Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, ABD’li gazeteci Stephen Kinzer'in, "Amerika, yavaş çekim bir askeri darbe yaşıyor. Ülkenin dış işleri ve güvenlik politikasını şekillendirecek nihai güç, üç askerin eline düştü" sözlerini hatırlatarak, Kinzer'in cuntayı yöneten asker sayısında yanıldığını söyledi.
"Dün itibariyle Amerikan siyasetini 3 değil, 5 general yönetiyor artık" ifadesini kullanan Öztürk, "ABD’nin, ortak bir ideolojiye sahip, ortak geçmişi paylaşan, ortak hedefleri olan bir askeri cunta tarafından yönetildiği tezini doğru bir tezdir" diye yazdı.
Kemal Öztürk'ün, "ABD siyasetinde 5 general Bir cunta hikayesi" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
“Amerika, yavaş çekim bir askeri darbe yaşıyor. Ülkenin dış işleri ve güvenlik politikasını şekillendirecek nihai güç, üç askerin eline düştü.”
Bu satırlar, ABD’li ünlü gazeteci Stephen Kinzer’in, 16.09.2017 tarihinde Boston Globe Gazetesi’nde yayınlanan makalesinden alındı.
Kinzer, bu tespitinde yanıldı. Yanıldığı konu, yavaş çekim cunta olması değil, bu cuntayı yöneten asker sayısıydı.
Dün itibariyle Amerikan siyasetini 3 değil, 5 general yönetiyor artık.
ABD devletinin ciddiyetsizliği
ABD tarihinde olağan üstü durumlar çok olmuştur. Bu nedenle bakan değişimleri de hiç beklenmedik anlarda yaşanmıştır. Lakin hiçbir tarihte, önceki gün yaşanan olaylara tanık olmadık. Dünyanın ‘en büyük devleti’, en güçlü iki kurumunun başındaki isimlerinin değiştiğini Twitter’den duyurdu herkese. Hem de ABD Başkanın bizzat kendi hesabından.
Bu durum, sosyal medyanın ne kadar fonksiyonel ve hayati bir öneme sahip olduğunu gösterdiği gibi, dünyanın ‘en güçlü ve en büyük devletinin’ içine düştüğü ciddiyetsizliğin de en çarpıcı örneği oldu.
ABD, Dışişleri Bakanı ve CIA Başkanı’n değiştiği tek tivitle dünyaya duyuruldu.
ABD devleti kurumsal ve algısal olarak tarihinin en kötü dönemini yaşıyor bu kesin. Ancak bu ayrı bir yazı konusu.
Biz, ABD’nin bir cunta tarafından yönetildiği iddiasına geri dönelim.
Dün Dışişleri Bakanı Tillerson’un değişmesiyle, ABD siyasetinde asker kökenli isimler bir alanı daha ele geçirdiler. Yeni Dışişleri Bakanı, eski CIA Direktörü Pompeo oldu. Kendisi askeri okuldan mezundur
Şimdi Pompeo ile birlikte ABD siyasetine yön veren kudretli askerleri tanıyalım.
Savunma Bakanı General Metis
Sertliği, İslam karşıtlığı ve agresifliği dillere desten, emekli Orgeneral James Mattis, 65 yıl aradan sonra sivilleri ekarte edip savunma bakanı olan ilk askerdir.
Ortadoğu (Irak), Asya (Afganistan), Uzak Doğu (K. Kore) bölgelerinde sıcak çatışmaların, gerilimin içinde pişti. Türkiye’nin, 1 Mart tezkeresiyle Akdeniz’de beklettiği ve geri gönderdiği askerlerin komutanlarından biriydi.
2005 yılında askerlerine, “bazı insanları öldürmek zevklidir, sizi desteklerim” demiş, kıyamet kopmuştu. Ancak ordu içinde yükselişini kimse engelleyemedi.
Şimdi dünyanın en büyük ordusunun bağlı olduğu bakan.
Beyaz Saray Genel Sekreteri General Kelley
Ulusal Savaş Koleji’ni bitirip, iyi üniversitelerde eğitim gördü ve tam 50 yıl ABD ordusunda görev yaptı. O da diğerleri gibi Afganistan, Irak ve Ortadoğu’da savaştı. Trump onu, Meksika sınırı konusundaki sert açıklamalarından sonra keşfetti. Yani yabancı düşmanlığından. General John Kelley, önce İç Güvenlik Bakanı oldu. Daha sonra ABD’nin en kritik görevlerinden biri olan Beyaz Saray Genel Sekreteri (chief of staff) oldu. Yani tüm bürokrasinin bir numaralı ismi. Ona sormadan kimse Trump’la görüşmez, bir minik yaprak not bile veremez.
Dışişleri Bakanı, asker pompeo
Herkes onu, CIA Başkanı olmadan önce eski Kansas Temsilciler Meclisi üyesi diye bilir ancak Mike Pompeo gerçek bir askerdir. West Point Askeri Akademisi’ni birincilikle bitirmiştir. Ne enteresandır ki, ordu içinde hangi görevleri yaptığına dair yeterli bilgi yoktur.
Temsilciler Meclisi arşivindeki şu bilgi ise dikkat çekicidir: “Pompeo, Berlin Duvarı yıkılmadan önce, Demir Perde’de devriye görevi yürüttü.” Ne demekse artık?
Mike Pompeo, askeri faaliyetleri bilinmese de hakkında kesin olan bilgiler şunlardır: Koyu bir dindar, şahin görüşlü, İslamofobik, yabancı karşıtı, sertlik yanlısı ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtıdır.
15 Temmuz gecesi, Türkiye’deki darbeye destek verip, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘İslamcı totaliter bir diktatör’ olmakla suçlayan tiviti büyük yankı uyandırmıştı.
Sertlik ve savaş hevesi konusunda Savunma Bakanı Mettis ile yarışıyor.
Güvenlik danışmanı, General MC Master
Herbert Raymond McMaster… Ordu içindeki şahin kanadın en disiplinli ve sert generali. Birinci Körfez Savaşı’nda o kadar çok çalıştı ki, savaştan sonra gümüş yıldız madalyası taktılar. O da Afganistan savaşında dişine kan değen kurt generallerden biri.
Güvenlik danışmanı derken, bizdeki danışmanların statüsüyle karıştırmayın. ABD devletinin en kritik, en güçlü ve en etkili koltuğu orasıdır. CIA, FBI, NSA, Pentagon bu koltuğa bağlıdır.
CENTCOM Komutanı General Votel
ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanlığı demek, ABD ordusunun kalbi demektir. Orgeneral Joseph L. Votel ise, tüm ordunun beynidir. Burası öyle güçlü bir yer ki, kimi zaman Pentagon’u bile takmadan, kendi politikaları uygular ve bunu da dayatır. Son dönemlerde Trump’ı Ortadoğu konusunda hizaya çeken tüm açıklamalar CENTCOM’dan yapıldı. Votel öylesine önemli bir asker ki, bugün bakan olan diğer komutanları bile etkisi altına alıyor.
Onun da ortak özelliği Irak, Afganistan, Ortadoğu’da savaşmak, şiddet yanlısı, yabancı karşıtlığı ve İslamifobik olmak. Sanırım Türkiye’yi sevmediğini söylememe gerek yok. PYD/PKK projesi ona ait.
Tüm bu isimler ve işgal ettikleri makamlara bakılırsa, ABD’nin, ortak bir ideolojiye sahip, ortak geçmişi paylaşan, ortak hedefleri olan bir askeri cunta tarafından yönetildiği tezini doğru bir tezdir. Dünyanın diğer bölgelerindeki cuntalardan farkı ise, bunu demokrasi şemsiyesi altına yapıyor olmasıdır.
Bu cunta önünde ya da sonunda dünyada bir savaş çıkartacaktır. Kiminle ve ne zaman olur şimdilik belli değil.