Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni YÖK yasası taslağının tamamlandığını söyledi. Çetinsaya, YÖK'ü oluşturan 5 temel unsurun yeniden yapılandırılacağı belirterek, "Üniversitelerin çeşitlendirilmesi, idari özerklik-bilimsel özgürlük, rekabet-performans sistemi, mali esneklik ve kalite denetimi" alanlarında çalışma yapıldığını dile getirdi.
Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Star gazetesinden Mustafa Kartoğlu'na konuştu.
Çetinsaya, "Yeni Yükseköğretim Yasası taslağını tamamladık. Bugün bir basın toplantısıyla kamuoyuna, iç ve dış paydaşlara açacağız. Bütün taraflarca tartışılmasını istiyoruz. Bütün iç ve dış paydaşlarımızı tartışmaya davet ediyoruz" dedi.
12 Eylül döneminde kurulan YÖK'ün artık Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirten Çetinsaya şöyle konuştu:
"Üniversite reformu ihtiyacı konusunda Türkiye’de her kesimde tam mutabakat var. Bu ihtiyacın iki önemli nedeni var. Birincisi, YÖK 12 Eylül darbesi sonrası kurulmuş bir kurum. Hem kurumsal yapısı hem de yasası o dönemin izlerini taşıyor. İmaj ve zihniyet olarak askeri darbe sonrası kurulmuş, o dönemin değerlerini ve beklentilerini içeren bir kurum ve yasa var önümüzde. Türkiye’nin bugün geldiği demokratik, siyasi ve ekonomik aşama, demokratikleşme hamleleri düşünüldüğünde YÖK çok geride kalmış bir kurum. Zamanında üniversiteler üzerinde bir ideolojik kontrol aracı olarak tasarlanmış YÖK."
"İkincisi, pratik olarak baktığımızda 1980’lerde 27 üniversiteye göre kurulmuş bir kurum ve yasa, bugün 168 üniversitenin bulunduğu bir sistemi kaldıramıyor. 21. Yüzyıl Türkiye’sinin yükseköğretim alanı, işlevleri yeniden tanımlanmış, dinamik bir kurum tarafından koordine edilmeli."
'Yapılandırmaya ihtiyaç var'
Çetinsaya, üniversiteye giden öğrenci sayısının 10 yılda 2 kat arttığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni model önerilerimiz hem dünyadaki örneklerden yararlanılarak, ama Türkiye deneyimi esas alınarak hazırlandı. Yani bir model ithal etmedik, sentezledik, geliştirdik. Üniversiteleri hem akademik, hem idari, hem de mali olarak Ankara’ya bağlayan merkeziyetçi yapıyı değiştiriyoruz. Düşünün, her üniversite senatosundan alınan kararların Ankara’da, YÖK’te onaylandığı bir yapı var. Bu artık zihniyet olarak çağdaş dünyada kabul edilemez. Kaldı ki, iş yükü olarak da zaten kaldırılabilecek durumda değil. Hangi kurum bu şekliyle yüzbinlerce sayfa evrakı hakkıyla inceleyebilir, denetleyebilir, sağlıklı onay verebilir?"
"Öte yandan, şu anda Türkiye’de sürekli genişleyen bir yükseköğretim alanı var. Öğrenci sayısı hızla artıyor, sistem son 10 yılda 2 katından fazla büyüdü. Bu büyüme sürecek. Hem 2023 hedefleri, hem Türkiye’nin genç nüfus yapısı, hem de 4+4+4 eğitim sisteminin muhtemel sonuçlarına baktığımızda bu büyüme devam edecek. Bizim bu niceliksel büyümeyi niteliksel büyümeye dönüştürmemiz, kaliteyle taçlandırmamız gerekiyor."
"İkinci tespitim, 2006’dan bu yana 100’e yakın üniversite kuruldu. 81 ilde artık üniversite var. Bunların stratejik olarak yapılandırılmaya ihtiyacı var."
'YÖK'ün adı değişecek'
Çetinsaya, yasayla birlikte Yükseköğrenim Kurulu'nun adının da değişeceğini söyledi. Kurulun adının "Türkiye Yükseköğrenim Kurulu" olmasını önerdiklerini belirten Çetinsaya, "Yasayla birlikte Kurulun sadece yapısı değil, adı da değişecek. İsminTürkiye Yükseköğretim Kurulu olmasını öneriyoruz. Kısa adıyla TYK. TYK, üniversite sisteminin ilkelerini, standartlarını, usul ve esaslarını koyacak. Koordinasyon yapacak. Akademisyenler bilimsel ve akademik manada özgür olacak. Üniversiteler yönetsel anlamda özerk, ama şeffaf ve hesap verebilir olacaklar. Yeni YÖK yasasını, daha doğrusu TYK yasa taslağını Aralık başına kadar olgunlaştırıp Milli Eğitim Bakanlığı’na sunmak istiyoruz. Hedefimiz, dünyada ilk 100, ilk 500 üniversite listelerine daha çok Türk üniversitesi girecek. Yeni üniversiteler kurumsallaşacak" dedi.
5 Ayaklı yeniden yapılanma
YÖK'ün yeniden yapılandırılacağını söyleyen Çetinsaya, bu alanda 5 unsurda değişiklikler yapılacağını belirtti.
Çeşitlilik: Bugün üniversitelerimiz her bakımdan tek tip bir yapı tarafından yönetiliyor. Yüz yıllık üniversite ile yeni kurulan üniversite aynı kurallara ve hedeflere göre öğretim yapmak zorunda. Bunu değiştiriyoruz. Çünkü öyle üniversitelerimiz var ki modern dünyanın üniversiteleriyle yarışıyor. Ama biz yeni kurulan üniversiteleri de, onları da Ankara’dan aynı standartlarla yönetmeye çalışıyoruz. Bunun için değişim önce bu ‘tek tiplik’ten kurtulmakla başlayacak. Üniversiteleri çeşitlendiriyoruz. Kurumsallaşmış üniversiteler kendi kendilerini yönetecek, kurumsallaşmakta olan üniversiteleri destekleyeceğiz.
İdari özerklik ve bilimsel özgürlük: Bugüne kadar Ankara’da olan yetkileri üniversitelere devredeceğiz. Nihai kontenjan ve kadroları belirlemek dışında, YÖK`ün onayına muhtaç kararların büyük çoğunluğunu artık üniversite senatoları kendileri alabilecek.
Rekabet, performans sistemi: Öğretim üyeleri performans puanlarıyla farklılaşacak. TYK bunun kriterlerini belirleyecek. Akademik gelişime bilimsel çalışmaların dışındaki unsurlar etki etmeyecek.
Mali esneklik: Üniversitelerin bütçeleri giderek artıyor. Ancak merkezi bütçelemenin ötesinde, kendi gelir kaynaklarını yaratma ve yönetme, araştırmalardan elde edilen ekonomik değeri olan sonuçlardan yararlanma, sanayi işbirliğiyle araştırma fonları üretme gibi çalışmaları desteklenecek.
Kalite denetimi: Bütün bu aşamalar, her alanda, bağımsız kalite güvence kuruluşları tarafından denetlenecek. Alınan sonuçların, üniversitenin kullandığı imkanlarla orantılı olup olmadığına bakılacak. Bugüne kadar YÖK ‘girdi denetimi’ yapıyordu, şimdi ‘çıktı denetimi’ yapacak. Kalite denetleme biriminin YÖK’ten bağımsız veya YÖK içinde bir birim olması tartışılıyor. Hakim görüş, YÖK bünyesinde öğretim üyeleri, sanayi, STK, öğrenci ve kamu temsilcilerinin bulunduğu bir kurul bu denetimin koordinasyonunu yapsın şeklinde.”