Suriye'nin devrik diktatörü Beşar Esad, yıllar boyunca Alevilerin korku ve arzularını iktidarını güçlendirmek için kullandı. Ülkedeki Aleviler şimdi de yeni Suriye'de ayrımcılığa maruz kalmaktan korkuyor.Suriye'de radikal İslamcı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütünün ülkeyi 54 yıl boyunca yöneten Beşar Esad rejimini devirmesinin ardından gözler ülkedeki azınlıkların akıbetine çevrildi.
HTŞ yönetimi hâlihazırda, ülkede yaşayan azınlıkların haklarının korunacağı mesajını verdi. Kod adı olan Muhammed el Colani ismiyle de tanınan HTŞ lideri Ahmed eş-Şera, Esad rejimini devirmelerinin ardından "Kimsenin başka bir grubu silme gibi bir hakkı yoktur. Bu mezhepler bu bölgede yüzlerce yıl boyunca birlikte var olmuştur ve hiç kimsenin onları yok etmeye hakkı yoktur" demişti.
Suriye'de azınlıklar denildiğinde, akla gelen ilk topluluklardan biri Aleviler.
Suriyeli Aleviler, bugün kendisi de bir Alevi olan Beşar Esad ve ailesiyle geçmişten gelen bağlarının kendileri için zorluk çıkarmasından endişe ediyor.
Ülkede iki hafta kadar önce de binlerce kişi ülkenin en büyük ikinci kenti olan Halep'teki bir Alevi türbesine düzenlenen saldırıyı protesto etmek için sokaklara dökülmüştü. Söz konusu türbe, Suriye'de dini azınlık olan Aleviler için sembolik önem taşıyor.
Protestolar, türbeye yönelik saldırıyı gösterdiği iddia edilen görüntülerin yayılmasının ardından başladı. Videonun doğruluğu teyit edilmemiş olsa da eylemciler türbeye zarar veren kişilerin hesap vermesi çağrısında bulundu. Protestocular, Suriye'deki geçiş hükümetinin görevini mezhepler ötesi bir anlayışla yerine getirmesini ve Alevilere ayrımcılık yapmamalarını istedi.
"Etnik temizliğe dahi varabilir"
Radikal İslamcıların Şam yönündeki harekâtı Aralık ayında başladığında Humus'ta yaşayan Alevilerin kaçtığına yönelik haberler basına yansımıştı. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, "İsyancıların ilerlemesinden korkan on binlerce Alevi, Humus mahallelerinden kitlesel olarak kaçmaktadır" açıklamasını yapmıştı.
Çalışmalarını Washington Ortadoğu Politikası Enstitüsü'nde sürdüren Fabrice Balanche, HTŞ'nin kontrolü ele geçirmesinin ardından yazdığı "Suriye'de Aleviler tehdit altında mı?" başlıklı analizde, geçici hükümetin Alevilere yaklaşım şeklinin "dini hoşgörü, adalet ve devlet inşası konusundaki gerçek tutumunu" açığa çıkaracağına dikkat çekiyor.
Radikal İslamcı yönetim ve destekçilerinin "Alevilere karşı dini ve toplumsal bir düşmanlık mirasını muhtemelen beraberinde getirdiklerini" savunan Balanche, "Alevilik mezhebi, kollektif cezalandırma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Esad'a yardım etmekten ziyade karşı çıkan Aleviler dahi cezalandırılan grupta yer alabilir" diyor.
Balanche'a göre söz konusu cezalandırma, etnik temizlik seviyesine kadar varma potansiyelini dahi bünyesinde barındırıyor.
Suriye'nin Alevileri kim?
Böyle bir korku, Alevilerin içinde uzun süredir mevcut. İç savaş yıllarında IŞİD'in güçlü olduğu dönemde, radikal İslamcı militanların "Aleviler, sizi öldürmeye geliyoruz" diye bağırdıkları bir video sosyal medyada viral olmuştu.
Bazı tahminlere göre, Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından önce Aleviler ülke nüfusunun yüzde 10 ila 13'lük kısmını oluşturuyordu. Alevi toplumu, büyük kentler Şam ve Humus'un yanı sıra ağırlıklı olarak Lazkiye ve Tartus'ta taşıyor. Tarihsel açıdan bakıldığında Alevilerin ağırlıklı olarak yaşadığı ülkeler, Suriye ve Türkiye.
Alevilerin sıklıkla Esad Ailesi'nin yönetimde olmasından fayda sağladığı dile getirilse de geçmişe bakıldığında aslında durumun öyle olmadığı görülüyor.
Avrupa Birliği (AB) İltica Ajansı'nın Şubat 2023'de yayınladığı rapora göre, Esad yönetimi altında Alevilerin tamamının iyi şartlarda yaşadığı argümanı doğru değil. Söz konusu metinde, "Muhalif Alevi aktivistler, hükümet güçleri tarafından keyfi tutuklama, işkence, gözaltı ve öldürmeye maruz kalıyor" değerlendirmesine yer veriliyor.
Suriyeli Aleviler de 13 yıl boyunca süren iç savaştan ciddi bir biçimde etkilendi. AB verilerine göre, nüfusunu ağırlıklı olarak Alevilerin oluşturduğu kasaba ve köylerde yaşayan erkeklerin yüzde 60 ila 70'lik kısmı savaşta ya öldü ya da yaralandı. Birçok genç Alevi erkek, savaşa gitmekten kaçınmak için kaçtı veya saklandı.
Yapılan kamuoyu araştırmaları da Suriye'deki bir çok Alevinin Esad döneminde zorluklarla karşılaştığını gösteriyor. Almanya merkezli Konrad Adenauer Vakfı'nın (KAS) 2024 yılı başlarında yürüttüğü çalışma, Suriyeli Alevilerin, küçük bir Suriye elitinin bir parçası olmadıkları sürece diğer Suriyelilerle aynı ekonomik zorluklarla boğuşmak durumunda kaldığını ortaya koydu. Çalışmaya göre, Esad rejiminin otoriter yapısı nedeniyle birçok Alevi, savaş boyunca sesini çıkarmaktan çekindi.
Kolonyalizm ve Esad ile özgürleşmek?
Peki Aleviler, geçmişte Suriye siyasetinde nasıl söz sahibi oldu?
Tarihte Haçlılardan Osmanlılara kadar çeşitli devlet ve aktörler tarafından baskıya uğrayan Alevilerin siyasi kaderi, Fransa'nın Suriye'ye hükmettiği 20'nci yüzyılda kısmen değişti. İzledikleri "böl ve yönet" stratejisi çerçevesinde Fransızlar, Suriye'deki Alevi ve Dürzi azınlıkları Sünni Müslüman çoğunluktan ayrıştırdı ve 1922 yılında hukuken özerk olan bir Alevi devleti kurdu.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış Politika Araştırma Enstitüsü'nün (FPRI) uzmanları tarafından kaleme alınan bir analizde, Fransa'nın 1946 yılında ülkeden çekilmesinin ardından bağımsızlığını kazanan Suriye'de "Alevilerin siyasi bir varlık elde ettiği" değerlendirmesine yer veriliyor. Söz konusu analizde, 1955 yılında Suriye askerlerinin yaklaşık yüzde 65'inin Alevi olduğuna değiniliyor.
Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasının ardından da Aleviler orduda kariyer basamaklarını tırmanmaya devam etti. Hatta 1963 yılındaki darbeyi yapan beş askerden üçü Alevi'ydi. Bu askerlerden biri, 1971 yılında iktidarı ele geçirecek olan, Beşar Esad'ın babası Hafız Esad idi.
Ortadoğu uzmanı Balanche, "Aleviler için toplumsal koşullar ancak 1963'te Baas Partisi'nin yükselişi ve özellikle Hafız Esad'ın iktidara gelmesiyle iyileşti" değerlendirmesine yer verirken Adnan Younes mahlasını kullanan bir Suriyeli Alevi yazar, 2021 yılında New Lines Magazine için kaleme aldığı bir yazıda şöyle diyor:
"Hafız, yeni bir Alevi kimliğinin biricik temsilcisi ve savunucusu olarak ortaya çıkacaktı."
Hafız Esad, kişisel korunmasını garanti altına alabilmek adına, yakın çevresinde sadık Alevilere yer verdi. Alevi toplumunun, komünistler gibi sadık olmayan temsilcileri ise cezaevine konuldu.
Baba Esad aynı zamanda, siyasi çıkarlarını maksimize edebilmek adına, toplumu Alevi azınlık ile Sünni çoğunluk arasındaki farkların da aslında o kadar büyük olmadığına ikna etmek için çalıştı. Çalışmalarını Quincy Sorumlu Devlet Yönetimi Enstitüsü'nde sürdüren araştırmacı Joshua Landis, "Esad, Alevi köylerine cami yaptırdı, insanların gözü önünde namaz kıldı ve oruç tuttu. Esad, herkesi aynısını yapmaya teşvik etti" diye konuşuyor. Esad'ın aynı zamanda, Alevilerin, Farsların yeni yılı olan Nevruz ve Hristiyanların Noel'i gibi, geçmişte kutladıkları dini bayramları kutlamamaları için çaba sarf ettiği biliniyor.
Ordu ve siyasete hükmeden azınlık
Yüzlerce Alevi asker ve Alevi toplumunun diğer mensupları, 1979-1981 yılları arasında Esad rejimine karşı ayaklanan Müslüman Kardeşler örgütünün mezhepçiliği nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldı. Suriyeli Alevilerin uğradığı her saldırıya devlet misillemeyle karşılık verdi.
Müslüman Kardeşler'in yaklaşık 2 bin üyesini öldüren Esad rejimi, 1982'nin Şubat ayında Hama kentini abluka altına aldı. Çatışmalar sonucunda 10 ila 25 bin sivil hayatını kaybetti.
Radikal İslamcıları bir tehdit olarak gören Aleviler, Suriye'de kalıcı olarak laik bir devletin mevcudiyetini umdu. Onlarca yıl boyunca, Hafız ve oğlu Beşar Esad, Alevilerin bu korkusunu sömürdü ve onları koruyacak tek siyasi temsilcilerin kendileri olduğu mesajını verdi.
Suriyeli Aleviler şimdi ise gelecekteki HTŞ iktidarı altında nasıl yaşayacaklarını bilmiyor.
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?