11 Haziran 2013 21:54
Yargıtay 10. Ceza Dairesi, ünlü şarkıcı Deniz Seki’ye “uyuşturucu ticareti yapmaktan” verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasını oyçokluğu ile bozdu. Daire, Seki’nin “suçunun uyuşturucu ticareti yapmak” değil “uyuşturucu ticaretine yardım etmek fiilini” oluşturduğuna karar verdi ve cezasında indirim yapılmamasını bozma nedeni saydı. Seki’nin cezası yarı oranında ineceği bildirildi. Seki daha önce 9 ay hapis yatıp tahliye olmuştu.
Seki’nin avukatı Burak Başkale Hürriyet’e, “Bu karar ışığında müvekkilimiz İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanacak. Yeniden cezaevine girmeyecek” dedi. Bu karar ışığında Seki İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanacak. Mahkeme, ilk kararında direnirse dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gelecek.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi Seki ve 17 sanık hakkındaki davada temyiz kararını tamamladı. Seki’nin kararını bozan Yargıtay kararında aynen şöyle denildi:
“Sanık Deniz Seki hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi: Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen durum dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine."
Ancak; sanığın, telefon konuşmalarında ve mesajlarında adları geçen arkadaşlarının satıcı kişilerden uyuşturucu madde almalarına aracı olduğu ileri sürülmüş ise de, alım satımına aracılık ettiği iddia olunan bu maddelerin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği; sabit olan fiilinin, diğer sanıklar Sinan Yüksel ve Erdal Saka arasında irtibat sağlayarak, Sinan’da ele geçirilen kokainin Sinan tarafından Erdal’dan satın alınmasına yardım etmekten ibaret olduğu dikkate alınarak, TCK’nın 39. maddesi uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafileri ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bozulmasına Üye Hakkı Torlak ve Üye Mehmet Özkan’ın karşı oyları ve oyçokluğuyla,”
Daire üyeleri Hakkı Torlak ve Mehmet Özkan bozma kararına karşı oy kullanıp Seki’nin mahkumiyet kararının onanmasını istediler. Karşı oy yazısında Torlak ve Özkan, Seki’nin satın aldığı uyuşturucu miktarı ve alım ücreti olarak ödediği paralar dikkate alındığında, uyuşturucu miktarının bir kişinin bireysel ihtiyacının çok üzerinde olduğu savunuldu. Deniz Seki’nin satıcılarla yoğun şekilde iletişim halinde olduğu belirtilen karşı oyda, “Satılan kokain bedelinin sanık dışında başka bir kişiden alınacağı veya üçüncü bir kişinin borcu olduğuna ilişkin hiçbir yerde konuşma, görüşme veya beyan yoktur. O halde sanık, uyuşturucu maddeleri satın alan, dağıtan, parayı tahsil eden ve satıcılara ödemeyi yapan konumundadır” denildi.
Karşı oydaki ilginç değerlendirmeler şöyle:
“Mahkemece, sanık Deniz Seki’nin, kokain maddesini başkalarına vermek, temin etmek suretiyle uyuşturucu madde ticareti yaptığından bahisle TCK’nın 188/3-4, 62. maddeleri uyarınca 6 sene 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz. Şöyle ki:
Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde özetle; sanık Deniz Seki’in yaklaşık 5 aylık sürede yaptığı anlaşılan 296 adet görüşmelerin tamamına yakınında, sanık Deniz’in uyuşturucu madde satıcısı olan diğer sanıklar Sinan ve Erdal isimli kişilerden neredeyse her gün kokain temin ettiği, bu maddeleri zaman zaman şöförü sanık Mecit aracılığıyla aldırdığı, sanık Deniz’in arkadaşları için de aracılık yaptığı, uyuşturucu madde ihtiyacı olan kişilerin doğrudan sanık Deniz’i arayıp uyuşturucu madde talep ettiklerinin tespit olunduğu hususuna işaret edilmektedir. Ayrıca, sanık Deniz’in, önceleri kendi kişisel ihtiyacı için kokain temin edip kullandığı, daha sonra ilerleyen süreçte satıcı Sinan ile samimiyetini artırdığı, gerek Sinan’ın bu işten para kazanmasını temin etmek gerekse uyuşturucu alımında maddi sorun yaşamamak amacıyla; çevresindeki arkadaş ve dostlarının kendisinden uyuşturucu talebinde bulunmaları üzerine satıcı Sinan’dan uyuşturucu madde isteyip arkadaşlarından bir kısmını Sinan’la irtibatlandırdığı, dost ve arkadaşları için değişik tarihlerde çok sayıda kokain maddesi temin edip arkadaşlarına gönderdiğine dair tespitin dayanakları da hükmün gerekçe kısmında ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Dosyadaki veriler karşısında, sanık Deniz ile ilgili somut olarak karşımıza çıkan olgular şunlardır:
1- Sanığın, satın aldığı uyuşturucu miktarı ve alım ücreti olarak ödediği paralar dikkate alındığında uyuşturucu miktarı bir kişinin bireysel ihtiyacının çok üzerindedir. Satıcılarla, bazen 25.11.2008 tarihinde olduğu gibi aynı günün değişik zaman dilimlerinde 04.58 ile 17.28 arasında 6 kez görüşme yaptığı ve hemen hemen her gün çok sıkı bir şekilde iletişimde bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, sanık yakalandığı sırada bulunduğu yerde kokain bulaşıklı 2 adet metal kutu, 0,32 gram esrar ve esrar bulaşıklı 3 adet kâğıt parçasının ele geçirilmesi, yani uyuşturucu çeşitliliği başka kişiler için uyuşturucu madde temin ettiğini göstermektedir ki, tapelerden de bu sonuca ulaşılmaktadır. Sanığın, 27.01.2009 tarihinde saat 02.01’de satıcıdan sipariş ettiği uyuşturucu geldikten sonra, saat 02.15’de Meltem isimli kişiyi arayıp “Bekliyorum, sana bir sürprizim var, hediye aldım.” şeklindeki konuşmasından, başkası için uyuşturucu sipariş edip getirttiği anlaşılmaktadır. Değişik tarihlerde hemen hemen her gün süreklilik arz eden bu durum, bireysel kullanım sınırlarının ötesinde olup, temin etme ve ticari faaliyet halini almıştır.
Teknik takip altında bulundurulan sanık Deniz’in sık sık iletişim halinde olduğu satıcı Sinan’ın dosya sanıklarından sanık Hakan ile 25.01.2009 tarihinde yaptığı görüşme şu şekildedir; (Hakan: Şu an birtek sensin ha, Sinan: İstanbul’da bir tek benim, rakibim yok.) Bu görüşmeden, satıcı Sinan’ın büyük çapta uyuşturucu taciri olduğu anlaşılmakta olup, sanık Deniz’in de hukuki durumunu ayrıca teyit etmektedir.
2- İletişim tespitinin başlangıcı 22.09.2008 ile sanığın yakalandığı 13.02.2009 tarihlerini içeren zaman diliminde, sanık ile satıcı konumundaki kişiler arasında gerçekleşen kokain ve para trafiği sanık üzerinden işlemektedir. Satılan kokain bedelinin sanık dışında başka bir kişiden alınacağı veya üçüncü bir kişinin borcu olduğuna ilişkin hiç bir yerde konuşma, görüşme veya beyan yoktur. O halde, sanık “uyuşturucu maddeleri satın alan, dağıtan, parayı tahsil eden ve satıcılara ödemeyi yapan” konumundadır.
3- Sanığın şöförlüğünü yapan Mecit Çam, kokaini satıcı kişilerden sanık adına alıp getiren veya satıcıların sanığın evine getirdikleri kokaini kapıda karşılayıp sanığa veren kişidir ve bu kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı, sayın çoğunluğun da katılımıyla oybirliğiyle onanmıştır. Sanık Deniz hakkındaki bozma kararında ise, satıcı kişilerden alınan maddelerin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu madde kabul edilemeyeceği belirtilmektedir. Mecit Çam’ın sanığa verdiği kokain ele geçirilemediği için; sanık Deniz bakımından uyuşturucu madde kabul edilmezken, Mecit Çam bakımından uyuşturucu madde kabul edilmesinin bir çelişki olduğu görüşündeyiz.
4- Sanık ile satıcı Sinan arasında geçen 08.01.2009 tarihli görüşmenin tape kaydı şu şekildedir; “Deniz: Hüsnü seni arıyor yana yakıla, sonra da bana diyor ki çok çirkin neyse, stüdyoda sana ihtiyaçları var galiba. Sinan: Çirkin olan neydi. Deniz: Beni düşürdüğün duruma bak, şu an kriz geçiriyorum falan tarzı, anladın mı beni, ben alıştırdım.com, o yüzden sinirim bozuldu. Eğer müsaitsen geri ara, istersen git ver onlara bir şey. Çünkü canımı sıktılar benim” Bu görüşmeden, kokain kullanma alışkanlığı olan kişinin bunu kullanmaması nedeniyle krize girdiği ve sanık Deniz’in başkalarına uyuşturucu madde temin ettiğinden ve alışkanlık kazandırdığından dolayı içinde bulunduğu konumdan hoşnut olmadığı anlaşılmaktadır. Devam edegelen uyuşturucu madde trafiği sürecinde, satın alınan kokain uyuşturucu etkisi yapmıştır ki kokain bağımlısı kullanıcılar memnun kaldıklarından dolayı satıcı Sinan’dan kokain almaya devam etmişlerdir.
Uyuşturucu maddenin kötü olduğu yani satın alınan kokainin bozuk çıktığına dair beyan, sadece bir defa, satıcı Diyar’dan alınan uyuşturucu ile ilgili 26.11.2008 tarihli tapede geçmektedir. Diğer bütün alış verişlerdeki kokainin bozuk çıktığına dair bir serzenişte bulunulmamıştır. Uyuşturucu madde satan satıcılar ile bunların taşıyıcılığını yapan diğer sanıklarda ele geçirilen maddelerin kokain olduğu belirlenmiştir. Buna göre, yakalanan satıcı ve taşıtıcı sanıklarda ele geçirilen kokainler, sanık Deniz’in arkadaşlarının geçmişte kullandığı kokainlerin devamıdır. Dolayısıyla, ele geçirilemeyen maddelerin de uyuşturucu veya uyarıcı madde olduğu kabul edilmelidir.
5- 08.01.2009 tarihinde Hüsnü Şenlendirici’nin sanık Deniz’e gönderdiği mesaj, ‘’Bana bir şey gönderebilirsen, Volkan’ı gönderecem sana. Kapana kısılmış fareyim şu an.’’ şeklindedir. Ayrıca, sanık Deniz’in, Murat kod adlı satıcı Sinan’a 07.01.2009 tarihinde çektiği mesajların içeriği sanık Deniz’in işlevini göstermektedir; ‘’Murocum, git paranı kazan, benim burda yokum ve sıkkın canım. Çok beni yiyorlar, abla sen bir ara diye. Aradım işte, açmayacağını da biliyorum. Ama git paranı kazan’’ ve ‘’Şu seni arayan numaraya dönüp bi şey götürür müsün, yediler beni. ‘’Bu mesajların içeriğinden de, sanık Deniz’in eyleminin TCK’nın 39. maddesinin ötesinde, sanık Sinan ile birlikte hareket ettiği anlaşılmaktadır.
İzah edilen nedenlerden dolayı; sanık Deniz’in, TCK’nın 37/1, 188/3-4. maddeleri kapsamında başkalarına uyuşturucu madde temin ettiği ve ticaretini yaptığı anlaşıldığından, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet kararının onanması gerektiği kanaatiyle, çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.”
© Tüm hakları saklıdır.