AKP Genel Başkan Danışmanı ve Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde 'Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı' kurulması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı için “anakronik” diyen Aktay, “CHP’nin iktidara gelmesi halinde geçmişte yaptıklarını yapmaktan geri durmayacağına dair ciddi bir endişeye savunmacı bir cevaptı CHP Genel Başkanı’nın. Ama bu konuşmayı yaparken muhafazakâr kesimin endişelerini gidereyim derken kendi partisinin içindeki niyetlerin bir tepki olarak da olsa faş olmasına yol açtı” diye yazdı.
Kılıçdaroğlu’nun çıkışına partisinden gelen tepkilerin muhafazakâr kesimin bütün endişelerini haklı çıkardığını savunan Aktay, “Bu söylenenlere bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun gerçekten kendi partililerine karşı böyle bir çıkış yapmış olmasını büyük bir cesaret olarak gördüm. Burada CHP’yi herhangi bir ihtimalde ülkeye zarar vermekten men edecek, Türkiye’yi CHP’nin muhtemel zararlı etkilerine karşı koruyacak bir anayasal düzenlemenin şart olduğu anlaşılıyor ve belki de Kılıçdaroğlu bu teminatı vermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun çıkışının hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alevileri yönelik yürütülen çalışmaları açıkladığını yazan Aktay, CHP’nin Alevileri sadece oy deposu gördüğünü ve kimliklerini inkar ederek sekülerleştirici asimilasyon uyguladığını ifade etti.
Alevilerin, doksanlı yıllardan itibaren taleplerini daha fazla dillendirmeye başladığını yazan Aktay özetle yazısına şöyle devam etti:
"Önceki bir cumhurbaşkanının ifade biçimiyle, ‘evvel yok idi, nereden çıktı şu Aleviler, nerden çıktı şu Kürtler, nereden çıktı şu başörtülüler’ denilerek geçiştirilebilecek bir şey değildi. Toplumsal dinamizm her zaman yeni sorunlar veya yeni talepler çıkarır siyasetçinin karşısına. Siyasetin görevi bu yeni talepleri anlamaya ve karşılamaya çalışmak. Karşılanamayacak tarafları ancak başkalarının haklarına bir saldırı içermesi durumunda olabilir. Oysa Alevi’nin talebi Sünni’nin, Kürd’ün talebi Türk’ün hangi hakkına bir saldırı olabilir? İyi bir siyasal beden idaresi bütün bu toplumsal talepleri görüp karşılığını verir.”
Ama Türkiye’de CHP siyaseti vatandaşın dinini, kültürünü, inancını, tarih bilincini, kılığını, kıyafetini belirleme hakkını kendinde gördü hep. Bu hakkına karşı çıkanlara da her türlü dışlama hakkını da sonuna kadar kullandı.
Aleviler de Kürtler de başörtülüler de bu anlayışın mağduru, kurbanı oldular seksen yıl boyunca.
Her üçünü de görüp onlara kendi kimliklerini ifade hakkını teslim eden AK Parti yönetimi oldu."
Yazının tamamını okumak için tıklayın