Yeni Zelanda'da 51 kişinin öldüğü cami saldırıları davasında karar duruşması başladı: Saldırgan 3. camiye de saldıracaktı
24 Ağustos 2020 14:21
Geçen yıl Yeni Zelanda'da iki camide art arda ateş açarak 51 kişiyi öldüren Brenton Tarrant hakkındaki karar duruşması başladı.
Duruşmada savcı, Tarrant'ın üçüncü bir camiyi de hedef almayı planlamış olduğunu, eylemlerinde "mümkün olduğu kadar çok kişiyi öldürmeyi" hedeflediğini, bunu sağlamak için camileri yakmayı da düşündüğünü ekledi.
Hakkındaki 51 cinayet, 40 cinayete teşebbüs ve 1 terör suçlamasını kabul eden 29 yaşındaki Avustralya vatandaşı sanığın- muhtemelen indirimsiz- ömür boyu hapse mahkum edilmesi bekleniyor.
Gerçekleşirse bu ceza, Yeni Zelanda tarihinde ilk kez verilmiş olacak.
Sanık bugün mahkeme salonunda katliamdan kurtulanlar ve ölenlerin akrabalarıyla da yüz yüze geldi.
Oğlu Atta Elayyan'ı saldırıda kaybeden Maysoon Salama Tarrant'a "Kendinde 51 masum canı alma yetkisi gördün. Senin gözünde tek suçları Müslüman olmaktı. Her türlü anlaşılabilirlik sınırını aştın. Seni affedemeyeceğim" diye seslendi.
Saldırılar nasıl olmuştu?
Geçen yıl 15 Mart'ta, yaptığı her şeyi canlı yayınla da aktaran silahlı saldırgan, Chirstchurch kentindeki iki camiye art arda giderek ateş açmış ve 51 kişiyi öldürmüş, onlarca kişiyi yaralamıştı.
İlk olarak Al Noor Camii'ne giden saldırgan burada Cuma namazına katılan cemaatin üzerine ateş açmış, sonra arabayla 5 kilometre mesafedeki Linwood Camii'ne giderek daha çok insanı öldürmüştü.
Saldırının yarattığı şok dalgaları Yeni Zelanda'da silah ruhsatı edinmeyle ilgili yasaların hızla değiştirilmesi ve sıkılaştırılmasına yol açmıştı.
Mahkemede neler anlattı?
Sanık Brenton Tarrant hakkındaki hükmün açıklanacağı duruşma bu sabah başladı ve dört gün sürecek.
Covid-19 önlemleri nedeniyle mahkeme salonu nispeten tenhaydı. Yüzlerce kişi duruşmayı kentin diğer yerlerinde, sosyal mesafe önlemlerine göre düzenlenmiş başka mahkeme salonlarından video yoluyla izliyor.
Gri cezaevi üniforması giymiş olan ve çevresinde üç polis ile mahkeme salonunda yerini alan sanığın genellikle sessiz olduğu ve zaman zaman başını kaldırıp katliamdan kurtulanlar ve yakınlarının oturduğu sıralara baktığı bildiriliyor.
Savcı Barnaby Hawes, mahkemeye, saldırganın bu planı yıllar öncesinden hazırlamaya giriştiğini ve amacının "mümkün olduğu kadar çok insanı öldürmek" olduğunu söyledi.
Saldırıları uzun süredir planlıyordu
Sanığın saldırıyı planlarken Yeni Zelanda'daki camiler hakkında bilgi topladığını, mimari planlarını, yerlerini ve diğer birçok detayı incelediğini ve camileri en kalabalık oldukları anda vurmayı hedeflediğini anlattı.
Savcı Tarrant'ın saldırıdan aylar önce Christcurch'e geldiğini ve en önemli hedefi olan Al Noor Camii üzerinde insansız hava aracı uçurduğunu da kaydetti.
Mütalaaya göre sanık aslında Al Noor ve Linwood camilerine ek olarak Ashburton Camii'ni de hedeflemeyi planlamıştı ama üçüncü camiye giderken durduruldu.
Saldırgan Al Noor Camii'nden kaçmaya çalışırken sokakta karşısına çıkan insanlara da ateş etti. Bunlar arasında Ansi Alibava da vardı. Camiden kaçarken arabasıyla onun üzerinden geçti.
Linwood İslam Merkezi'ne doğru giderken yolda durup Afrika kökenli bir gruba ateş açtıysa da, bu gruptakiler kurtulmayı başardı. O sırada beyaz bir adama da silahını doğrulttu ama daha sonra "gülümsedi ve arabasını sürmeye devam etti."
Mahkemede avukat istemeyen ve savunmasını kendi yapan Tarrant, daha önce hakkındaki suçlamaları reddetmişti ve Haziran ayında yargılanmasına başlanacaktı.
Fakat daha sonra fikrini değiştirerek "suçlu" olduğunu kabul etti. Bu nedenle, bugün başlayan duruşmada Tarrant'ın suçlu olup olmadığı değil, hakkındaki hükmün ne olacağına karar verilecek.
Tarrant'a verilebilecek en düşük ceza 17 yıl hapis. Fakat davaya bakan Yüksek Hakim yargıcı Cameron Mander'ın ona indirimsiz müebbet hapis cezası verme yetkisi var. Bu ceza daha önce Yeni Zelanda'da hiç kimseye verilmedi.
Kurbanlar ve aileleri de konuşuyor
Duruşmasında 60'tan fazla mağdur dinlenecek.
İlk konuşan Al Noor Camii imamı Gamal Fouda Tarrant'ın "yönünü şaşırmış, yanlış yönlendirilmiş" biri olduğunu söyledi.
Doğrudan Tarrant'a hitap eden imam "Beyni yıkanmış bir teröristin nefretini gözlerinde gördüğünü", "Bu kadar nefrete gerek olmadığını" söyledi.
Saldırıda ölen Ashraf Ali'nin oğlu hala travmayı atlatamadığını anlattı "Sahneler gözümün önüne geliyor, her yanımda ölüler görüyorum. Her yerin kan içinde olduğunu görüyorum" diye konuştu.
Ölenlerden bazılarının yakınları ülke dışından bu duruşma için gelip, duruşmaya katılabilmek için iki haftalık koronavirüs karantinasında kalmışlardı.
Başbakan saldırganın adını anmıyor
Başbakan Jacinda Ardern, bunun hayatta kalabilenler ve ölenlerin yakınları için zor bir hafta olacağını söyledi.
"Söyleyebileceğim hiçbir şeyin yaşayacakları bu travmayı hafifletebileceğini sanmıyorum" diye sürdürdü.
Saldırganın ismini asla telaffuz etmeme sözü veren Başbakan Jacinda Ardern, saldırıdan hemen sonra "Bu terör eyleminden çok şey umdu ama en çok da şöhrete kavuşmayı istedi" demişti.
Saldırıların üzerinden bir ay geçmeden Yeni Zelanda parlamentosu askeri amaçlı yarı otomatik silahlarla ilgili yasanın kapsamını 1'e karşı 119 oyla genişletmişti.
Hükümet yeni düzenlemeyle yasadışı hale gelen silahların sahiplerine bu silahları satın alarak zararlarını tazmin etmeyi de teklif etmişti.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir