AKP Genel Başkan Danışmanı ve Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Şangay İşbirliği Örgütü Zirvesi'ne katılan liderlerle sohbet ederken çekilen fotoğrafa değinerek Türkiye-Türkiye'nin, Şangay İşbirliği Örgütü ilişkisini değerlendirdi.
Fotoğraf hakkındaki yorumların ŞİÖ hakkındaki daha gerçekçi değerlendirmeleri çok geride bıraktığını yazan Aktay, “Türkiye’nin bu Örgüt’e olan meyli veya bu örgütle olan ilişkileri elbette sadece bu fotoğrafın kadrajına sığmaktan çok daha karmaşık, çok daha çetrefilli” düşüncesini dile getirdi.
“Karedeki görüntüden hareketle Türkiye’nin oradaki bütün ülke liderlerine istediğini kabul ettirebilecek durumda olduğunu söylemek tabii ki mümkün değil” diyen Aktay, “Orada olabildiğince mütevazi ve alçak koltuğunda oturan Rusya lideri ile bütün diyaloglara ve iyi ilişkilere rağmen, Suriye sahasında rejimle birlikte uygulamakta olduğu katliamlar konusunda, insanlık lehine bile kendisinden bir taviz koparmak mümkün olmuyor. Suriye’de bildiğini okuyor ve Türkiye her alanda bundan oldukça mustarip” düşüncesini dile getirdi.
Aktay, Şangay İşbirliği Örgütü zirvesine katılan Hindistan, Çin, İran, Çin ve Rusya’nın oluşturabileceği tek işbirliğinin ekonomik alanda olabileceğini bu ülkelerin kendi aralarındaki rekabeti gizlemediklerini belirterek yazısına şöyle devam etti:
Kabul edelim ki dünya ekonomisi kapitalizmin ilk oluştuğu aşamada değil. Bölgesel olarak dünyanın en fakir ülkeleri sayılan Şangay üyesi veya davetlisi ülkeler bugün dünyanın gittikçe yükselen ekonomik gücü. Bu haliyle de üyelerine ciddi ekonomik fırsatlar sağlıyor.
Bu örgüt üyelerinin işbirliği ne askeri-savunma ne siyasi ne de ideolojik alanlarla ilgilidir, tamamen ekonomik alanlarla sınırlıdır. Üyelerine belli bir yönetim biçimi, demokrasi veya insan hakları alanında hiçbir şart koşmayan, üyelerinin çoğu demokratik olmayan bu örgütle ilişki kuruldu diye demokrasiden de uzaklaşılması gibi bir gereklilik veya kaçınılmaz sonuç yok.
Bu açıdan ŞİÖ’nün ne AB’ye ne de NATO’ya alternatif oluşturabilecek bir özelliği yok. Dünyanın değişen ekonomik dinamikleri bu tür oluşumları beraberinde getirirken, çıkarlarını gözeten her ülke bu tür oluşumların sağlayabileceği avantajları kollar.
Yıllardır çıkarlarını dış politikada çok yönlülüğe bağlamış olan Türkiye AB’ye üyelik talebinden vazgeçerek Şangay Örgütüyle ilişki kuruyor değil. Belki bu ilişki Türkiye’nin çok seçeneksiz olmadığını gösteriyor.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın