Salih Akkaya, 24 yıldır Yeni Zelanda’da yaşayan bir Türkiyeli… Üniversiteyi İstanbul’da bitirdikten sonra 1995 yılında Yeni Zelanda’ya göç ediyor. Liman işletmelerinde vinç operatörü olarak çalışıyor. Evli ve bir çocuğu var. Akkaya, Christchurch katliamının kendi çevresinde nasıl tartışıldığını T24’e anlattı.
Yeni Zelanda, dünyanın en güvenli coğrafyalarından birinde böyle bir katliamın yaşanmasını nasıl tartışıyor?
Yeni Zelanda çok kültürlülüğe saygı duyan bir ülke… Başbakan Ardern’in, “Bu saldırı bizim birlikteliğimize, toleranslı oluşumuza, hümanist yaklaşımımıza ve barışçılığımıza bir saldırı” sözlerini ben de paylaşıyorum. Sol bir koalisyonun iktidarda olmasını şans olarak görüyorum.
Yeni Zelanda toplumu katliamı 50 göçmene değil, kendi inanç ve var oluş sistemine bir saldırı olarak görüyor. Yeni Zelanda’da yenilen tarafa sempati duyulur. ‘Has tall popy’ sendromu derler buna. Fazla uzayan gelinciğin sevilmemesi gibi. Herkes aynı boyda gözükmeye çalışır. ‘Humble’ yani ‘Mütevazılık erdemdir” derler burada.
Yeni Zelanda toplumunun geçmişiyle ilgili mi bu durum?
Yeni Zelanda’da yerli halk Maori’lere haksızlık yapıldığı bilinir ve buranın asıl sahibinin onlar olduğu kabul edilir. Bu bilinç altındaki suçluluk duygusu ile karışık çok kültürlülüğe sarılma anlayışını geliştirmiştir. Bu nedenle Yeni Zelandalılar tabii ki ezilen, saldırıya uğrayanlarla yan yana duracaktır. Bu hem insani hem de kendi değer yargı ve kültürlerini koruma güdüsüdür.
“Neden burası” tartışması oldu mu?
Kolay kamufle olunabilecek, güvenlik ağlarına yakalanmadan var olunabilecek bir yer. Christchurch buranın ikinci büyük şehri. 375 bin nüfusu var. 2 ya da 3 bin kişiden oluşan beyaz marjinal ırkçı gruplardan söz ediliyor. 2011 yılında bu şehir büyük bir deprem yaşadı. İnsanlar o dönemde de duygusal olarak sarsılmıştı.
Katliamın nedenleri tartışılıyor mu?
Katliamın nedenleri değil nasıl böyle bir şey meydana geldi, burada nasıl böyle bir katliam gerçekleşti bu konuşuluyor. Hala inanamıyorlar. Milyon sene geçse terörün burada başarı olabileceği akla gelmezdi. Herkesin buna inancı sarsıldı. Saldırıyı yapanın nefretten delirmiş bir ruh hali ile hareket ettiğini düşünüyorlar. Ve hala “Bize ne oldu?” diye soruyorlar.
Saldırgan katliamı canlı yayınladı. Bu görüntüler paylaşılıyor mu Yeni Zelanda toplumu tarafından?
Yeni Zelanda’da biz gönüllü ‘sansür’ uyguluyoruz. “Hiç kimse bu videoyu yaymamalı, seyretmemeli” diyoruz. Saldırıyı yapan caninin hiçbir şekilde reklamını yapmamaya çalışıyor insanlar. Ne yaptığından çok, karşısında birlik olup acıyı paylaşma fikri yaygın. İnsanlar mum yakıyor, acıyı paylaşıyor. Her şehirde var bunlar. İnsanlar, aileler için para toplamaya başladı. En son 6 milyon dolara yaklaşmıştı. Çok ağlayan insan gördüm. Sanki beyaz Yeni Zelandalılar Ortadoğululardan daha fazla etkilenmiş gibi.
Hükümetin tedbirleri ne oldu?
Hükümet hemen silah yasalarını değiştireceğini açıkladı. Oturma izni olmayanlara hemen acil göçmenlik bürosu ile yardım yapılacağı sözü verildi. Christchurch’e uçak seferlerinde indirime gidildi başbakanın ricasıyla.
Katliam ‘Hristiyan-Müslüman’ tartışmasına yol açtı mı?
‘Medeniyetler Çatışması’ tartışması hiç olmadı burada. Bu saldırı Türkiye’ye karşı bir şey değil. Buradan politik yarar çıkarma ya da oy devşirme gibi tipik Türk kurnazlığı var. Evet ‘Osmanlı’ dedi ama her Yeni Zelandalı Osmanlı’yı bilir. Çünkü bu ülkelerin bağımsızlık sebebi Çanakkale Savaşı’dır.
Saldırıyı yapan cani Endülüslerden bu yana İslam’ın Avrupa’ya girişine takmış bir kişi. Ama asıl sorun Beyaz adam ırkçılığında… Dünyanın patronu olduğunu zannediyor ve şimdi elden gidiyor reaksiyonuna sahip. Bu ruh hali birçok Batı ülkesinde orta ve alt sınıf beyazlarda var. İşler iyi gitmiyor. Küreselleşme ve dijital devrim alt sınıflarda ilerleme yaratamadı. 1980’lerden bu yana işçiler, alt sınıflar göreceli geriliyorlar. Gelirden alınan pay küçülüyor. Gıda fiyatları artıyor. Sağlık ve eğitim özelleştirildi. Birçok iş Asya’ya kaydı. Üstüne üstlük Afrika ve Ortadoğu’dan göçmenler geldi. 3 ya da 5 ucuz iş aldılar. “Bütün suç yabancılarda” diyen politikacının peşine takılıyorlar. Bu her yerde var. ABD’de, Macaristan, Yunanistan, İtalya, Türkiye’de vs.
Batı ülkeleri ırkçı faşist terörü göz ardı etmemeli. Saldırının olduğu ilk akşam burada bir güvenlik uzmanı “Batı’ya karşı çok tehdit var ve dolayısı ile istihbarat ağlarının sadece İslam odaklı olması doğru değil, bu değiştirilmeli” demişti.