Yeni statükocular çöplüğe gidiyor
DÜNYADA olup bitenle yakından ilgilenen bir kadın mısınız?
Yaşınız fark etmez.
İster 20 olun, ister 50 veya 60.
Referandum tantanasından içiniz fena halde kararmış vaziyette mi...
Biraz dışarı çıkmak, soluk almak, kararmış dünyanızı aydınlatmak mı istiyorsunuz?
Aynı ruh halinde bir erkek de olabilirsiniz.
Bugün cumartesi.
İşinizi gücünüzü bırakın, hemen Google’a girin ve “Louis Vuitton’un” sonbahar-kış kreasyonlarına bakın.
Çantalara değil, elbiselere bakın.
Bakın ve içiniz açılsın. Dünya nereye gidiyormuş bir görün.
Yıkılıyor...
At kuyruklu kızlar, bele oturmuş, kalın askılı dekolteler.
Brigitte Bardot, “Ve Tanrı’nın yarattığı o muhteşem kadın; Allah’ım o kadın geri dönmüş.
* * *
Oradan çıkın, Amerika’yı sallayan yeni kadın şarkıcı Katy Perry’nin fotoğraflarına bakın.
Bele oturmuş harika şortlar.
1960’ların kadını.
Birazdan hula hop’lar da çıkacak.
Katy Perry’den ayrılıp, Amerika’da yeni yayına başlayan “Boardwalk Empire” dizisinin kadınlarına geçin. Şortlar, ayakkabılar, çizgili tişörtlerle yine aynı kadın dönüyor. Ortalık yine yıkılıyoooor.
Ve o, Amerika, bir yandan da Marilyn Monroe’nun özel notlarının yayınlanmasını bekliyor.
* * *
Aynı günlerde bir başka tarafta da “Beat Generation” yeniden keşfediliyor.
Her yer Allen Ginsberg’i, Jack Kerouac’ı, William S. Burroughs’u anlatan kitaplarla, yazılarla dolu.
Ruhları, cinsel tercihleri, zevkleri karmakarışık bir avuç insanın, dünya edebiyat ve düşünce tarihini nasıl allak bullak edebildiğinin hikâyesi yeniden anlatılıyor.
Üç-beş farklı ve cesur adamın, statükoları nasıl salladığını bir kere daha görüyoruz.
New Jersey’de, Williga’da, Columbia Üniversitesi’nden atılan o tohumların, 15-20 yıl sonra, hippi kuşağının ruhunda yeniden doğarak, belki de dünya tarihinin en etkili yılı olacak olan 1968’i hazırlayacağını kim tahmin edebilirdi ki.
Bir adım ötede, Brooklyn’de ise, yeni insanın zihin hayatındaki bu büyük dönüşümün müziği yazılıyor.
* * *
Bunları görünce benim de unutulmaya yüz tutmuş sosyolog damarım kabarıyor.
Kendi kendime soruyorum.
Modada, düşüncede, müzikte bütün bu gelişmelerin birlikte ortaya çıkması bir tesadüf olabilir mi?
Türkçeye de çevrilen “1968” adlı kitapta, çok ilginç bir saptama vardı.
Dünya tarihinde ilk defa bir yılda, dünyanın her yerinde isyankâr insanların yürüyüşü başlamıştı.
İnsan düşüncesi, sanki ilahi bir emir alarak harekete geçmişti.
Her ülke, kendi isyanını kendi yaratmış ama 1968 insanlık tarihine “en büyük başkaldırının” miladı olarak geçmişti.
Bir de, DHL kurye şirketinin, Fortune Dergisi’nin son sayısında, model olarak Vivienne Westwood’u kullandığı ilanı var.
Fotoğrafta, hayallerin ve ütopyanın tasarımcısı, Afrikalı çocuklarla birlikte bize hınzır ama güven verici bir bakışla bakıyor.
Laf da şu:
“O, mükemmelliği arıyor. Ama çevrenin yıkımı pahasına değil...”
* * *
Hey orada, afra tafra atan “liberal” arkadaş.
Bütün bunlar birer tesadüf olamaz.
Dünya yeni bir 1968’e giriyor.
Ve sizler dünyadaki bu değişimin zerresini anlamayan, kendi dar siyasetinin bir milim dışına çıkamamış, sıkıcı, karanlık insanlar olarak çöplüğe gidiyorsunuz.
Artık yeni ve karanlık statükonun devrim muhafızı sizlersiniz.
Sizler yeni statükocularsınız...
Karanlıklara, kuytulara alışmış ruhlarınız, yeni 1968’in yarattığı bu tertemiz havada boğulup gidecek.
(Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök 4 Eylül 2010)