Kriz nedeniyle zorda kalan şirketler, iflas erteleme yolunu seçiyor. Son üç ayda sadece Bakırköy Ticaret Mahkemeleri'ne başvuran firma sayısı 50'yi buldu. Uzmanlar, bazı firmaların da uygulamayı kötüye kullandığına da dikkat çekiyor.
Ekonomik kriz nedeniyle şirketlerin iflas erteleme başvurularında büyük bir artış yaşanıyor. Bazı şirketler gerçekten zor durumda olduğu için bu yola başvuruyor. Ama bazıları da yasal boşluklardan yararlanarak alacaklılardan kaçmak için iflas ertelemeyi bir kalkan olarak kullanıyor.
2001 krizinden sonra zorda olan firmalara rahat nefes aldırmak amacıyla iflas ertelemenin şartları kolaylaştırılınca zordaki şirketler ile fırsatçılar adeta birbirine karıştı. Hukukçular daha önce hâkim takdirinde olan iflas ertelemelerin, 2003'te yapılan yeni bir düzenleme ile "takdiri zorunlu" hale getirildiğine dikkat çekiyor.
İki basit şartı olan ve borçları belli bir süre erteleyerek icra takiplerinin önüne geçen iflas erteleme için sadece Bakırköy Ticaret Mahkemesi'ne 2008 yılının son çeyreğinde 50'ye yakın firma başvuruda bulundu. Türkiye genelindeki başvuru sayısı ise 250'nin üzerine çıktı. "Şartlar o kadar basit ki hak eden de alıyor, hak etmeyen de" diyen hukukçulara göre iflas erteleme son dönemin modası, hatta cennete giden yolun anahtarı...
İflas ertelemenin en büyük mağdurları ise alacaklılar ve bankacılar. Bankacılar, "Eskiden alacak takibine gittiğimizde karşımıza tabela şirketler çıkardı. Şimdi ise iflas erteleme kararları çıkıyor. İhtiyacı olmayanın bile aldırdığı iflas erteleme kararları bankacılığın en büyük sorunlarından biri haline geldi" diyor. Türkiye'nin önde gelen hukukçularından Sümer Altay, bazı kesimlerin iflas ertelemeyi bir rant kapısı haline getirdiğini söylüyor.
İflas eden şirket için üç yöntem var
Türkiye'de iflas noktasına gelmiş şirketlerin başvuracağı üç yöntem var: Konkordato, yeniden yapılanma ve iflas erteleme. Son dönemde Şahinler Holding ve Profilo gibi zora düşen büyük grupların başvuruları ile gündeme gelen iflas erteleme ise kriz döneminin modası. İflas ertelemenin iki basit şartı var. Birincisi şirketin borca batık durumda olması, diğeri de şirketi ayağa kaldıracak bir projesinin bulunması. Bu iki şartı yerine getiren mahkemelerden iflas ertelemeyi kapıyor. Hem hukukçulara hem de bankacılara göre iflas ertelemeler krizin de etkisi ile son bir yıldır patladı.
İflas davaları ticaret mahkemelerinde görülüyor. İstanbul'da 14 tane ticaret mahkemesi var. Bunların dördü Kadıköy'de, üçü ise Bakırköy'de. İş dünyasının kalbi olarak görülen İstanbul Avrupa yakasındaki Bakırköy'de yaklaşık 50 iflas erteleme dosyası bulunuyor. Türkiye'deki toplam dosya sayısının ise 250 civarında olduğu belirtiliyor. Ticaret Mahkemelerinin esas defterlerine bakıldığında elektronikten hazır giyime, kimyadan ipliğe, gıdadan ev tekstiline kadar birçok firmanın iflas erteleme talebinde bulunduğu görülüyor.
Projeler siyasetçi beyanından farksız
Uzmanlara göre iflas ertelemeyi moda haline getiren ise 2001 krizinden sonra yapılan düzenlemeler. Hukukçular daha önce hakim takdirinde olan iflas ertelemelerin, 2003'te yapılan yeni bir düzenleme ile "takdiri zorunlu" hale getirildiğine dikkat çekiyor. Kendisi de iflas erteleme davalarına bakan Avukat Sümer Altay, "İflas ertelemenin koşulları o kadar takdire müsait ki... Hele de şirketlerin sunduğu projeler siyasetçi beyanından farksız. Ekonomistler bile değerlendirme yaparken bunların birer tahmin olduğunu vurguluyorlar. Tahmin yapılamayan bir ortamda proje iyidir ya da kötüdür nasıl denir... Ne malum yapacağı, yaparsa da kurtulacağı.
Hâkimler de bu riski göze alamadığı için 2001 krizinden sonra yapılan düzenlemeye kadar sürekli dosyaları red ediyordu. Eskiden hâkimin takdirine ait olan ve red yiyen iflas erteleme 4949 sayılı kanunla yeni bir kimliğe kavuştu. Hâkimin artık borca batıklığı ve projenin iyi olduğunu saptadığında iflas erteleme kararını vermesi mecburiyeti getirildi. Takdir, zorunlu hale getirildi" diyor.
Furya Yargıtay'ın da kafasını karıştı
Yaşanan furyanın iflas davalarına bakan Yargıtay'ın bile kafasını karıştırdığı belirtiliyor. Yargıtay 19. hukuk dairesinin yaklaşık 1-1.5 yıl önce kendi içinde bir süzgeç mekanizması kurduğunu kaydediliyor. Bu konudaki sıkıntıların hükümete iletildiğini ve daha sıkı kriterler getirilmesi talebinde bulunulduğunu belirten Altay, "Meclis'te olan Türk Ticaret Kanunu'nda bu konuda bazı düzenlemelerin yer almasını bekliyorduk. Prof. Ünal Tekinalp komisyondaki icra iflasçıları bunun gerekli olduğu konusunda ikna etti. Ancak hükümet "Zor duruma düşeni boğamayız" yaklaşımında olduğu için konu sürüncemede kaldı" diye konuşuyor.
Cennetin anahtarı gibi görülüyor
Türkiye'nin önde gelen hukukçularından olan Avukat Sümer Altay, herkesin çok kolay bir şekilde alınan iflas ertelemeye umutla sarıldığını söylüyor. "İflas erteleme cennete giden yolun anahtarı gibi görülüyor" diyen Altay, iflas ertelemenin birçok suiistimal kuruluşlarının ve rantiyecilerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ileri sürüyor. Altay, şöyle devam ediyor: "Bu işin organize grupları çıktı. Başı sıkışan, hakeden de hak etmeyen de başvuruyor. Bir takım avukatlar çıkıyor şunu yaparım, bunu yaparım diyor. Gerçekten zorda olanlar var. Bunun için pozitif, somut kriterler koymak lazım. Öyle herkesin oraya buraya çekeceği bir şekilde olmamalı."
Sorunun çözümünün konkordato ve yeniden yapılanmanın daha işler hale getirilmesinde yattığını belirten Altay, "Üvey evlat muamelesi gören konkordatoda önce 'alacaklılarını ikna et' deniyor. Haciz unsuru aranıyor. İflas erteleme ise kolay iş. Teminata gerek yok. Alacaklıları ikna etmek yok" diyor. Altay, borca batıklıkta da manipülasyonlar yapıldığını söylüyor.
Staj tezleri bile iflas ertelemeler üzerine
Altay, iflas ertelemeyi hukukçuların bile anlamadığı görüşünde. Altay, bu tespitini ise "iflas erteleme davası" tabirinden yola çıkarak yapıyor. Altay, "Herkesin dilinde 'iflas erteleme davası' diye bir tabir var. Halbuki iflas erteleme davası diye bir dava yok" diyerek şu açıklamayı yapıyor: "İflas erteleme, iflas davasının doğrudan doğruya içinde yapılacak ara bir taleptir. Şirket iflas davası açar. 'Ben iflası gereken bir durumdayım' der. Ancak bir taraftan da 'Beni iflas ettirme' diye talepte bulunur."
Aynı zamanda İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'nin de Bölüm Başkanı olan ve Kadir Has Üniversitesi'nde ders veren Altay, üniversitelerde hazırlanan staj tezlerinde de moda konunun iflas erteleme olduğunu söylüyor.
Konkordato'nun beli büküldü
Konkordato'nun Turgut Özal hükümeti döneminde bu kuruma başvuran bazı işadamlarına tepki üzerine yapılan düzenlemeler ile belinin büküldüğünü belirten Altay, "O dönemde değişiklikler ile ilgili yapılan toplantıya beni de çağırdılar. Toplantıda 'Konkordatolar haksızlıklara yol açıyor bazı hükümler getirmek gerekiyor' diyerek benim de fikrimi almak istediklerini söylediler. Yapılacak değişikliklere karşı çıktım. Çünkü değişiklikler konkordato isteyenlerin kilitlenmesine ve sistemin felce uğramasına yol açacaktı. Bu değişikliklerin nedeni de konkordato isteyen o dönemin ünlü bir iş adamına tepkiydi" diyor. Altay, yine de konkordatonun 4 ayda bitmesi, bitmediği takdirde icraların yürümesi gibi sistemi kilitleyen tedbirlerin devreye sokulduğunu belirtiyor.
Altay, "Yapılan düzenlemenin ardından konkordatolar indi indi sıfıra geldi. Yaklaşık 20 yıldır da Türkiye'de münferiden bir iki tane görülebiliyor. Ayrıca şartlardan dolayı bunu başaranların da şansları fiilen yok derecede" diye konuşuyor.
Bankacılar yeni düzenleme istiyor
İflas ertelemeler bankacıların da en önemli sorunlarından biri haline geldi. Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, "İflas ertelemesi son zamanda karşılaştığımız en ciddi sorunlardan biri. Bazı şirketler bunu borçtan kaçma aracı haline getirdi. Kısacası borçtan kaçanların sığınağı oldu" açıklamasını yapıyor. Akyüz, şöyle devam ediyor: "Eskiden alacak takibi yaptığımızda karşımıza tabela şirketleri çıkardı. Firmalar levhalarını değiştirirdi. Şimdi ise iflas erteleme kararları çıkıyor. Eskiden tabela değiştiren hukuk organizasyonları vardı. Şimdi iflas ertelemesi organizasyonları var. İflas erteleme müessesesi getirilirken zorda olana destek olmak ve üretimin devamını sağlamak düşüncesi esastı. Fakat uygulama, borçlardan kaçma yolu haline geldi. Bankacılar olarak yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesini istiyoruz."
Zor da olup da başvuranlar
Türkiye'de son dönemde büyük firmaların da iflas erteleme davalarına tanıklık ediyor. Uzmanlar küresel kriz ve Uzakdoğu baskısı ile gerçekten zor durumda olduğu için başvuran firmalara Şahinler Holding'i ve Profilo'yu örnek gösteriyor.
Uzakdoğulu firmaların acımasız rekabetine daha fazla dayanamayan ve Avrupa pazarında kayba uğrayan Profilo 2007 sonunda bir yıl iflas erteleme istedi. Profilo Telra'nın bankalara 217 milyon YTL, tedarikçilere 62 milyon YTL, işçilerine de 6.8 milyon YTL borcu vardı. Profilo Telra'yı bünyesinde bulunduran Profilo Holding'in CEO'su Göksen Körezlioğlu, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada şirketin aktiflerinin borçları ödeyecek güçte olduğunu belirterek, "Tek ihtiyacımız olan şey, zaman" demişti. Bir diğer örnek olan Şahinler Holding hakkında ise hakkında da geçen günlerde iflas erteleme kararı verildi. 80 milyon YTL'si bankalara olmak üzere 150 milyon YTL civarında borcu bulunan şirket, 22 Ağustos 2008'de Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne iflas erteleme talebinde bulundu. Şirket küresel krizin yarattığı sıkıntı nedeniyle zora düştüğünü mal varlığı olmasına rağmen nakit darboğazında olduğunu açıklamıştı.
Fırsat bilip de başvuranlar
‘Lüks otomobil alıp iflas erteleme istedi’
İflas ertelemeden yararlanıp fırsatçılık yapanlar da var. Edinilen bilgiye göre Türkiye'nin büyük illerinden birinde faaliyet gösteren bir şirketin sahibi 300 bin YTL'lik bir lüks araç almak için bayiye gitti. Şirket sahibi aracını da banka kredisi ile aldı. Firma sahibi otomobilinin ilk taksidi olan 8 bin YTL'yi ödedikten 15 gün sonda iflas erteleme başvurusunda bulundu. Alınan iflas erteleme kararıyla da şirket tüm borçlarından bir süreliğine kurtuldu. Ama bu durum banka şube müdürünü işinden etti. "Böyle birine nasıl kredi verirsin" diyerek banka merkezi şube müdürünü görevden aldı.
(Referans)