Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, MİT TIR'larındaki silah görüntülerinin Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmasını "vatan hainliği" olarak niteleyerek, "Nedir bu Türkiye düşmanlığınız? Yaşananlara son istiklal savaşı diyoruz. Türkiye büyük bir ülkedir, büyük bir devlettir, kökleri sağlamdır. Silah da göndereceğiz insani yardım da!" dedi.
"Bu ülke her yere uzanacaktır" diyen Karagül, "Gazze'ye, Arakan'a, Suriye'ye, Afrika'nın en ücra köşelerine, Asya'nın yağmur ormanlarına kadar, bir imparatorluk bakiyesi olarak, mazlumların sesi olarak her yere uzanacaktır. Siz de, talimat aldıklarınız da bu elikesemeyeceksiniz" ifadelerini kullandı.
Karagül'ün Yeni Şafak'ta "Siz, vatan hainleri, sizi kim yargılasın!" başlığıyla yayımlanan (1 Haziran 2015) yazısı şöyle:
“Türkiye Türkmenlere yardım etti" diye ortalığı ayağa kaldırdılar.
ABD'ye, Avrupa'ya şikayet ettiler.
Bu ülkeyi terör örgütlerine bile şikayet edecek kadar alçaldılar.
Türkiye “terörü destekliyor" diye kara propaganda yaptılar. “Türkiye'yi durdurun", “AK Pati hükümetini cezalandırın", “liderlerini yok edin, kadrolarını tasfiye edin" diye tarihin en büyük ihanetine imza attılar. İçerideki ortaklarıyla, taşeron örgütlerle,servis üssü gazetelerle ortaklık kurup bu ülkenin mahremine, onuruna, tarihine hakaret ettiler.
İsrail için ülkelerine savaş açtılar
Kendi ülkelerine savaş açtılar. Kendidindaşlarına savaş açtılar. Mazlumlara savaş açtılar. İsrail için kıyım yapmaya çalıştılar. İsrailistihbaratı ellerine ne tutuşturmuşsa onu servis ettiler. Bütün ekiplerini İsrail istihbaratının emrine verdiler. İsrail üzerinden Türkiye'yi dövmeye, ezmeye, yıpratmaya çalıştılar.
ABD Irak'ı işgal ederken yanlarındaydılar. Bu ülkede örgütler kurarken, suikastler işlerken,camileri bombalayıp mezhep savaşı çıkarırken yanındaydılar. Kendilerinden tek itiraz cümlesi duymadık. Katliamlara, insanlık suçlarına, savaş suçlarına karşı hiçbir tepki duymadık.
Ya sizin vatan hainliğinizi kimler yargılayacak?
Biz o zamanlar kelle koltukta mücadele ederkenZaman gazetesi katliamcıları aklıyordu. Ekrem Dumanlı dönemin ABD büyükelçisini allayıp pulluyor, insanlık suçlarını aklamaya çalışıyor, Eric Edelman ile özel söyleşiler yayınlıyordu. Oysa tam da o günlerde Ebu Gureyb işkenceleri tüm acımasızlığı ile yaşanıyordu. Onlarsa devlet terörünün, insanlık suçlarının en ağır örneklerini sergileyenleri sahipleniyor, bu adamları, güçleri Türkiye'ye pazarlıyordu.
Şimdi bize “yargılanacaksınız" diyorlar. “Sizi uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılayacağız" diyorlar. Daha önce sadece“yargılanacaksınız", diyorlardı. Sonradan bunun “öldürüleceksiniz" anlamına geldiğini öğrendik. Şimdi ise UCM'ye gönderiyorlar. Savaş suçlarıyla mı yargılanacağız?
Yıllar önce de Guantanamo'ya gönderiyorlardı. Neden mi? Irak işgaline karşıydık. Oradakikatliamları, işkenceleri ilk biz haber veriyorduk. Alabildiğine bir muhalefet dalgası oluşturuyor, işgale karşı Türkiye'yi ayağa kaldırıyorduk. O zamandan beri bizdenintikam almaya hazırlanıyorlarmış!
Bizim sığınacak başka ülkemiz yok
Merak etmeyin, hala buradayız, burada kalacağız. Bizim sizin gibi sığınacak dost ülkelerimiz yok. İsrail'imiz yok. Bu ülkede doğduk, bu ülkenin ekmeğini yedik, bu ülkeninhamuruyla yoğrulduk, bu ülke gibi hiçbir ülkeyi sevmedik. Burada kalmaya, bu ülke içinbedel ödemeye devam edeceğiz.
Bu arada siz kimsiniz, ne için, hangi suçtan kimi yargılıyorsunuz? Hangi ülkenin insanlarısınız, hangi ülke adına operasyon yapıyorsunuz? Hangi istihbarat servisleri size talimat veriyor ve “Türkiye'yi vurun" diyor?
Bunu yapanlar kendi vatan hainliklerini gizleme gereği bile duymadılar. Türkiye'ye karşıne kadar kötü niyetli varsa hepsiyle ortakoldular. Açıktan başka ülkelerin istihbarat servisleri ile işbirliği yapıp Türkiye'ye saldırdılar ve devam ediyorlar.
MİT TIR'ları hadisesi bir turnusol kağıdıoldu. Kim bu ülkenin insanı, kim bu ülkeye ait, kim bu ülkeyi seviyor, kim bu ülkeye düşman ortaya çıktı. Ait olduğunuz o güçler, bütün coğrafyayı kana bulayan o güçler, kardeşlerimizi, dostlarımızı yok etmeye ayarlı o güçler, ülkelerimizi paramparça eden o güçlersizin elinizle bizi de mi imha etmeyeçalışıyor?
Evet doğru, çalışıyor?
Hadi Alman silahları için de bir şey söyleyin!
Gezi isyanında sokak terörüyle ülkeyi felâkete sürüklemek istediler. Ukrayna olacaktık. 17 Aralık'la Mısır olacaktık. İdam mahkemeleri kurulup bu ülke yeniden vesayet altına alınacaktı.Sizin elinizle yapılacaktı bunlar. Tarih, bunun hesabını çok acı bir şekilde soracaktır.
Ne olacaktı, Türkmenleri Esad ailesinin insafına mı bırakmalıydık? Mazlum Suriye halkını bu katliamcılara mı teslim etmeliydik? Neden Suriye yönetimine bir şey söylemezsiniz?Neden Suriye ordusunu yöneten İran generallerine bir şey söylemezsiniz?
Bıraktık Gazze kıyımında İsrail'in yanında durmanızı. Alıştık ve orada size bir not verdik. Ama İsrail adına Türkiye'yi vurmanıza alışmayacağız, bunu kanıksamayacağız. Pişirip pişirip bu konuyu servis etmenizin, değişikgazeteler üzerinden operasyon yapmanızın ne anlama geldiğini bu ülke anlamadı mı sanıyorsunuz?
Neden hiçbiriniz, PKK'ya verilen Avrupa silahlarını haber servisi etmez? Neden biriniz ABD'nin Irak'ta kurduğu örgütleri haber yapmaz? Neden hiçbir gazeteniz, Almanya'nın DHKP-C'yi eğitip silahlandırmasına ses çıkarmaz? Neden hiçbiriniz, İngiltere'nin yönettiği IŞİD koridoruüzerine bir cümle kurmaz?
Nedir bu Türkiye düşmanlığınız?
Silah da göndereceğiz insani yardım da!
Türkiye büyük bir ülkedir, büyük bir devlettir, kökleri sağlamdır. Tarihin derinliklerinde olduğu kadar bugünün dünyasında da her yere uzanmaktadır. Mazlumlara karşı işgalcilerden, vesayetçilerden, sömürgecilerden talimat alanlar bu gücü zayıflatamaz. Bu ülke her yere uzanacaktır.Gazze'ye, Arakan'a, Suriye'ye, Afrika'nın en ücra köşelerine, Asya'nın yağmur ormanlarına kadar, bir imparatorluk bakiyesi olarak, mazlumların sesi olarak her yere uzanacaktır.
Siz de, talimat aldıklarınız da bu eli kesemeyeceksiniz. Bu haliyle aldığınız görev ve üslendiğiniz rolle, Birinci Dünya Savaşı'nda ihanet edenlerle, İstiklal Savaşı'ndaki hainlerle birlikte anılacaksınız.
Türkiye elbette silah da gönderecek insani yardım da. Bundan onur duyarız biz. Bu ülke, var gücüyle bütün coğrafyada kim yardıma ihtiyaç duyuyorsa onun yanında olacaktır. Size rağmen, efendilerinize rağmen. Çünkü biz bu coğrafyada tarafız. Yüz yıldır tarafız ve durduğumuz yer belli. O yer bir milim bile değişmeyecek.
Gerçekten de Birinci Dünya Savaşı dönemini, İstiklal Savaşı dönemini yaşıyoruz. Vatan hainleriyle coğrafyanın işgalcilerine karşı Türkiye'nin ve coğrafyanın özgürlük tutkunu insanlarının kıyasıya mücadelesiniizliyoruz.
İşte bu yüzden, yaşananlara son istiklal savaşı diyoruz.
Bu savaşta karşı cephede olanlar, Türkiye düşmanları apaçık ortadadır.