Sylvia Mac hayatının büyük bölümünü, çocukken geçirdiği bir kazanın mirası olan ve vücudunu kaplayan yara izlerini gizlemeye çalışarak geçirdi. Ancak artık 48 yaşında ve neden saklanmayı bıraktığını açıklıyor:
Vücudumda yüzümden başka normal olan bir bölge yok.
Yanık izlerim boynumdan kalçamın bitimine kadar devam ediyor, ön tarafta ise göbeğimi ve sol bacağımı kaplıyor. Kollarımda ve bacaklarımdan deri aldıkları yerde ise iğne büyüklüğünde delikler var.
Üç yaşımdayken büyük bir kaza geçirdim. Vücudumun büyük kısmı üçüncü ve dördüncü derecede yanmıştı.
Annem banyomuz için tencerelerde su kaynatıyordu. Suyu kovalara döküp, kaynar su dolu kovaları banyoda yere koymuştu.
Ben ve kardeşlerim oynuyorduk. Banyoya koşup kapıyı kapadım. Halbuki banyoya girmememiz söylenmişti.
Kız kardeşim kapıyı itti, ve kaynar su kovasının içine sırtüstü düştüm. Bütün sırtım feci şekilde yanmıştı.
Evde kıyamet koptu, çığlıklar yükseliyordu... Şoka girdim ve nöbet geçiriyordum. Daha sonra ambulans geldi.
Ailemi bir araya getirmişler ve geceyi çıkaramayacağımı söylemişler.
Beni vaftiz ettiler ve benim için son duaları ettiler.
İlk hatırladığım hastane yatağında kollarımın aşağısından kalçalarıma kadar bandajlara sarılı bir halde yattığımdı. Her zaman acı içinde olduğumu hatırlıyorum.
Hastaneyi ne zaman ziyaret etsem, tamamen soyunmam, sırtımı ve vücudumun geri kalanını inceleyebilmeleri için, bütün hemşirelik öğrencileri bana bakarken yatağın üzerinde durmam gerekirdi. Bununla ilgili kabuslar görürdüm.
Şimdiye kadar muhtemelen yüzlerce ameliyat geçirdim.
Büyürken pekçok kişi anneme "Ah, çok güzel, çok tatlı" derdi.
Ama aklımdan "Neden 'Güzelsin' diyorlar. Değilim. Kıyafetlerimin altındaki bedenim yanmış halde" diye geçirirdim.
Her zaman çok çirkin hissettim, bu durum beni fiziksel olduğu kadar zihnen de etkiledi.
Çocuklar beni 'cadı' ve 'yılanderili' gibi farklı isimlerle çağırırdı. Gerçekten kötüydüler. Hiçbir zaman erkek arkadaşımın olmayacağı, evlenemeyeceğim, çocuk sahibi olamayacağım söylenmişti. Sırtımı göstermek her zaman kötü bir şey olacaktı.
Yüzmeyi sevdim - sudayken farklı bir dünyadaydım, harikaydı - ama insanların vücudumu göreceği fikriyle dehşete kapılıyordum. Sudan çıkmak için herkesin çıkmasını ve üstlerini değiştirmeye gitmelerini beklerdim.
Ortaokulda özellikle bir hocamız vardı. Dersin sonunda duş almamıza karar vermişti. Hepimiz havluya sarılı sıraya girmiştik.
Ona gittiğimde "Lütfen, lütfen, duş alamam, duş almam mümkün değil" diye yalvarıyordum ve havlumu çekip duşa doğru itti. Herkesin gözlerini bana dikmesi korkunçtu, herkes bana gülüyormuş gibi hissediyordum."
Neticede babam yüzme kulübüne yazılmamı istedi. Bu konuyu aşmamı ve insanlarla tanışmamı sağlayacağı umuduyla mı yaptı bilmiyorum ama oldukça zarar vericiydi.
Birinci gelirsem herkesin bana bakacağı düşüncesiyle hiçbir yarışı kazanmadım.
Fotoğrafımın çekilmesinden her zaman kaçındım, okul fotoğraflarında bile, bu yüzden gençliğimden fotoğraf bulmak zor. Ve bazen insanlar fotoğrafımı çekmeseler bile çektikleri gibi paranoyakça bir fikre kapılırdım.
Hayatta pekçok şeyle baş edemedim, sınavlara giremedim, iş görüşmelerine gidemedim çünkü kendime güvenim yoktu ve kendime saygım çok azdı ve neden bu kadar mutsuz ve depresif olduğumu anlayamadım.
Gençlik yıllarımda 'Bu otobüsün önüne atlayacağım ve yaşamımı bitireceğim' diye düşündüğüm zamanlar oldu.
Geriye dönüp annemin hatası olduğunu söyleyemem. Ancak bunun acısını ondan çıkardığım zamanlar oldu.
Etrafımdaki herkese saldırdığım bir noktaya geldim. Bu duygularımla tek başa çıkabilme yöntemimdi. İnsanları arayıp, örneğin kız kardeşlerimi, onlara çok kötü, gerçekten iğrenç ve korkunç davranırdım.
İlişkiler çok zordu. Arkadaşlarımla dans etmeye gittiğimde, erkeklerle dans ederdim ve ellerini sırtımda gezdirdiklerinde kulağıma 'Büstiyer giyiyorsun, ne kadar da hoş' diye fısıldarlardı.
Ve yürüyüp giderdim.
Sonunda gerçekten çok sevecen bir erkekle tanıştım ve bütün gece konuştuk. Ona yanıklarımdan bahsettim çünkü kendimi çok rahat hissettim, gerçekten çok iyi bir arkadaştı.
Bununla ilgili bir sorunu olmayacağını söyledi ve bu gerçekten çok güzeldi. Beni olduğum gibi kabul ettiği için ona aşık oldum. Onunla üç çocuğum ve bir torunum de oldu.
Geçen yıl annemle tatildeydim. Havuzdaydık, çok kalabalıktı ve şezlonglar birbirine yakındı. Üzerimde bikini vardı. Oturuyorduk ve telefonunu bana doğru tutan bir adam gördüm ve ayağa kalkmaya karar verdim.
Telefonuyla beni takip ediyordu böylece beni kayda aldığını anladım.
Beni çok üzdü bu yüzden anneme "Korkunç bir şey. Kalkıp gitmek istiyorum" dedim.
"Hadi kumsala gidelim" dedi.
Annemi şezlongda başı önünde otururken gördüm ve çok üzgün olduğunu hatırlıyorum, çok canım sıkıldı. Başıma gelenlerin onu da etkilediğini anladım.
Onun hep yaralarıma baktığını farkederdim. Ona bir şeyler demek istedim - 'Geçti, ben iyiyim' demek istedim.
O anda beynimde bir şimşek çaktı ve bir nokta koymaya ve onu mutlu etmeye karar verdim. Elbiselerimi çıkardım ve suyun kenarına yürüdüm. İnsanlar bana bakıyordu ve ben de anneme baktım ve gülümsedim "Anne, bak, bana bak!"
Gülümsemeye başladı. Ellerimi belime koydum ve suyun kenarında poz vermeye başladım. Çok mutluydu.
Ona doğru yürüdüm ve şöyle dedim:
"Bundan sonra insanların fotoğraf çekmesine izin vereceğim ve her bunu yaptıklarında gülümseyip poz vereceğim."
Sanırım sahildeki o an hiçbir terapinin, Google'daki hiçbir şeyin bana yardımcı olamayacağını anladım. Kendime yardım etmenin zamanı gelmişti.
Dışarı çıktım ve bir mayo aldım. Sırtından geniş bir dekolte vardı ve daha sonra Londra'daki mahalle havuzunda yüzme derslerine başladım. Şekil bozuklukları olan kişileri gelip yüzmeleri için teşvik ediyorum.
Sudayken ve yüzerken huzurlu, sakin hissediyorum ve harika şeyler düşünüyorum.
Ayrıca bir internet sitesi kurdum ve sosyal medyada bu konuda farkındalık yaratmaya ve şekil bozukluklarıyla yaşayanlara destek vermeye çalışıyorum. Aynı süreçten geçen başka insanların da olduğunu bilmek insanları rahatlatabilir.
Yanıkları olan pekçok insanla da konuşuyorum. Kendilerini öldürmek isteyen gençler var ve onlara "Bak, bütün hayatım boyunca bununla yaşadım, sen de yapabilirsin" diyorum.
Uzun bir yolculuk oldu. Paltoyu çıkarıp, "Bu benim ve başkalarının ne düşündüğünü umursamıyorum" demek gibi bir şey. "Hayatım değişti ve göründüğüm hali kabullendim."
Şekil bozukluklarıyla yaşayan insanlara mesajım hayatta ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Sizi hiçbir şeyin durdurmasına ya da yolunuzu kesmesine izin vermeyin.