Gündem

Yen Asya'dan dini cemaatlerin fişlenmesine tepki

Kazım Güleçyüz: 2009'da alınan "dini grupları fişleme" talimatının yok hükmünde olduğuna ancak iktidara tam bir teslimiyetle biat etmiş safdiller inanır

21 Ağustos 2014 17:30

2009’da 81 vilayete gönderilen “Dini grupları fişleyin” talimatını değerlendiren Nur cemaatinin Yeni Asya grubunun önde gelen isimlerinden Kazım Güleçyüz, 2004’te MGK’da “Gülen’i bitirme planı”nın da hükümet kanadınca “yok hükmünde” sözleriyle savunulduğunu, ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 30 Mart ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kampanyalarını “paralel yapıyla mücadele” üzerine inşa ettiğini belirterek, “Onun için, bu çarpıcı örnek orta yerde duruyorken, Emniyet’in gündemdeki fişleme yazısı için hükümetten sâdır olan “Yok hükmünde ve hiç uygulanmadı” savunmasına kim inanır ki?” diye sordu.

Yeni Asya Genel Yayın Yönetmeni Güleçyüz’ün gazetenin bugünkü (21 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, “MGK-2004’e de ‘Yok hükmünde’ demişlerdi” başlıklı yazısı şöyle:

 

“MGK-2004’e de ‘Yok hükmünde’ demişlerdi”

 

Emniyet İstihbarat Dairesinin 2009 Kasım’ında 81 vilâyete gönderdiği “Dinî grupları fişleyin” talimatı için hükümet, yazının varlığını doğrulamış, ama “Yok hükmünde” deyip uygulanmadığını iddia etmiş.

Bu savunma bize, tam on sene önceki MGK toplantısında gündeme gelip, kurulun hükümet cenahını temsil eden isimlerce de imzalanan “Türkiye’deki Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen” başlıklı eylem planı geçen yılın Kasım ayı sonunda gündeme geldiğinde iktidar sözcüleri tarafından yapılan tevilleri hatırlattı.

Bunları, o zaman şöyle aktarmıştık (6.12.13):

“Gülen’i bitirme planı’nda Erdoğan’ın ve kurul üyesi bakanların da imzalarının bulunması, AKP cenahında ‘O günkü şartlar ve konjonktür çok farklıydı, 28 Şubat baskıları devam ediyordu, askerî vesayet güçlüydü, hatta darbe hazırlıkları yapılıyordu’ gibi argümanlar öne sürülerek, ‘O imzalar böyle bir ortamda atıldı, akıllı bir strateji izlendi’ gibi ifadelerle savunuluyor.

“İmza sahiplerinden, dönemin Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ‘Hükümet o günkü şartlara göre basiret ve itidalle davranmıştır, daha başka sıkıntılara yol açacak gelişmeleri önlemiştir” yorumunu yapıyor (Milliyet, 30.11.13).

“Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı da öyle diyor:

‘Daha büyük zarar gelmemesi için bazı işlemleri şeklen yapabilirsiniz.’ (Star, 5.12.13)

“Planı Adalet Bakanı sıfatıyla imzalayan Cemil Çiçek, ‘O zaman partimiz adeta denetimli serbestlik altındaydı. MGK’da hükümet sanık, diğerleri jüri gibiydi’ diyor (Sabah, 5.12.13).”

Dahası, yine hükümet ve AKP sözcüleri, o zaman on bir yılı dolduran iktidarlarının, Gülen hareketi başta olmak üzere cemaatlerin en rahat oldukları ve hizmetlerini katlayarak sürdürdükleri dönem olduğunu özenle vurgulamışlardı.

Hattâ Bülent Arınç, “Eğer biz varsak cemaatler var, yoksak onlar da yok” anlamına gelen sözler söyleyecek kadar işi ileri götürebilmişti.

Peki, sonra ne oldu ve gelinen noktada durum ne? Plan gündeme geldiğinde bakanları ve parti sözcüleri bunları söylerken hiç konuşmayan Başbakan, kısa bir süre sonra, söz konusu planı herkesten fazla hararetle sahiplenip, bir numaralı tehdit ilan ettiği “paralel yapı” iddiası üzerinden Pensilvanya’ya hücum etmeye başladı. 30 Mart yerel ve 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçimi kampanyalarını bile bunun üzerine bina etti. Ve bunu yaparken, MGK’yı referans gösterip, “Bu mücadele artık devlet politikası” dedi.

Onun için, bu çarpıcı örnek orta yerde duruyorken, Emniyet’in gündemdeki fişleme yazısı için hükümetten sâdır olan “Yok hükmünde ve hiç uygulanmadı” savunmasına kim inanır ki?

Aklını iktidarın cebine koyarak ona tam bir teslimiyetle biat etmiş olan safdillerden başka!

Tweet-1: 5 aydır risale basımının engellenmesini problem olarak görmeyenler, Özdabak’ın karikatürü üzerinden yine Yeni Asya’ya saldırıyor. Yakışır!

Tweet-2: Özdabak ve Yeni Asya'ya karşı sergilenen “dayanışma,” Risale-i Nur'a getirilen bandrol engeli ve devlet tekeline karşı niye gösterilmiyor?

Tweet-3: İftirasını yüzüne çarptığımız Akgündüz, şimdi de Yeni Asya'ya hakaret etmiş. İktidara yaslanıp eserlere kumpas kurandan, başka ne beklenir!