmada "Herkes nerede çalıştığımızı biliyor, çok ortalığız," ifadesini kullanmış. Özdemir bu ifadesinin, 112 ambulans şoförlüğü dışında yürüttüğü hasta sevki işlerinin bilinmesini istemediğini, bu yüzden gizli tutmaya çalıştığını açıkladı. Mahkeme Başkanı'nın, bu durumun sadece kendisi için mi endişe yarattığı sorusuna ise Özdemir, evet, kendisi için endişe duyduğunu belirtti.
Mahkeme Başkanı, Gıyasettin Mert Özdemir'e daha önceki ifadeleri ile çelişen bir konuşmayı gündeme getirdi. Özdemir'in eşinin sigortasının Fırat Sarı tarafından yapılmadığını iddia etmiş olmasına rağmen, Fırat Sarı ve Mehmet Gürül arasındaki bir görüşmede, Sarı'nın Özdemir'e 20 bin TL ödeme yapılması ve eşine sigorta yaptırılması konusundan bahsedildiği belirtildi.
Mahkeme Başkanı'nın bu konuşmayı gündeme getirmesi üzerine Özdemir, daha önce eşinin sigortasının başka bir yerde yapıldığını ve Fırat Sarı'nın bu durumu bilmediğini, bu nedenle diğer kişilere sigorta yapıldığını söylemesinin gerekli olduğunu ifade ettiğini belirtti. Özdemir, bu durumun yanılgıya sebep olduğunu ve aslında sigorta işlemlerinin farklı şekilde yürütüldüğünü savundu.
Mahkeme Başkanı, Özdemir'in 112’deki görevi dışında hasta yönlendirme ve Martı TAG gibi işlemlerle uğraştığını vurgulayarak, "112’de çalışıp da ne kadar çok işle uğraşıyorsun? TAG yapıyorsun, hasta yönlendiriyorsun," dedi.
Özdemir, bu eleştirilere yanıt olarak, "Efendim, 12 saat nöbet tutup 36 saat izin yapıyorum," diyerek, izinli olduğu sürelerde bu faaliyetleri gerçekleştirdiğini ima etti. Bunun üzerine, mahkeme başkanı, "Demek bu kadar boş kalmamanız lazımmış. Biz de nöbet tutuyoruz, mesai yapıyoruz," ifadelerini kullandı.
Duruşma savcısı, Özdemir'in soruşturma savcısıyla ilgili sözlerine ithafen, "Soruşturma savcısının adını vererek ithamda bulunuyorsun. İddianame hazırlanmış. Konuyu buralara çekme. Varsa bir ithamın, avukatın var, gidip şikayetçi olursun" diyerek tepki gösterdi.
Kaya Bebeğin avukatı, duruşmada 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ve Fehmi Alperen arasında yapılan konuşmaları salona okuyarak, bebek ölümleri üzerine olan diyalogların ne kadar rutinmiş gibi algılandığını sorguladı. Avukat, "Sanki bebek ölümleri çok rutin gibi konuşuyorsunuz. Ne diyeceksiniz?" şeklinde bir soru yöneltti. Bu soruya Güney Hastanesi ve Fehmi Alperen'in avukatları itiraz etti. Ancak Mahkeme Başkanı, sorunun sorulmasına izin verdi ve Özdemir'den cevap istedi. Özdemir, bu tarz bir durumun söz konusu olmadığını iddia etti.
Oturum sırasında Volkan Karataş ve Murat Muntaş'ın avukatı Burak Mengü, savcılığın tavrını eleştirerek, savcının "Kararı ben veririm" şeklindeki ifadesinin sorunlu olduğunu dile getirdi. Mengü, savcının bu tür ifadelerle kendisini suçlamalara açık hale getirdiğini vurguladı. Savcı ise, kararların ekip olarak alındığını ve mütalaanın grup halinde verileceğini savundu.
Fırat Sarı'nın avukatı ise, Mahkeme Başkanına hitaben, savcı Yavuz Engin'e yönelik ithamların yapılmaması gerektiğini söyledi. Mahkeme Başkanı, herhangi bir şikayetin resmi yollarla yapılması gerektiğini belirtti. Fırat Sarı'nın avukatı, müvekkillerinin ilk kez hakim karşısına çıktığını ve iddianamede yer alan konular hakkında konuşma haklarının olduğunu savundu.
Duruşmada İlker Gönen'in avukatı Özdemir'e, sağlık sektöründe tanıdığı diğer işletmeciler olup olmadığını sordu. Özdemir, hastanelerin işletme yapılarını iyi bildiğini ve örgüt lideri olarak yargılandığını öğrendiğini belirtti. Özdemir ayrıca, kendi savunmasını yapan ikinci avukatı aracılığıyla, 10 yıldır İstanbul'da sağlık sektöründe çalıştığı için geniş bir çevre edindiğini, özellikle Kaya Bebek ile ilgili olarak yapılan yanlış yargılamalardan dolayı hem kendisinin hem de ailesinin mağdur olduğunu ifade etti.
Mahkeme öğlen arasının ardından devam ederken, sanık kürsüsüne çıkan, 5 bebeğin ölümünden sorumlu Dr. Dursun Eryılmaz, mahkeme salonunda, bebeklerin ölümlerine ilişkin ayrıntılı bilgi vererek, her bir vaka için yaptığı tıbbi müdahaleleri anlattı.
Birinci Bebek: Eryılmaz, "29.11.2023 tarihinde bebek hayatını kaybetti. Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı," diyerek durumu açıkladı.
Karakoç Bebek: Eryılmaz, bu bebeğin Yalova'da doğduktan sonra bağırsak sorunları nedeniyle yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiğini, çocuk cerrahisinin müdahalesi sonrası beslenme sorunları yaşadığını ifade etti. Bebeğin durumunun doğuştan gelen bir problem olduğunu ve ailenin medya baskısından dolayı tedirgin olduğunu belirtti. Otopsi sonucunun ölüm nedenini doğrulanmış farklı bir durum olarak gösterdiğini söyledi.
Karaduman Bebek: Eryılmaz, bu bebeğin kan şekeri düşüklüğü nedeniyle sevk edildiğini ve akraba evliliği tespit edildiğini belirtti. "28.11.2023'te bebeğin durumu kötüleşti ve 45 dakika süren canlandırma işlemine rağmen kurtarılamadı," diyerek olay anında bilgilendirilmediğini ekledi. Uzman raporundaki tahlillerin ölüm öncesinde alındığını ifade etti.
Kadan Bebek: Bu bebekle ilgili olarak Eryılmaz, avukatın davaya müdahalesi sonucu konuşmasını kesmek zorunda kaldı.
Süleymanoğlu Bebeği: Eryılmaz, bu bebeği hatırlamadığını, dosyayı incelediğinde daha fazla bilgi verebileceğini söyledi. Bebeğin solunum sıkıntısı ve bilinmeyen bir kalp rahatsızlığı ile hastaneye geldiğini, durumun baştan bilinmesi halinde muhtemelen kabul edilmeyeceğini belirtti.
Doktor Dursun Eryılmaz, savunmasını sürdürürken, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili detaylı açıklamalarda bulunarak, tıbbi müdahalelerin uygun protokollere göre yapıldığını vurguladı.
Mahkeme Başkanının, Karakoç bebekle ilgilenen kişinin kim olduğu sorusuna Eryılmaz, kendisinin ilgilendiğini belirtti. Ayrıca, her vakada İlker Gönen'e danışıldığını söyledi.
Mahkeme Başkanının epikriz raporlarıyla ilgili sorgusuna Eryılmaz, günlük epikriz yazma zorunluluğunun olmadığını, notların kaybolmadığını çünkü kendisinin dolabında saklandığını belirtti.
İlker Gönen ve Çağla arasındaki bir konuşmayı gündeme getiren Mahkeme Başkanı, "Dursun abiyle ağzınız bir olsun" ifadesini sorguladı. Eryılmaz, polis gelmesi nedeniyle İlker'in tedirgin olduğunu ve yanlış bir şey söylememeleri için bu ifadeyi kullanmış olabileceğini düşündüğünü ifade etti.
Daha sonra, bir başka tartışmalı konuşma olan "Eks oluyorsa, Dursun çıkmadan eks olsun" ifadesiyle ilgili olarak, Eryılmaz, kendisi hastaneden ayrılmadan önce bebekle ilgili ultrason yapılması gerektiğinin konuşulduğunu, ancak bebek kendisinin ayrılmasından önce hayatını kaybettiğini anlattı.
Son olarak, Ayaz Karaduman'ın resüsitasyon sürecinde yer almaması nedeniyle sorumlulukla suçlandığı uzman görüşüne karşı, Eryılmaz, olay sırasında hastanede olmadığını, İlker Bey'in olay yerinde olduğunu ve durumu kendisine aktardığını söyledi. Ayrıca, entübasyon görevini hemşirelere bırakma suçlamalarına karşı, olay yerinde olduğunu ve uzman raporunun yetersiz olduğunu savundu.
Mahkeme Başkanı, uzman görüşünü okuyarak, Süleymanoğlu Bebek ile ilgili olan tıbbi raporda hekimin ihmali olduğuna dair bir ifade bulunmadığını belirtti. Dursun Eryılmaz, bu konuda bebeğin solunum sıkıntısı ile hastaneye geldiğini, bir gün sonra kalp rahatsızlığının tespit edildiğini ve bu durumun doğuştan gelen bir sorun olduğunu vurguladı. Eryılmaz, bebeğin yaşam oranının yüzde 15'i geçmediğini belirterek, 112'ye hemen mail atıp bağlantı kurduklarını ifade etti.
Mahkeme Başkanı, Fırat Sarı’yı tanıyıp tanımadığını sorduğunda, Eryılmaz, Sarı'yı çocuk doktoru olarak tanıdığını söyledi. Başkan, Eryılmaz’a Fırat Sarı ile işletme ilişkisi olup olmadığını sordu ve Eryılmaz, "Hayır, hastaneye bağlıydım," diye yanıtladı. Ancak Mahkeme Başkanı, daha önceki ifadesinde Fırat Sarı ile birlikte çalıştığını ve işletmeye bağlı olduğunu söylediğini belirterek açıklama istedi. Eryılmaz, bu durumu düzelterek, "Benim çalıştığım yerlerin işletmesini Fırat Sarı almış dedim. Yanlış yazılmış," dedi.
Üye Hakim, Fırat Sarı ve İlker Gönen arasında geçen bir konuşmada, Doktor Dursun Eryılmaz'ın diplomasının kullanılması iddiasını gündeme getirdi. Eryılmaz bu konuyla ilgili, "Bana böyle bir teklif gelmedi. Onlara da sorun," diyerek iddiayı reddetti ve ilgili tarafların ifadelerine başvurulması gerektiğini belirtti.
Karaduman Bebeğin ölümüyle ilgili olarak, Çağla Durmuş'un İlker Gönen ile yaptığı konuşma üzerinden saat uyumsuzluğunu soran Üye Hakime, Eryılmaz şu cevabı verdi: "14.00’te kalbini alamadım, tekrar dinlediğimde kalbini duydum. 16.00’da eks oldu." Bu ifadeyle, sürecin iki saat sürdüğünü ve bu süre zarfında bebeğin durumunun değişkenlik gösterdiğini belirtti.
Epikriz notlarının kendisinde olduğunu ve Çağla Durmuş'un "Ölüm saatini kaç yazalım?" şeklindeki sorusuna ilişkin olarak, Eryılmaz, "Epikirizi yazan benim, onaylayan da benim. O, Çağla’nın konuşması. Sisteme girip herhangi bir programdan yazılacak bir şey değil, özel bir sistem," şeklinde yanıt verdi.
İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen, "Dursun abiyle ağzınız bir olsun" ifadesi üzerine Eryılmaz, "Polisler geldi diye. Zaten ağzımız birdi, farklı bir şey yok," dedi, bu durumun yalnızca olay anındaki tedirginliği yansıttığını açıkladı.
Ayrıntılar gelecek....
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
'Görünmeyen Cemaat: Mürideler'in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı |
Günün öne çıkan haberleri...TIKLAYIN - Araştırma: Cumhur ittifakı seçmeni “Güçlü lider çıkarsa oy veririm” diyor TIKLAYIN - Mehmet Y. Yılmaz | Yargının itibarı nasıl korunur? TIKLAYIN - Tolga Şardan | Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu TIKLAYIN - Günün spor manşetleri TIKLAYIN - Icardi'yle aşk yaşadığı iddia edilen Selin Ciğerci sessizliğini bozdu |
© Tüm hakları saklıdır.