Suriye için barış görüşmelerinin yürütüldüğü Astana sürecinin de eklendiği yeni tezkerede, eski tezkeredeki "Esad rejiminin halka zulüm yaptığı, terör gruplarını desteklediğine" ilişkin ifadeler çıkarıldı. Önceki tezkeredeki "Suriye ve Irak'ın kuzeyi" ifadeleri de çıkarılarak "Suriye ve Irak" denildi.
AKP hükümeti, bugün (23 Eylül 2017) TBMM Genel Kurulu’nun olağanüstü toplantısında görüşülecek Suriye- Irak tezkeresinin süresinin 1 yıl uzatılmasına ilişkin tezkerede önemli değişiklikler yaptı. Tezkerede, 25 Eylül’de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) yapılması beklenen referandum, “Etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara, Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldu bittiler oluşturmak” ifadeleriyle Türkiye’ye yönelik tehdit olarak sayıldı. Astana sürecinin de eklendiği tezkerede, Suriye rejiminin halka zulüm yaptığı, terör gruplarını desteklediğine ilişkin ifadeler çıkarıldı.
Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberi şöyle:
AKP hükümeti, dün Suriye ve Irak’a sınırötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin süresinin 30 Ekim’den itibaren 1 yıl uzatılmasına ilişkin tezkereyi TBMM Başkanlığı’na sundu. Önceki tezkeredeki 'ulusal' ifadesi yerine 'milli', 'Irak'ın Kuzey bölgesi' ifadesi yerine 'Irak’ta', 'Suriye'nin kuzeyindeki' ifadesi yerine 'Suriye'de' ifadeleri kullanıldı. Önceki tezkerede 'silahlı PKK' ifadesi yerine 'PKK ve DEAŞ' unsurları ifadesi kullanılırken, PKK ve DEAŞ’ın yanı sıra PYD-YPG de terör örgütleri olarak sayıldı.
Tezkerede, “Türkiye, komşumuz Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfetmektedir. Diğer taraftan, Irak’ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi, etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, terör ile Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldu bittiler oluşturmaya yönelik, milli güvenliğimize tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğimiz açısından hayati önem arz etmektedir” denilerek, 25 Eylül’de IKYB’de yapılması beklenen referandum isim verilmeden ‘tehdit’ olarak sayıldı.
Astana’nın etkisi
Astana sürecinin eklendiği tezkerede şöyle denildi:
“Astana süreciyle başlayan ateşkesin kalıcı barışa ve çözüme kavuşturulması yönünde ülkemizin ilgili diğer ülkelerle yürüttüğü çalışmalarda önemli mesafe kaydedilmiştir. Bu bağlamda Suriye sınırları içerisinde kararlaştırılan çatışmasızlık bölgelerinde terör faaliyetlerini sonlandırma, huzur, barış ve güvenliği sağlamak amacıyla ilgili diğer ülkelerle yürütülen güvenlik ve diplomatik bazlı çalışmalar devam etmektedir.”
Önceki tezkeredeki "Suriye’de altıncı yılına giren çatışma ortamında rejim, halka yönelik zulüm, şiddet ve saldırılarını, terör gruplarına desteğini, etnik ve mezhepsel politikalarını sürdürmektedir” ifadeleri çıkarıldı. Tezkerede, hükümete sınırötesi operasyon yetkisi talebinin gerekçeleri arasına “Ayrılıkçı hareketler, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler” de eklendi.
"Bölgenin sahibi Barzani’ demişti"
Başbakan Binali Yıldırım, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile ilgili en önemli açıklamasını Bağdat yönetimi ile Başika krizinin yaşandığı dönemde, 22 Ekim 2016’da yaptı. Başbakanlık’ın resmi Twitter hesabında, “IKBY (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi) bölgesinde yapılacak her türlü iş birliğini merkezi hükümete değil, o bölgenin esas sahibi olan Barzani yönetimiyle yapacağız” ifadeleri paylaşıldı. Bu ifade Yıldırım’ın Afyonkarahisar’da katıldığı CNN Türk, NTV, Habertürk, TV24, A Haber ve TRT Haber ortak canlı yayınında yaptığı açıklamalardan alınmıştı.