Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, "İster misiniz, bundan sonra kurbansız, bayramlaşmasız Kurban Bayramları, teravihsiz, hatta oruçsuz Ramazanlar kutlayalım! Bayram namazlarını da kaldırın gitsin. Fetvasını bulursunuz, endişe etmeyin. Hatta niye oruç tutuyoruz ki, açlık ve susuzluk mikroba karşı direnci azaltabilir. Hem zaten bu mikrop kanda yoğunluğa sebeb oluyor yeteri kadar su almayınca ölümcül sonuçları olabilir. O zaman hayati bir sebeb söz konusu olduğu için Diyanet’e bile sormaya gerek yok, Bill’in kurulu karar versin olsun bitsin" dedi.
Dilipak, "Kimi virüs diyor, kimi bakteri diyor, izole edilmemiş bir mikroba ilaç ve aşı yapıyor birileri, biz de yutuyoruz. Tanı kiti, PCR testi yanlış. Sürekli mutasyona uğrayan bir mikropla nasıl mücadele edilir bilmiyoruz. Maske, Mesafe, Musluk, HES ve sonuç ortada. Tedbir, teşhis ve tedavi konusunda farklı fikir, teklifler bir türlü Ankaradakilerin kulağına gitmiyor. Bu görüş sahipleri de doktor, akademik kariyer sahibi insanlar. “Yerli ve Milli” çözüm telifleri, FDA ve DSÖ onayı olmadan Ankara’da itibar görmüyor. Sağlık Bakanlığı bu tür ilaçlara, Gıda Tarım Bakanlığı, Bill’in sentetik etine, diğer birçok ürününe onay veriyor, ama bin yıllık gelenekte varolan gıda takviyesi konusunda işi yokuşa sürüyor" görüşünü savundu.
Dilipak, "AB’nin ilaç düzenleyicisi 'Avrupa Birliği İlaç Ajansı (EMA)', Covid’e karşı geliştirilen Oxford / AstraZeneca aşısının kan pıhtılaşması dışında, kaçış sendromu olarak da bilinen 'sistemik kılcal sızıntı sendromu'na da neden olabileceğini duyurdu. Kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyorsunuz. Bunu daha ne zaman anlayacaksınız!" görüşünü dile getirdi.
Dilipak, şu ifadeleri kullandı:
"Johnson&Johnson ve Oxford/AstraZeneca’nın aşıları birbirine çok benziyor ve ikisi de fayda ve yan etkileri sebebi ile tartışılıyor. Bu aşılar aslında Koronavirüs'e karşı antikor oluşturmak için bilinen grip ve yaygın soğuk algınlığının neden olan olan nezle bir adenovirüs içeriyor. Sahi bu Covid nezle-grip türü bir şeyse neden bu kadar abartılıyor?
Aşılama sonrası olay ülke genelinde patladı, bakan bunu söyledikten hemen sonra aşılama sonrası elde edilen başarıları saya saya bitiremiyor. Yoğun bakımlardaki doluluk oranı daha önceki yıllara göre daha düşük, ama “CoVID Patladı” yaygarası her yerde. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz. Bütün bu rakamları, Devlet İstatistik Enstitüsü, bölgesel, çeşitliliklere göre, yaş, cinsiyet durumuna göre, geçen yıllar ve dünya örnekleri ile kıyaslayarak açıklamasa olmaz mı? Bu açıklamalar kafaları daha fazla karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. "