Gündem

Yaşamını eğitime, aydınlanmaya ve bilime adadı; Türkan Saylan, 13. ölüm yıl dönümünde anıldı

"Bana düşen tüm görevleri yerine getirdim; ölüme hazırım"

18 Mayıs 2022 09:43

Türkiye'nin en önemli dermotologlarından biri olan ve lepra (cüzzam) üzerine yaptığı çalışmalarla dünya genelinde tanınan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin  kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan, 13. ölüm yıl dönümünde anıldı.

ÇYDD, Türkan Saylan'ın kendi sözlerinden oluşan bir videoyu, "Ölümsüzlüğünün 13. yılında Türkân Saylan’ı saygı, sevgi ve büyük bir özlemle anıyoruz." notuyla paylaştı. 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Onursal Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, ölümünün 13. yılında Zincirlikuyu’ndaki mezarı başında anıldı. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, “Her zor iş, sizinle yola çıkınca, sizi düşününce, sizi yanımızda hissedince inanın daha kolay gerçekleşiyor. Gözünüz arkada kalmasın. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği hep amacı, ilkeleri doğrultusunda şubeleriyle, gençleriyle yola devam edecek” dedi.

Yüksel konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Özellikle lepra konusunda kız çocuklarının eğitime kavuşturulması konusunda örnek aldığı, ödüller verdiği çok değerli bir kadınımızı, bir insanımızı, Atatürk evladını anmak için onun kabri başındayız. Türkan Saylan hocamızı tanıyanlar, onunla birlikte çalışanlar, ondan çok şey öğrenenler, gerçekten hem şanslı hem gururlu. O kendisini, Mustafa Kemal Atatürk’ün kızı olarak tanımlardı. Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim ve ilkelerini kendisine görev almıştı. Yaşamı boyunca Atatürk devrimini, Atatürk’ün bize bıraktığı ilkeleri korumak, sonsuza kadar yaşatmak için çalışırdı hepimizin bildiği gibi. Onu tanımayan, nesiller şimdiki gençler ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin çok kıymetli şubelerinde Türkan Saylan ismi her gün geçtiği için onun izinde yüründüğü için, onun kitaplarını, onun anlattıklarını dinleyerek zaten öğreniyorlar. Sadece üzülüyorlar. ‘Keşke biz de Türkan Saylan’la birebir yaşayabilseydik’ diye. Evet sevgili gençler, haklısınız ama bizler de büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü yan yana göremedik, okuduk, öğrendik. Onu çok sevdik, çok değer verdik. Gurur duyduk. Onun varlığına her zaman şükrettik.

Türkan hocamız, bugün yine sizi sevenler, medya ekiplerimiz yanınızdalar. Siz eminim ki, ‘Ah sevgili çocuklar, sevgili kız kardeşlerim, erkek kardeşlerim, yine işi gücü bıraktınız, buraya geldiniz’ diyorsunuz. Bunu hepimiz hissediyoruz, ama lütfen biz daha verimli çalışabilmek için sizden o enerjimizi, o gücümüzü kazanabilmek için bunu yapmamıza izin verin. Çünkü her zor iş, sizinle yola çıkınca, sizi düşününce, sizi yanımızda hissedince inanın daha kolay gerçekleşiyor. Dün Denizli ilimizde Merkezefendi ilçesinde yine sizin kızınız sayılacak bir genç kadın belediye başkanının, sevgili Şeniz Doğan’ın ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Denizli Şube’mizin çabalarıyla Türkan Saylan Parkı açılışına gitmiştik. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, çocuğuyla herkes Türkan Saylan’ı anıyor, seviyor, biliyor, konuşuyor. Bu nasıl bir duygu Türkan hocam? Ne mutlu size. Fiziksel olarak aramızdan ayrılalı 13 yıl oldu. Sanki hiç aramızdan ayrılmamışçasına her gün neredeyse bir caddeye adınız veriliyor, bir parka isminiz koyuyor, adınıza kültür merkezi açılıyor. O kültür merkezinden çocuklar, gençler, kadınlar çağdaş Türkiye’yi, çağdaş geleceği, aydınlık yarınları, evrensel değerleri öğreniyor.

"Türkan hocam, gözünüz arkada kalmasın"

Türkan hocam, gözünüz arkada kalmasın. Çünkü Türkiye’nin dört bir yanındaki 120 şubemiz, şube başkanlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz, diğer üyelerimiz, gençlerimiz, destekçilerimiz canla başla çalışıp Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin tüzüğü doğrultusunda geleceğe ÇYDD’ye ihtiyaç olmayacağı günlere kavuşmak için emek veriyor. Hiç ama hiç üzülmeyin. Şubemizin olmadığı beş ayrı yerde de temsilcilerimiz yine harıl harıl çalışıyorlar. Size çok ama çok minnettarız ve de borçluyuz. Siz derdiniz ki ‘Eğitimli her bireyin Atatürk Cumhuriyeti’ne borcu var’. Bizlerin de var tabii ki ama bizim de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kuran siz değerli büyüklerimiz, Prof. Dr. Aysel Ekşi, Prof. Dr. Türkan Saylan, Prof. Dr. Aysel Çelikel başta olmak üzere 16 aydın insana karşı bizim de sözümüz var. Gözünüz arkada kalmasın.

 Çağdaş Yaşamı Desteklemeye Derneği hep amacı, ilkeleri doğrultusunda şubeleriyle, gençleriyle yola devam edecek. İçinde yaşadığımız 21’inci yüzyılın olmazsa olmaz değerleri, dayanıklılık, sürdürülebilirlik bizim de yolda arkadaşlarımız oldu. Hep beraber yola devam ediyoruz. Sizler, bizi düşünmeyin. Huzurla uyuyun. Sevgili sınıf arkadaşınız, ‘Işıklar içinde uyuyun’ deyince bize biraz kızmıştı. Işıkta Türkan’ın gözleri yorulur, uyuyamaz demiştik. Siz nasıl rahat ederseniz öyle uyuyun. Bizleri düşünmeyin. Sizi çok ama çok seviyoruz. Sizin yetiştirdiğiniz kız çocukları, bugünün meslek sahibi kadınları, yakışıklı çocuklarınız onlar da meslek sahibi. Hem derneğimize hem de Türkiye’ye sahip çıkıyorlar. Siz bizim canımızsınız. Yüreğimizin her akışında var olan tüm kıymetlimizsiniz. İyi ki sizi tanıdık, iyi ki sizinle çalıştık. Mekânınız cennet olsun, sizi çok çok seviyoruz.”

Ergenekon davası sürecinde Saylan’ın avukatlığını da yapmış olan ÇYDD Onur Kurulu Üyesi Hüseyin Karataş da anmada yaptığı konuşmada duygularını şöyle dile getirdi:

“O kadar içten bir birlikteliğimiz vardı ki sevgili hocam, karşılaştığımızda ülke geleceğiyle ilgili projelerini, benim düşüncelerimi, karşılıklı oturup muazzam bir şekilde tartışmış, ondan sonra biz ülke geleceğiyle ilgili laiklik ve demokratiklik konusunda, demokrasi konusunda mutabakatımızla resmen olmasa bile bir abla- kardeş ilişkisi yaşadık. O zor günlerimizi yaşatan o iğrenç zihniyete karşı elimizden geldiğince direndik. Evine baskın yapıldığı gün, benim cep telefonuma bıraktığı mesajı hiç unutmuyorum. Mesajda diyor ki, ‘Hüseyin’ciğim sana çok ihtiyacımız var, neredesin?’ Ben telefonumu geç açıyorum çünkü ben o süratle eve gittiğimde bizim gördüğümüz, bugüne kadar hukuksuzluklar zincirinin ilk halkalarından bir tanesiydi. Türkan hocamın evinde fotokopi kararıyla arama yapmaya çalışan, odalara izinsiz girmeye çalışan bütün o insanların hepsini engelleyip o sahte delillerin evine yerleştirilmesini önlemiştik. O acılar içerisinde yine de oradaki bir polis memurunun, bir çocuğa burs istemesi üzerine ‘Hemen gereğini yaparız elbette’ sözünü de sarf etmişti. Vefatını öğrendiğimde dedik ki, yani yaşama ışık katan, çığlık katan Türkan Saylan, layık olduğu biçimde bir cenaze töreni yaşasın dedik ve o cenaze törenini ben kendisinin vasiyeti üzerine ilgili hocamızı arayıp davet ettim. Belediyeyle iş birliğiyle muazzam bir cenaze töreniyle buraya getirdik ve defnettik. Sadece bedenini defnettik. Ruhu hâlâ yaşıyor, bizimle ve ülke geleceğiyle ilgili ışık olmaya devam ediyor.”

"Sayısız insanların kalbi burada"

Saylan’ın cenaze namazını kıldırmış olan eski Beyoğlu Müftüsü İhsan Özkes, Saylan ile ilgili anılarını anlattı. Cenaze namazını kıldırmaması için kendisine baskılar yapıldığını söyleyen Özkes, “Bugün burada, hayatını çaresiz hastaların hastalığına şifa bulmak için ve çaresiz, kimsesiz özellikle gençlerin geleceğinin önünü açmak için hayatını feda etmiş olan Türkan Saylan Hanımefendi’nin kabri başında vefat yıl dönümü münasebetiyle toplanmış bulunuyoruz. Bugün, gerçekten sayısız insanların kalbi burada, sadece biz değil, biz onları sadece temsil ediyoruz” dedi.

ÇYDD gençlerinden Rahime Ünlü de şunları söyledi:

“O, Türkiye’nin kazandığı öyle aydın bir kadın ki gitmeden önce yakıp bizlere verdiği çağdaş gençliğin eline tutturduğu meşaleyi hâlâ taşıyoruz. Gururla ve o ateş öyle bir ateş ki sönmüyor. Yıllardır daha da büyüyor, karanlığımızı aydınlatıyor. Onun bizlere öğrettiği ilkelerle, yapmak istediği birçok şeyi yaptı ama onun hedefi hep daha çok fazlasını yapmaktı ama gözü arkada kalmasın. Arkasında çağdaş gençlik var. Türkiye’nin umudu bizler varız. Onun istediği, onun yapmak istediği yolda bizler yürüyoruz, onun ilkeleriyle, ilkelerine sarılarak. Çok duyguluyuz ama aslında ben mutluyum da çünkü kattığı değerler çok büyük şeyler.” (ANKA)

 


1983'te Van'da bir göçer obasında çalışmalarını sürdürürken

 

 

 

Türkan Saylan kimdir?

1935'te İstanbul'da doğan Türkan Saylan,  1944-1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946–1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesi'nde okudu. 1963’te İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi. 1964-1968 yılları arasında SSKNişantaşı Hastanesi’nden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını aldı.

1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başladı. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere'de ileri eğitim gördü, 1974'de Fransa’da ve 1976’da İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yaptı, 1972’de doçent, 1977’de profesör oldu. 1982–1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, 1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürüttü. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev aldı ve 1996’ya kadar müdür yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü yaptı. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalıştı ve 13 Aralık 2002'de emekli oldu.

Türkan Saylan'ın lepra çalışmaları sırasında çekilen fotoğraf

Cüzzamla Savaş Derneği'ni kurdu

1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başladı, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurdu. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verildi. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer aldı. 1981-2002 yılları arasında 21 yıl gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yaptı.

"Bana düşen tüm görevleri yerine getirdim; ölüme hazırım"

Kanserle mücadele eden Saylan, 18 Mayıs 2009 tarihinde saat 04.45'te yaşamını yitirdi. "Ergenekon Operasyonu" dahilinde 13 Nisan 2009'da, oturduğu ev ve başkanlık ettiği ÇYDD'nin çeşitli merkezlerinde aramalar yapıldı,  İstanbul'da 90 kişi gözaltına alınırken, ülke çapında 90'dan fazla şubesi olan ÇYDD Genel Merkezi ile Türkan Saylan'ın evine baskın düzenlendi. Burs verilen öğrenciler ile üyelerin listesi dahil bazı belgelere el konuldu.

İsnat edilen suç, "Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmak"tı. Ergenekon baskınlarıyla evinde 7 saate yakın arama yapıldığında, nükseden kanseri karaciğerini de vuran Saylan'ın tedavisi sürüyordu.

Son mesajı da "Bana düşen tüm görevleri yerine getirdim; ölüme hazırım" oldu.

Vefat ettiğinde gönüllü kuruluş olarak ÇYDD’nin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı’nı sürdürmekteydi.

Etkinlikleri

1989 yılında, "Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak" amacı ile oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularındandır ve uzun bir süre Genel Başkanlığını yürütmüştür. Bunun yanı sıra, 14 Nisan 2007 Ankara-Tandoğan ve 29 Nisan 2007 İstanbul-Çağlayan Cumhuriyet Mitinglerinin organizasyonunda ve icrasında bulundu.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin dışında farklı sivil toplum kuruluşlarında da çeşitli görevlerde bulunmuş, örneğin 1990’da oluşan “Öğretim Üyeleri Derneği”ni kurmuş ve ilk dönem II. Başkanlığını yapmıştır. Ayrıca 1995’te, mezun olduğu lise için oluşturulan Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı (KANKEV)nın ve yine 1995’te kurulan 'Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı' (TÜRKÇAĞ)’nın kurucusu ve başkanıydı.

TIKLAYIN | Türkan Saylan'ın ölüm yıldönümü: Korkusuz bir eğitim ve halk sağlığı savaşçısı

TIKLAYIN | Doğan Akın yazdı: Zaman gazetesi, ÇYDD'nin burs verdiği 'fahişeleri' ve 'teröristleri' hatırlıyor mu?