İstanbul surlarının dibinde yer alan tarihi Yedikule Bostanları’nın yıkımı tekrar gündemde. Yedikule Bostancılar Derneği, ekinlerin toplanması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Mart ayına kadar süre verildiğini söyledi. Yedi Kule Bostancılar Derneği, “Bize işgalci diyorlar. Buralara bunca yıl kim sahip çıktı diye sormuyorlar, emeğimizi görmüyorlar. Oysa biz yüzyıllardır surun parçası olan bir geleneği bugün hala yaşatanlarız” açıklamasında bulundu.
Yedikule Bostanları’nın yıkılacağı yönündeki bilgilerden sonra İBB yetkilileriyle görüştüklerini ve yetkililerin yıkımı doğruladığını belirten Yedikule Bostancılar Derneği konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Silivrikapı’da yapılan basın açıklamasında bostanlarla ilgili şu ifadeler kullanıldı: “Yedikule’den Mevlanakapı’ya kadar uzanan sur dibinde yıllardır çalışan, üreten, ekip biçen 100’e yakın aile bu bostanlardan geçimimizi sağlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bilgi almaya gittiğimizde bize Yedikule’yle Mevlanakapı arasında bostancıların kullandığı sera ve barakaların yıkılacağı, en geç Mart ayına kadar tüm yapıların yıkımının tamamlanacağı, o tarihe kadar tarlamızdaki hasadımızı alıp gitmemiz gerektiği söylendi. Bize işgalci diyorlar. Buralara bunca yıl kim sahip çıktı diye sormuyorlar, emeğimizi görmüyorlar. Oysa biz yüzyıllardır surun parçası olan bir geleneği bugün hala yaşatanlarız. Bu bostanlarda meyve ve sebze yetiştirilmesinin tarihi çok eskiye gidiyor. Tarihçiler, 1723’ten kalma Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak Silivrikapısı’ndan denize kadar olan alanda hendekler içerisinde yüzyıllar boyunca sebze bostanları, sulama kuyuları, dolapları, havuzları olduğunu anlatıyor. Kalenin burçları tarih boyunca savaş olmayan zamanlarda zirai faaliyetler için kullanılmış. Bize “görüntüyü bozuyorsunuz” diyorlar. Halbuki bostanlar da surlarla birlikte bir dünya mirası. Biz burada yıllardır kiradan yüksek ecrimisil ödüyoruz. Yıllık 3 bin liradan 30 bin liraya çıkan ecrimisiller hakkında Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne dava açtık ve kazandık. İdare Mahkemesi bizi haklı buldu ve rakamları aşağı çekti. Hala Milli Emlak’a ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ödememizi yapıyoruz. Kısacası burayı hem ekip biçiyoruz, hem de oldukça yüksek bedellerle karşılığını ödüyoruz.”
“Yıkım gerekçesi güvenlik”
Bostanlarla ilgili İBB yetkililerine çözüm önerilerinde bulunduklarını ve tarihi bostanlarda tarım yapmaya devam edeceklerini söyleyen Yedikule Bostancılar Derneği sözcüsü Cihan Kaplan konuyla ilgili, “Yıkıma gerekçe olarak surların ‘güvensiz” olduğunda dair bir tez ileri sürülüyor. Bu tanıdık bahane yıkılmak ve dönüştürülmek istenen birçok mahalle için kullanılıyor. Ancak tarlalarda biraz zaman geçirenler bilir ki bostancının her gün ekip biçtiği, geçimini sağladığı, sürekli gözünün üzerinde olduğu tarlası bir parktan ya da sokaktan daha “güvenli”dir. Biz burada gıda üretiyoruz, domates, nane, marul, lahana yetiştiriyoruz. İstanbul’un neresinde böyle bir imkan var, neresinde yediğinizin nasıl üretildiğini görüyorsunuz, neresinde çocuklarımız toprakta ekili meyve sebze görüyor? Eğer barakalarımız yıkılırsa bostanda kullandığımız gübreyi, çapa makinalarımızı, takımlarımızı bırakabileceğimiz bir yer olmaz, bu bostanlarda tarıma devam edemeyeceğimiz anlamına gelir. Özellikle de karakışın ortasında soğuk havada sığındığımız, çay içmek için kullandığımız ufak barakalarımızın yıkılması en hafifinden vicdansızlıktır. Bostancılar olarak talebimiz belediyenin bizi muhatap alması. Sera ve barakalarımızla ilgili bir sorun varsa birlikte çözüm bulalım. Surları da bostanları da korumak ve yaşatmak için arkeologlar, restoratörler, ziraat mühendisleriyle beraber çalışalım. Belediyeye, koruma kurullarına, tarihine sahip çıkmak isteyen herkese sesleniyoruz, bize destek olun! Ekmeğimizin peşindeyiz. Yeşil bizi birleştirdi, direneceğiz!”