Gündem

Yeni Akit yazarı: Türkiye’de gıda sorunu ulusal devlet sorunudur

12 Nisan 2022 09:38

Yeni Akit yazarı Sabri Balaman bugünkü “Türkiye’de gıda sorunu ulusal devlet sorunudur” başlıklı yazısında “Bir ülkenin gıda güvencesi/güvencesizliği durumu değerlendirilirken o ülkedeki gelir dağılımı ve gelir dağılımındaki dengesizlikleri de değerlendirmek kaçınılmaz olmaktadır” görüşünü dile getirdi.

Gıda güvencesiyle yoksulluk düzeyi arasında ilişki bulunduğunu yazan Balaman “Yoksulluk düzeyi arttıkça gıda güvencesizliği de artmaktadır. Üretilen gıda miktarı ile nüfus arasında kurulan ilişkiye dayalı yapılan gıda güvencesi analizleri ortalama bir değer sunması bakımından önemlidir. Ancak söz konusu değer mutlak bir gıda güvencesi değildir.” diye yazdı.

Gıda güvencesi ve gıda güvenliğinin tüm ülkelerde son dönemde öncelikli konular içinde yer aldığını ifade eden Balaman “Gıda güvencesi kavramına özellikle sağlıklı ve güvenilir gıdanın tüketiciye ulaştırılması ifadelerinin de eklenmesiyle, gıda güvenliği gıda güvencesinin bir koşulu olmaktadır. Sağlıklı bireylerin yaşadığı ulus devletler açısından öncelikli konuların başında gelmektedir” dedi.

Balaman yazısına şöyle devam etti: "Türkiye’de, gıda güvenliği ve güvencesine yönelik geliştirilen mevzuatların uygulanması önemlidir. Özellikle sorun tespit edilen alanlarda gerekli önlemler alınmadığı takdirde, nüfus artışı, küresel iklim değişikliği gibi faktörlerin de etkisiyle orta ve uzun vadede yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdalara erişim konusunda önemli sorunlarla karşılaşılabileceği ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan gıda güvencesi ve güvenliğine yönelik uluslararası indeksler için sağlanan veri tabanlarının da güvenilir olması geleceğe yönelik stratejiler açısından önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye’de gıda güvenliği açısından mevzuatta ve gündemde bazı gelişmeler yaşanırken, uygulamada sorunlar olduğu, gıda güvenliğini de içeren gıda güvencesinde ise genel olarak olumlu gelişmeler sağlanabilmesinin makro düzeyde sosyal ve ekonomi politikaları ile uyumlu olmak üzere sonuç odaklı belirlenecek, tarım politikası amaç ve araçlarıyla sağlanabilecektir.

Kamu yönetim sisteminin kişisel çıkarlarda değil, millet yararına alacağı kararlarda müşterek hareket etmelidir. Örnek vermek gerekirse tarım alanlarının imara açılması kısmı üzerinde tasarruf, yerel yöneticilerin meclislerde alacağı kararları ciddi bir denetim mekanizmanın sisteminden mutlaka geçmesidir, aksi takdirde bazı talancı ve çıkarcı insanların önüne geçilemeyeceği aşikârdır. “

Yazının tamamını okumak için tıklayın