(...)31 Mart’ta 1 milyon 700 bin civarında seçmenin oy kullanmadığını biliyoruz.
Bu kitlenin büyük bölümünün zaten sandık başına gitmeme alışkanlığına sahip olanlardan oluştuğunu hesaba katmakla birlikte, 31 Mart’ta Haziran 2018 seçimlerine göre dikkate değer bir seçmen grubunun da sandığa gitmediğini biliyoruz.
Bu kitlenin yüzde 70’nin de Ak Parti’ye önceki seçimlerde oy vermiş olanlardan oluştuğu değerlendiriliyor.
Ak Parti’nin bu seçimde daha az gözle görülür ama daha derinlemesine yöntemlerle hareket edeceğini biliyoruz.
Acaba küskünler nasıl ikna edilebilir?
İkna etmenin teoride her zaman iki yolu vardır:
1-Sözle yapılan ikna çalışması,
2-Eylemle yapılan ikna çalışması.
Küskünlerin neye niçin küskün olduklarıyla ilintili olarak buna bakmak gerekir.
Bazı durumlarda bir güler yüz, bir kapı çalma, bir gönül alma yeterli olabilir.
Daha küçük ölçekli seçim bölgelerinden söz ediyor olsaydık, yerel dinamiklerin daha baskın olabileceğini söylerdik ama İstanbul seçimlerinin rüzgarının Türkiye’nin rüzgarından ziyadesiyle etkilendiğini söylemek yanlış olmasa gerek.