(...)Cemaat ve tarikatlar tamamen serbest olmalı. Tekke ve Zaviyeler Kanunu revize edilmeli. Din eğitimi hem sivil/gönüllü hem de resmiyette devam etmeli. Vatandaş tercih seçeneğine sahip olmalı. Cemaatler, sivil din eğitiminin tarihsel birikimleriyle var olan kurumlar. Bunları yasaklamak yerine ıslah etmeliyiz. Onları yeni düzenlemelerle hem denetlemeli hem de özgürce çalışmalarına imkân vermeliyiz. Özgür birey, özgür din eğitimi alma seçeneğini de kullanan varlıktır. Müslüman birey musiki, edebiyat, sohbet, ilim ve hizmet alımını dergâhlardan yapabilmeli. Cemaatlerin politik alandan ayrı olmaları, güven ikamesi ile mümkün. Bunu sağlamadıkça bütün grupsal yapıların devlet üzerinde rekabet ettikleri gibi cemaat-tarikatlar da bu rekabeti sürdürecekler. Kimi zaman devlet denge adına teşvik edecek. Bunu aşmak için iki şeye ihtiyacımız var. Birincisi, devlet bir ganimet alanı olmaktan çıkarılmalı. İkincisi, devlet tarikat ve cemaatleri tehdit görmekten vazgeçmeli. Cemaatlere kamusal hizmeti din ve hayır üzerinden üreten yapılar olarak bakmalı.
Türkiye oğlancılara ve lezbiyenlere özgürlüğü tartışırken, cemaatleri-tarikatları mahkûm etme paradoksunu kaldıramaz. Bu çelişki ne geriye toplum bırakır, ne siyaset, ne de uzlaşma. Kavgayı ve kutuplaşmayı daha fazla derinleştirir.