Gündem

Yaşatacağız! Platformu: "Kan kokuyor, kan kokuyor, manşetleriniz kan kokuyor!"

Arşiv

10 Mart 2025 20:16

Güncelleme: 10 Mart 2025 21:33

Yaşatacağız! Platformu, TRT Tepebaşı Binası önünde yaptığı basın açıklamasında, Anayasa Mahkemesi'ne Hayvan hakları yasasını yürürlükten kaldırılması için çağrıda bulundu. Platform, medyanın sokak hayvanlarına yönelik haberlerinin kışkırtıcı olduğunu belirtirken, medya tarafından, 2 yaşındaki Rana'nın ölümüne ilişkin olarak henüz otopsi raporu çıkmadan sokak hayvanlarının hedef gösterildiği ifade edildi.

Konya'da hayatını kaybeden 2 yaşındaki Rana'nın adli muayene sonucu çıktı: Vücudunda köpek ısırıkları var, ölüm nedeni raporun çıkmasıyla belli olacak

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Konya'da Suriye uyruklu 2 yaşındaki Rana El Selci'nin sokak köpeklerinin saldırısı sonucu hayatını kaybettiğinin öne sürülmesinin ardından açıklamalarda bulunmuştu.. Yerlikaya, bazı belediyelerin sokakta yaşayan köpekler konusunda görevini layıkıyla yapmadıklarını savunarak komisyon kurulacağını ve her ay bakımevleri sayısının kontrol edileceğini söylemişti.

Yerlikaya'dan sokak köpekleri açıklaması: Sokak hayvanları toplanmıyor, görevini yapmayanlar var; toplamazlarsa yasayı uygularız

Basın açıklaması:

"Bugün bir kez daha sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkı için toplandık. 6 aydan uzun süredir önündeki katliam yasasını incelemeyen Anayasa Mahkemesi, yasanın yürürlüğünü de durdurmadığı için hayvanlar her gün işkenceyle toplanmaya ve katledilmeye devam ediyor.

"AYM izleme, yasayı iptal et"

Birkaç gün önce, İçişleri Bakanlığının valiliklere gönderdiği yazıyla, hayvanların katliam yasasına bile aykırı şekilde DERHÂL toplatılması talimatı verildi. Ardından İstanbul valiliği sokakta yaşayan hayvanların toplanıp tecrit edileceği yerleri göstermeleri için belediyelere 17 Mart’a kadar süre veren bir genelge yayımladı. Oysaki katliam yasası bile toplamaların derhâl yapılması gibi bir süre öngörmüyor, aksine, belediyelere ve tarım il müdürlüklerine 2028’e kadar barınak inşa etmek için süre vererek örtülü biçimde toplama + tecrit için 2028 yazını işaret ediyor. Yani belediyelerin, içişleri bakanlığı talimatı doğrultusunda hayvan toplama yarışına girmesine gerek yok, belediyelerin böyle bir kanuni zorunluluğu yok!

Belediyelerin hayvan toplama ve katletme yarışına girdiği bu kâbus gibi ortamda, Konya Karatay’da şüpheli şekilde hayatını kaybeden 2 yaşındaki çocuğun vefatı da, henüz otopsi raporu dahi çıkmamışken hayvanlar hedef gösterilerek nefrete malzeme ediliyor. Hayatını kaybeden çocuğun istismarı anlamına gelen görüntüleri paylaşmaktan geri durmayan basın kuruluşları, çocuğun istismara uğradığına ve kafasına künt bir cisimle vurulduğuna dair şüpheler bulunmasını gündem etmek yerine, hiçbir delil olmadığı hâlde köpekleri fail addediyor.

"Medya etik ol, tetikçi olma"

Tabanını konsolide etmek için sokakta yaşayan köpekleri yeni nefret odağı olarak seçen ve uzun süredir planlı şekilde sosyal medya trolleriyle, basın-yayın kuruluşlarıyla, tetikçi yazarlarıyla bu yönde çalışan iktidar ise bu acı olayı fırsat bilip köpekleri yeniden hedef alıyor. En küçüğünden en büyüğüne iktidarın söylemi, bu elim olayın sorumlusu olarak köpekleri gösteriyor; istismar şüphesinden hiç ama hiç söz etmiyor. Oysa ki henüz ortada bir otopsi raporu yok! Tıpkı aylar önce Fatih’te köpeklerin üzerine atılmaya çalışılan cinayetteki gibi bugün de bir çocuğun ölümünden durduk yere köpekler sorumlu tutulmaya çalışılıyor. Hayvanlara, çocuklara, kadınlara, göçmenlere ve diğer tüm ezilenlere yönelik suçlama ve hedef gösterme içeren tüm haberlere şüpheyle yaklaşmalıyız! Bugün gündemimizde olan Konya Karatay’daki olayda çocuğun hayatını hangi sebeple kaybettiği ancak otopsi raporu sonrasında belli olabilir. Olayın basına aktarılış biçimi hem hayvan haklarına hem de çocuk haklarına açıkça aykırıdır.

Konya Karatay’da olan bitenler, hayvanlara ve aynı zamanda insanlara yönelik şiddet ve şiddet tehdidi bakımından da çok ama çok endişe vericidir. Konya Karatay’daki olaylar, Katliam Yasası’nın yalnızca hayvanlar için değil, tüm toplum için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu bir kez daha göstermiştir. Karatay’da yaşananların ardından pek çok hayvanın zehirlendiği, vurulduğu ve hayvan hakkı savunucularının silahla tehdit edildiğine dair bilgi ve görüntüler paylaşılmaktadır. Eline silah alıp kendi adaletini sağlama iddiasında olan gruplar tehlikelidir ve suç işlemektedir. Yetkililer, kontrolden çıkan bu şiddet dalgasının daha fazla yayılmasını önlemek için derhâl harekete geçmeli, hem hayvanların hem de insanların güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri acilen almalıdır. Olaylara ilişkin soruşturmalar şeffaf bir şekilde yürütülmeli, kamuoyunu köpeklere ve onlara bakan insanlara karşı kışkırtarak şiddeti körükleyen asılsız haberlerin yayılması engellenmelidir.

Küçük bir barakada yaşayan, hayvanları doyuran 82 yaşındaki Necla Teyze’yi hatırlayalım: Mahallesinde, gözü gibi baktığı, üzerine kayıtlı köpeğin belediye tarafından götürülmesine karşı çıktığı için hedef gösterildi. Çok geçmeden, barakasında çıkan şüpheli yangında hayvanlarla birlikte hayatını kaybetti. Yine yakın tarihte, Urfa’da köpek havlaması nedeniyle ateşli silahla öldürülen yaşlı çifti ve bu saldırıdan yaralı kurtulan oğullarını ve gelinlerini- hatırlayalım. Bu acı örneklerde görüldüğü üzere, köpeklere yönelik nefret söylemleri yalnızca hayvanları değil, insanları da hedef gösteriyor! Ve unutulmamalıdır ki Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca hayvanları öldürmek, Türk Ceza Kanunu uyarınca da insanları tehdit etmek suçtur!

Tıpkı daha önce Kayseri’de göçmenlere yönelik pogrom girişiminde olduğu gibi bugün Konya Karatay’da bir pogrom tehdidi olduğu yetkililerce göz önünde bulundurulmalı ve önlem alınmalıdır. Alınacak önlemlerin başında, iktidarın ve medyanın şiddeti ve nefreti körükleyecek söylemlerden vazgeçmesi gelmelidir!

İktidar yanlısı medya kuruluşlarına da muhalif medya kuruluşlarına da bir kez daha haykıralım; medya etik ol tetikçi olma!

"Kan kokuyor, kan kokuyor, manşetleriniz kan kokuyor!"

Geçtiğimiz yaz, sözde “güvenli sokaklar” için katliam yasasını çıkarmışlardı hatırlarsanız. Çocukların korumak için köpekleri katledeceklerini, barınak denen toplama kamplarında müebbet hapse mahkum edeceklerini anlatmışlardı uzun uzun. O zaman söylediklerimizi bugün harfiyen tekrarlıyoruz: Sokakları güvenli hâle getirecek olan kana susamış katliamcılar değil, yaşamdan yana olan bizleriz! Sokakları çocuklar için de köpekler için de kediler için de kadınlar için de LGBTİ+’lar için de engelliler için de göçmenler için de güvenli hâle biz yaşam hakkı savunucuları getireceğiz!

"Faşizme karşı omuz omuza"

Çok kayıp verdik fakat katliam yasası karşıtı mücadeleyi bırakma, kaybetme lüksümüz yok. Mücadelemize ilk günkü kararlılıkla, daha da azimli ve öfkeli şekilde devam ediyoruz. Etmek zorundayız. Bu dezenformasyonla ve tetikçilerle dolu atmosferde hayvan dostlarımızın yanında olmamız bugün artık daha da elzem.

"Direne direne kazanacağız"

Bu direnişimizde yalnız olmadığımızı biliyoruz fakat 6 aydan yani yarım yıldan uzun süredir katliam yasası karşısında neredeyse her iki haftada bir eylem ve basın açıklaması örgütleyerek, Anayasa Mahkemesine yasayı iptal et imza kampanyası yaparak, dayanışma konserleri ve kermesleri düzenleyerek, Ankara’ya AYM önüne otobüs kaldırmak için organizasyon yaparak; üstelik bütün bunları tüm bu işkence, katliam ve tecrit haberlerinin ortasında, korkunç bir ruh hâli içerisindeyken yapmaya çalışarak hepimiz çok yorulduk. Yaşam hakkı savunucusu olan herkesi, tüm siyasi partileri, sendikaları, emek örgütlerini, feminist örgütleri, çocuk hakkı örgütlerini, LGBTİ+ örgütlerini, göçmen dayanışma platformlarını sokakta yaşayan hayvanlar için verdiğimiz mücadelede bizlerle dayanışmaya, direnişimize omuz vermeye çağırıyoruz."