Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "15 Temmuz saldırısını püskürttük ama saldırı gecesi darbeye karşı durarak prim yapan medya 16 Temmuz'dan itibaren 15 Temmuz ruhunu öldürmekle uğraşıyor!" dedi. Kaplan,
"Dün, 28 Şubat sürecinde, “irtica” kılıfıyla bu toplumun İslâmî varlığına saldırıldı! Ayrıca 28 Şubat postmodern darbesinin hazırlanmasında ve uygulanmasında FETÖ'nün nasıl iğrenç bir rol oynadığı da artık gün ışığına çıktı. Şimdiyse, 15 Temmuz'dan sonra medya “cemaat” kılıfıyla bu toplumun bin yıllık İslâmî omurgasını çökertecek bir saldırı gerçekleştiriyor!" diye yazdı.
Yusuf Kaplan'ın "Medya darbesi: 28 Şubat’ta irtica diye saldırdı, şimdi “cemaat” diye saldırıyor..." başlığıyla yayımlanan (19 Ağustos 2016) yazısı şöyle:
15 Temmuz'da Türkiye'ye büyük bir saldırı yapıldı; ama bu asil millet destansı bir şekilde bu saldırıyı püskürttü.
15 Temmuz saldırısını püskürttük ama saldırı gecesi darbeye karşı durarak prim yapan medya 16 Temmuz'dan itibaren 15 Temmuz ruhunu öldürmekle uğraşıyor!
Şu ân bir aydır tam bir medya darbesiyle karşı karşıyayız: Medya, FETÖ'yü bahane ederek “cemaatlere”, tarikatlere vuruyor!
Büyük bir medya darbesiyle karşı karşıyayız
Burada büyük bir algı operasyonu ve medya darbesiyle karşı karşıyayız!
Ama ne siyaset, ne diyanet, ne de kitleler bu algı operasyonunu tam olarak farkedebilmiş değil!
Özür dilerim ama zokayı yutmak üzereyiz!
Altını çizerek uyarıyorum: Tam bir medya darbesiyle karşı karşıyayız!
Dün, 28 Şubat sürecinde, “irtica” kılıfıyla bu toplumun İslâmî varlığına saldırıldı! Ayrıca 28 Şubat postmodern darbesinin hazırlanmasında ve uygulanmasında FETÖ'nün nasıl iğrenç bir rol oynadığı da artık gün ışığına çıktı.
Şimdiyse, 15 Temmuz'dan sonra medya “cemaat” kılıfıyla bu toplumun bin yıllık İslâmî omurgasını çökertecek bir saldırı gerçekleştiriyor!
Şimdi cemaatleri hedef gösteriyorlar, sıra dine gelecek
Şöyle bir algı operasyonu yapılıyor: FETÖ cemaat olarak sunuluyor; özellikle de itirafçılar üzerinden televizyon ekranları seküler kiliselere dönüştürülüyor ve günah çıkarma seansları yapılıyor!
Semiyolojik bir okuma yaparsak şöyle bir manzara çıkıyor karşımıza: Televizyonlar, bize bu itirafçılar üzerinden ve fosilleşmiş Kemalist generallerin ağzından, hatta bazı basiretsiz, zihni çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüşmüş ilahiyat profesörlerini de devreye girdirerek şunu söylüyorlar:
“Bakın, cemaatler, ne kadar iğrenç oluşumlar! Bunlar, devletin altını oyuyorlar. Cemaatler devletten uzaklaştırılmalı!”
Buradan izleyicilerin zihnine kazınan şeyse şu: “Gördüğünüz gibi, cemaatler, ülkenin altını oyuyor. Dolayısıyla bu cemaatleri vareden kaynak ne? Din! Öyleyse, din'e mesafeli olmak gerekir.” Yapılmak istenen bu!
Özetle, şimdi algı operasyonlarıyla cemaatleri, tarikatleri hedef gösteriyorlar! Yarın açıkça din'e saldıracaklar!
Bu çok tehlikeli bir şey!
Birincisi, FETÖ, cemaat değildir. FETÖ, dini dönüştürmeyi, protestanlaştırmayı hedefleyen küresel bir projedir; kukla bir örgüttür!
Cemaatler, bu toplumun sigortasıdır
Erdoğan, bunu güzel özetledi aslında: FETÖ'yü cemaat olarak görmek, diğer cemaatlere hakarettir, dedi!
Tayyip Bey'in de, diğer siyasilerimizin de ve özellikle de Diyanet İşeri Başkan'ımızın da, bu konuda çok net tavır almaları gerekiyor.
Ve şunu söylemeleri gerekiyor:
Cemaatler, tarikatler, bu toplumun bin yıllık İslâmî ruh köklerinin sigortasıdır. Cemaatleri, tarikatleri çekip çıkardığınızda ortada ne sanat, ne mimarî, ne estetik, ne de ruh kalır!
Şu an büyük bir medeniyet krizi yaşadığımız iki asırlık süreçte, her oluşumda olduğu gibi elbette cemaatlerin de hataları, yanlışlıkları olabilir. Bu ortam, bu yanlışlıkların, hataların gözden geçirilmesi, daha sahih ve sahici özelliklere kavuşabilmesi bakımından güzel bir imkân sunuyor.
Ama şunu aslâ unutmamak gerekiyor: Eğer cemaatler çökerse, Ehl-i Sünnet omurga çöker, toplumun İslâmî ruh kökleri kurur!
POSTMODERN DÜNYAYI CEMAATLER “KURTARACAK”!
Bu çok tehlikeli bir durum. Böyle bir şeye aslâ izin verilemez!
Kaldı ki, egoizmin, kariyerizmin, dünyevîleşmenin, maddiyatın ve sığ popüler kültürün bütün dünyayı kasıp kavurduğu, ruhsuzlaştırdığı postmodern bir ortamda, dünyaya ruh üfleyecek, insanlığın gönlünü fethedecek yegâne kaynaklar cemaatlerdir; özellikle de tasavvufî cemaatler!
Özetle: Türkiye, 16 Temmuz'dan itibaren tam bir medya darbesiyle karşı karşıya! 15 Temmuz'un İkinci Dalgası bu!
Üstelik de, dün 28 Şubat sürecinde doğrudan İslâm hedef tahtasına yatırıldı; o yüzden toplum, bu saldırıyı gördü; zihnen büyük darbe yedi ama açıkça gelen saldırıyı göğüslemeye çalıştı.
Ama şimdi medya üzerinden doğrudan İslâm'a değil cemaatlere yapılan bir saldırı var! İşte cemaatlere yapılan saldırının sonuçta İslâm'a, bu toplumun İslâmî ruh köklerine yapıldığını kimse henüz farkedemedi!
Şunu görelim lütfen: 15 Temmuz sonrasında medyayla yapılan darbe, algı operasyonu, 28 Şubat'tan daha tehlikelidir! Çünkü hepimiz zokayı yutmak üzereyiz!
Benden hatırlatması! Vesslâm...