Geçtiğimiz günlerde onaylanarak yürürlüğe giren yeni MİT Yasası, tartışmaları beraberinde getirdi. New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), ilgili raporunda yeni düzenlemenin özgürlüklere darbe vurduğunu söyledi. MİT çalışanlarına geniş dokunulmazlıklar getirdiği gerekçesiyle yasayı eleştirdi. Getirilen yasa ile MİT'in , İran Anayasası’na göre, Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar Kurulu ile birlikte yürütme gücüne sahip kurumu olan İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) örneği ile benzerlik gösterdiği görülüyor.
Dün kamuoyuna açıklanan raporda yer alan tespitlere göre, yasa, istihbarat teşkilatını fiilen hukukun üzerinde bir konuma yerleştiriyor. Bu, işkence gibi çok ağır insan hakkı ihlali yapan istihbaratçılar için yasal dokunulmazlık zırhı anlamına geliyor. MİT’e verilen geniş bilgi toplama yetkisi özel hayatın dokunulmazlığını zedeleyecek nitelikler taşıyor.
Yeni yasa ile MİT’e, “ihtiyaç duyulan hallerde” ibaresi ile “Mülkiyet Hakkı”na aykırı bir şekilde davranılmasına imkan verecek yetkiler tanınması, İran’da DMO’nun “İstediği menkul veya gayrimenkul mülke el koyabilme” yetkisiyle benzer nitelikte olacağı öngörülüyor.
Konuya ilişkin, gazeteci Ergun Babahan, Twitter hesabından yayımladığı mesajda, "Yeni Mit Yasası ile DMO'nun uygulamalarıyla aynı olduğunu söyleyen uzmanlar var. Devrim Muhafızları istediği mülkü basıp sahibini alıp sorgulama yetkisine sahip. Her türlü ticari faaliyet sürdüren şirketlerin bütün ticari sırlarını istediğinde öğrenebiliyor. Özel mülkiyete mahkeme kararı olmaksızın el koyabiliyor" ifadelerine yer verdi.
Yeni kanunun, devletin hesap verebilirliği ilkesini, basın özgürlüğünü ve özel yaşamın dokunulmazlığı hakkını zedeleyecek nitelikte olduğu belirtilen İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda, kanunda yer alan birçok önemli düzenlemenin Türkiye’nin insan hakları alanındaki hem uluslararası hem de iç hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiği, dolayısıyla bu düzenlemelerin hiç gecikmeksizin değiştirilmesi gerektiği vurgulandı.
Yeni MİT Kanunu'nda öne çıkan başlıklar şöyle:
- MİT mensupları dokunulmaz, yargılanamaz kılınıyor. MİT tarafından yapılan iş ve işlemler yargı denetimi dışına çıkarılıyor. MİT mensupları Milletvekilliği dokunulmazlığının üstünde bir dokunulmazlık yetkisine kavuşturuluyor.
- Yeni MİT kanunun 7. maddesi ile 2937 sayılı kanunun 26. Maddesine eklenen “Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şirket aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT ile temasa geçerler. Konunun MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunun anlaşılması veya belgelendirilmesi üzerine adli yönden başkaca bir işlem yapılamaz ve herhangi bir koruma tedbiri uygulanmaz” maddesi ile MİT’e yargı muafiyeti getirilerek Anayasa’ya aykırı hareket edileceği belirtiliyor.
- MİT’e Emniyet ve Jandarmanın yetki alanına girse bile yerli, yabancı her türlü kurum, kuruluş, tüm örgüt veya oluşumlar ile kişilerle doğrudan ilişki kurabilme yetkisi ve TSK veya Emniyet de dahil tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımında bulunan her türlü malzeme, ekipman, teçhizat ve cihaza el koyabilme ve MİT'e devir alma yetkisi veriliyor.
- Milli Güvenli Kurulunun (MGK) istihbarat konusunda Milli Güvenlik Siyasetini belirleme Görev ve Yetkisi MİT’e devredilmektedir.
- Yeni MİT Kanunu ile MİT’e mahkeme kararı olmaksızın dinleme yapabilme yetkisi verilmektedir. Kanunu’nda geçen “Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabilir” hükmü ve “Önleyici istihbarat elde etmek ve analiz yapabilmek amacıyla yukarıdaki hükümlere ve diğer kanunlardaki düzenlemelere bağlı kalmaksızın; MİT Müsteşarı veya yardımcısının onayıyla yurt dışında veya yabancılar tarafından gerçekleştirilen iletişim ile ankesörlü telefonlarla gerçekleştirilen iletişim ve MİTmensuplarının, MİT'te görev almış olanların veya görev almak üzere başvuranların iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir” hükmü sınırsız ve mahkeme kararı olmaksızın dinleme ve izleme yetkisi vermektedir.
- MİT’e, “ihtiyaç duyulan hallerde” ibaresi ile “Mülkiyet Hakkı”na aykırı bir şekilde davranılmasına imkan verecek yetkiler tanınmıştır. Bu yetki İran’da DMO’nun “İstediği menkul veya gayrimenkul mülke el koyabilme” yetkisiyle benzeşecek.
- MİT personelinin tanıklık dahil yargıda konuşma gibi, basına açıklama yapma gibi tüm imkanı elinde alınmıştır. BİR MİT mensubu mevcut müsteşar istemediği sürece yargı dahil hiçbir yere bilgi veremez.
- MİT Müsteşarı sadece Yargıtay'da yargılanabilecek ve bunun için de Cumhurbaşkanı'nın izni gerekecek. Ayrıca "Yetkili ve görevli mahkeme, 26 ncı maddeye göre Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Ankara ağır ceza mahkemesidir" hükmü getirilmiştir.
- MİT ile alakalı haber yapanlara ciddi cezalar getiriliyor. Kamuyu ilgilendiren belge ve bilgilerin haberlerştirilmesi MİT tarafından ağır yaptırımlarla engellenebilecek.
Buna göre;
- MİT'in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan, bunları yok eden kişiye 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilecek. MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte belgeleri kullananlar, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Bu bilgi ve belgelerin medyada yayımlanması halinde yayınlayanlara 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası uygulanacak. MİT'in görev ve yetkilerin kullanılmasını engelleyenlere 3 yıldan 5 yıla kadar, ihmal ve suistimal suretiyle önleyenlerle, yükümlülükleri yerine getirmeyenlere 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülmektedir.
- MİT istediği Kurum ve kuruluştan (Türk Silahlı Kuvvetleri dahil) istediği bilgiyi alabilmesine imkan sağlanmıştır. Kanunda MİT’in bilgi ve belge alma yetkisine hiçbir istisna sayılmadığı için Askeri Yetkililerden de her türlü bilgi ve belgeyi isteyeceği anlaşılmaktadır. Kanunda bilgi ve belgeleri vermeyenler hakkında ciddi cezalar öngörülmektedir.
İran Devrim Muhafızları (DMO)
İran’da kısaca Pasdaran olarak bilinen Devrim Muhafızları, İran Anayasası’na göre, cumhurbaşkanlığı ve bakanlar kurulu ile birlikte yürütme gücüne sahip bir kurumdur. Ordu ile birlikte bu gücü paylaşan Devrim Muhafızları hava, deniz kuvvetleriyle adeta ikinci bir ordu konumundadır. Yani İran silahlı kuvvetlerinin Devrim Muhafızları ve düzenli ordudan oluştuğu söylenebilir. İki ayrı kol olarak Genelkurmay’a bağlıdırlar. Ordunun ve Devrim Muhafızları’nın komutanları dini lider Ali Hamaney tarafından atanır ve sadece ona karşı sorumludurlar.
İran-Irak Savaşı sonrasında iyice güçlerini ve kontrollerini arttıran ve kara, hava, deniz kuvvetlerine sahip olan Devrim Muhafızları, 1979 devrimiyle birlikte ülkeyi, rejimi ve devrim kurumlarını korumak; devrim ideolojisini yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuştur. Devrim Muhafızları başta İçişleri ve istihbarat örgütü Savama olmak üzere çeşitli yapılar üzerinde etkili olmaktadır. Besiçler yani gönüllü birlikler de Devrim Muhafızları’na bağlıdır. Devrim Muhafızları ayrıca, İran iç politikasında önemli siyasi ve askerî roller üstlenir ve bunları yerine getirirken aynı zamanda İran dışında da çeşitli faaliyetlerde bulunur.
Devrim Muhafızları gücünü İran devlet yapısındaki zaaflardan almaktadır. İran devlet bürokrasisi, demokratik kurumlar ve teolojik kurumların birlikteliğinden oluşur, her iki yapı da anayasaldır. Ancak egemenliklerinin kaynağı farklı olduğu için çatışırlar ve zaaf meydana gelir bu durum Devrim Muhafızları gibi kaynağını dini liderden alan kurumların fiilen gücüne güç katar. İçişleri bakanlığı polis teşkilatıyla asayişi sağlamaya çalışırken, Devrim Muhafızları’na bağlı Besicler de asayişe müdahale etmektedir. Devrim Muhafızları’nın seçilmiş olan değil de dini lidere yani atanmış olana bağlı olması kurumların kamusal alandaki üstünlüğüne yol açmıştır.
Devrim Muhafızları sadece askeri olarak değil İran siyasetini ve ekonomisini de ciddi biçimde yöneten ve yönlendiren bir yapı konumunda bulunmaktadır. İran bürokrasisi ve ekonomisi büyük ölçüde Devrim Muhafızları’nın etkisindedir. Özellikle Bünyan denen vakıflar ve başka kuruluşlar aracılığıyla çeşitli ekonomik sektörlerde önemli bir ağırlığa sahiptir. Kimyadan inşaata, haberleşmeden boru hatlarına, askerî sanayiden havaalanı işletmeciliğine kadar pek çok önemli sektörde faaliyet gösteren DMO, binlerce personel istihdam etmektedir. Ekonomik gücü muazzam askerî gücüyle paralel halde gelişen Devrim Muhafızlarının 125 bin kadar üyesi olduğu bilinmektedir. Tüm devlet kurumları altında İslami kuralları gözetmek üzere kurulan komisyonların ve kamu iktisadi teşebbüslerinin başında Devrim Muhafızları yer almaktadır. İran'da ekonomik veya politik rant elde edebilmek muhafızlara yakın olmaktan geçmektedir. DMO’nun çeşitli işlerden yıllık gelirinin 12 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.