Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, AKP'nin seçim kanunlarına ilişkin yaptığı çalışmaları ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Seçim 2023'te" açıklamasını hatırlatarak, "Böyle şeylerin rast gele, zaman ayarı güdülmeksizin gündeme gelmediğini gösteren tonla hikâyeye, yaşanmışlıklara sahip bir ülke Türkiye. Haliyle böyle zamanlarda akla gelmesi gereken en önemli sorulardan biri, yürütülen kampanyanın hedefinin ne olduğu sorusu olmalı. Tespit doğru yerden yapılırsa, cevap da doğru yerden verilir" dedi.
AKP'li ve CHP'li iki üst düzey yetkiliyle konuşan Acet, şöyle devam etti:
"Ak Partili isim, 'Erken seçime gittiğiniz takdirde şu anda vatandaşa ne diyeceksiniz' şeklinde bir ifade kullandı. Bu ifadenin iki yönlü çağrışımları var Birincisi, toplum zaten erken seçim istemiyor. Yapılan araştırmalarda yüzde 70 seçim olmasın diyor. 2014 ile 2019 arasında üst üste yapılan seçimler, vatandaşta da bir yorgunluğa yol açtı. Seçim zamanları işlerin rölantiye alındığı, beklemeye geçildiği zamanlardır. Buna bir de son 14 aydır içinden geçmekte olduğumuz pandemi sürecinin açtığı yaraları ekleyin. İktidarda iseniz ve böyle bir zamanda güven tazeleme ihtiyacı yokken seçime giderseniz, bunun anlamı 'Ben artık memleketi yönetemiyorum, gelsin başkaları yönetsin' olmaz mı?
Konuştuğum CHP’li isim ise, sonbahar ya da kış çıktıktan hemen sonra bir erken seçim olacağı şeklindeki ‘bireysel görüşünü’ benimle paylaştı. Gerekçe olarak, Erdoğan’ın işler daha da kötüye gitmeden güven tazelemek istemesini gösterdi. Son günlerde muhalefet cephesinde cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışmaları yapılıyor. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Meral Akşener, Ali Babacan derken Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimali de denkleme giriverdi. CHP’li isme sordum, partinin yetkili organlarında bu konu henüz hiç konuşulmamış."
Yazının tamamı için tıklayın.