Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) yeni başkanı Engin Aksoy, yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarılan Kurumlar Vergisi için, "Ülkemizin rekabet gücünü sarstığını ve dünyadaki kurumlar vergisi oranları düşürme trendinin aksine bir uygulama olduğu düşünüyoruz. Acil ihtiyaç üzerine getirilen bu vergilerin 2024 yılında kaldırılacağına ve daha rekabetçi bir kurumlar vergisi uygulamasına geçilmesi ve buna ilişkin bir bilgilendirme yapılması, öngörülebilirliğe ve rekabetçiliğe katkı sağlayacaktır” diye konuştu.
31 ülkeden 274 üyesi ile Türkiye’de doğrudan uluslararası yatırımların yüzde seksen beşini temsil eden YASED’in yeni başkanı Başkanı Aksoy, YASED’in gelecek dönem yol haritasını açıklamak için gazetecilerle bir araya geldi.
"İlk 10 ülke içerisinde olmalı"
Aksoy, toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olmalıdır" dedi.
Yabancı yatırımların azlığına dikkati çeken Aksoy, "Geçtiğimiz sene ve bu sene 13,3 milyar dolar düzeyinde bir yatırım çektik. Kompozisyona baktığımızda gayrimenkul satışlarının toplam UDY girişlerinin yüzde 50’sini oluşturduğunu görüyoruz. Bu rakam ve kompozisyon, ülkemizin iddiasını ve potansiyelini yansıtmamaktadır. Küresel rekabetçiliğimizi daha fazla arttırabilmek için öngörülebilirliği artırmamız, makroekonomik istikrarı sağlamamız ve yapısal reformları hayata geçirmemiz kritik önem taşıyor” değerlendirmesini yaptı.
“Para politikasındaki sadeleşme ve öngörülebilirliğin diğer alanlarla da desteklenmesi önemli”
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) 3 Temmuz'da açıkladığı kademeli sadeleştirme ve makro ihtiyati önlemlerine ilişkin ise Aksoy, şunları söyledi:
“Ekonomi politikası para, maliye, gelirler ve sektörel politikalar olarak bir bütündür. Bunların hepsinin bir uyum içinde birbirlerini destekler nitelikte yürütülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla biz ekonomi politikasının sadece para politikasına indirgenmemesi ve bunun üzerinden tartışılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye üretimi artıracak uygun finansman koşullarını sağlamak için para politikasından bazı değişikler yapmayı tercih etti. Ancak bu değişim tercihi beraberinde çok fazla düzenlemede değişiklik ihtiyacı doğurdu.
Bu düzenleme değişiklikleri çok sık ve çok kompleks değişiklikler oldu ve para politikasının öngörülebilirliğini azalttı. Bu değişiklikler finansal piyasalarda ciddi verimsizliklere sebep olabiliyor ve firmaları finansmana erişim olanakları açısından zorluyor. Bununla birlikte para politikasında sadeleşmenin sağlanması, daha öngörülebilir şekilde piyasayı ve beklentileri yönetmeye çalışmasını olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ancak, para politikasındaki sadeleşme ve öngörülebilirliğin diğer alanlarla da desteklenmesi önemli. Türkiye’nin daha yüksek katma değer üreten ve daha rekabetçi bir ekonomik yapıya kavuşması için uzun vadeli öngörülebilir bir yaklaşıma ihtiyacı var.”
"2024'te kaldırılması rekabetçiliğe katkı sağlayacaktır"
Aksoy, şöyle devam etti:
“Son dönemde gerçekleştirilen vergisel artışların geçmekte olduğumuz zor dönemde ihtiyaç duyulan bütçe için hasıl olmuş olduğunu anlıyoruz. Bu tarz geniş ve önemli düzenlemelerin yatırım ortamının öngörülebilirliğini ve şeffaflığını temin açısından daha uzun vadeler içerisinde ilgili STK ve özel sektör ile istişare edilerek ve gerekli etki analizleri yapılarak gerçekleştirilmesinde fayda görüyoruz. Öngörülebilir düzenleyici bir çerçevenin temini ülkemize yönelik risk algısının olumlu yönde değişiminde büyük rol oynayacaktır.
Kurumlar Vergisi oranının da yüzde 20’den yüzde 25’e yükseltilmesinin küresel rekabet ortamı dikkate alındığında, ülkemizin rekabet gücünü sarstığını ve dünyadaki kurumlar vergisi oranları düşürme trendinin aksine bir uygulama olduğu düşünüyoruz. Acil ihtiyaç üzerine getirilen bu vergilerin 2024 yılında kaldırılacağına ve daha rekabetçi bir kurumlar vergisi uygulamasına geçilmesi ve buna ilişkin bir bilgilendirme yapılması, öngörülebilirliğe ve rekabetçiliğe katkı sağlayacaktır.”