Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, ABD'nin YPG ve IŞİD'i silahlandırdığını öne sürdü. Takan, "Fırat Kalkanı operasyonunda destek verdiğimiz ÖSO'yu parçaladı. ÖSO'nun Arap bileşenleri Türkiye'yi sattı. Şu son cümleyi nasıl bu kadar kesin bir ifadeyle yazdım? Çünkü; ÖSO'nun Arap bileşenlerinden bazılarının ABD/IŞİD tarafına geçmesiyle Azez-Cerablus hattı delindi de ondan! Ve bir acı gerçek daha. Ellerimizle, sınırdan geçirdiğimiz ABD özel kuvvetleri askerleri Çobanbey tarafından mevzilendi" iddiasını dile getirdi.
Ahmet Takan'ın "Azez- Cerablus hattı delindi!" başlığıyla yayımlanan (26 Eylül 2016) yazısı şöyle:
ABD, YPG ve IŞİD'i silahlandırıyor. Fırat Kalkanı operasyonunda destek verdiğimiz ÖSO'yu parçaladı. ÖSO'nun Arap bileşenleri Türkiye'yi sattı. Şu son cümleyi nasıl bu kadar kesin bir ifadeyle yazdım?.. Çünkü; ÖSO'nun Arap bileşenlerinden bazılarının ABD/IŞİD tarafına geçmesiyle Azez-Cerablus hattı delindi de ondan!.. Ve bir acı gerçek daha. Ellerimizle, sınırdan geçirdiğimiz ABD özel kuvvetleri askerleri Çobanbey tarafından mevzilendi.
Yine, acaba nereden başlasam, nasıl başlasam, nerede sonlandırsam diye kıvrandığım bir yazının başındayım.
Son kararımı verdim!..
Uzatmayacağım. Fırat Kalkanı operasyonundaki son can sıkıcı gelişmelerden başlayacağım;
Türkiye'nin güvenliği ve sınırlarımızdaki terör örgütlerinin temizlenmesi maksadıyla başlatılan operasyonunun yavaşladığını dün aktarmıştım. Bugünkü yazıya başladığım saatlerde bölgedeki askeri kaynaklardan çok daha moral bozucu bilgilere ulaştım. Şöyle;
Azez- Cerablus hattı diye tanımladığımız bölgede kesik yedik!.. Terör örgütü IŞİD, ABD'nin desteği ile araya girdi ve Çobanbey civarında bazı kritik köyleri ÖSO'dan alarak ele geçirdi. Bu ne demek?.. El Bab'a doğru ilerleyişlimizin en azından şimdilik sekteye uğraması demek. Daha da vahimi; ileriki aşamalarda yaşanacak gelişmeler ve bunların doğuracağı sonuçlarla planladığımız güvenli bölgenin -en azından- güdük kalması... ÖSO'nun dağıldığı... ÖSO'nun güvenilmez bir yapı olduğu eleştirilerinin doğru çıktığı... Buraların PKK/PYD'ye teslim edilmesi Kürt koridorunun oluşması... Tüm sonuçları ile birlikte ağır bir Suriye fiyaskosu ve yenilgi demek.
Felaket tellallığı yapmıyorum!.. Sağlam kaynakların aktardığı bilgilerden süzerek sahadaki gerçekleri dile getirmeye çalışıyorum. R. Erdoğan BM toplantısı için gittiği New York'ta ABD'ye Rakka operasyonu için "PYD'yi bırak bizimle yap" çağrısı yaptı. Ancak, sahadaki gerçekler açıktan farklı yaşanıyor. ABD, YPG ve IŞİD'i silahlandırıyor. Fırat Kalkanı operasyonunda destek verdiğimiz ÖSO'yu parçaladı. ÖSO'nun Arap bileşenleri Türkiye'yi sattı. Şu son cümleyi nasıl bu kadar kesin bir ifadeyle yazdım?.. Çünkü; ÖSO'nun Arap bileşenlerinden bazılarının ABD/IŞİD tarafına geçmesiyle Azez-Cerablus hattı delindi de ondan!.. Ve bir acı gerçek daha. Ellerimizle, sınırdan geçirdiğimiz ABD özel kuvvetleri askerleri Çobanbey tarafından mevzilendi. Bu da IŞİD'e koruma veriyor demek. Eğer, TSK etkili ve kararlı bir şekilde duruma müdahale etmezse bu bir süre sonra her zaman olduğu gibi(!) "IŞİD'i temizleyemiyoruz bu iş YPG'nin görevidir" haline gelecek. ABD'nin manivelası IŞİD hiç çatışmadan ele geçirdiği yerleri PYD'ye teslim edecek... Rakka'ya giderken evdeki bulgurdan da olacağız!.. Sonrası; vazgeçilmez aldatılmışların hamaset dolu sözde efelenmeleriyle acıların çocuklarını yaşamaya devam edeceğiz.
Ülkeyi idare edenleri stratejik çukurluktaki vahim hataları, TSK'ya düzenlenen tasfiye operasyonları, diplomasimizin yetersizliği ve çaresizliği...
Türkiye nereye gideceğini nerede duracağını bilemez halde!..
YÖK uyuyor mu?
Şırnak'da gözlerden kaçırılan bir gerçek... Bölge için hayati önemde olan Şırnak Üniversitesi'nde de yeni eğitim-öğretim yılı 19 Eylülde başladı. Fakat kağıt üstünde. Bir hafta oldu, Şırnak Üniversitesi'nin yeni kampüsüne gelen tek öğrenci yok. Zaten Şırnak ilimiz şu anda metruk bir şehir görüntüsünde. Çatışmalar yer yer devam ediyor. Şırnak Üniversitesi Rektörlüğü'nden öğrencilerine gönderilen elektronik iletilerle 3 Ekim'den sonra üniversiteye gelmeleri istendi. Öğrencilere ve kamuoyuna söylenmeyen gerçekler var. Şırnak'ta vefakarca görev yapan polis ve askeri güçlerimizin yetkilileri, yeni kampüse yerleşmek istiyorlar. "Askerimiz, polisimiz sokakta yatıyor" diye haklı taleplerini Rektöre bildirmişler. Nasıl içinden çıkılacağı belirsiz zor bir durum söz konusu.
O zaman üniversite öğrencileri nerede yatacak, nerede barınacak?.. Diyelim, güvenlik güçlerimize bir bina verildi. Üniversite kampüsü içinde polis ve askerlerle, öğrenciler nasıl eğitime devam edecek?.. Çok sakıncalar doğurabilecek bir durum.
Büyük bir çıkmaz içinde Şırnak Üniversitesi. Kapanması bile söz konusu olabilir. Şırnak Üniversitesi Rektörlüğünün İdil'de Cehennem Deresi mevkiinde yeni bir kampüs için oldukça geniş bir araziyi satın aldığı söyleniyor. Halbuki Şırnak'taki yeni kampüse de Mart ayında taşınmışlar fakat meskun mahal operasyonları yüzünden eğitime Batman'da devam etmişlerdi. Üniversite yönetimi 2016 ödeneğini de şimdiden tüketmiş durumda. İdil'de alınan araziye yeni bir kampüs inşa etmek ne kadar zaman alır?.. PKK'lı teröristlerin cirit attığı Cehennem Deresi yakınlarına bir üniversite taşımak ne kadar doğru!..
Şırnak'taki polisimizin askerimizin durumu ne olacak? Barınmaya çalıştıkları binaları dev beton duvarlarla ördüler. İntihar saldırılarına karşı böyle korunmaya çalışıyorlar.
Rektörlük çaresizlik içinde kıvranıyor. Çözüm bulamıyor, üretemiyor...
Bir gecede tüm dekanların istifasını alan YÖK ne yapıyor?.. Çaresiz kalan bir Rektör için ne düşünüyor? Yoksa, gerçekten olup bitenlerden habersiz mi?...