Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 1 ayda 1300 dakika konuştuğunu aktararak, "Erdoğan’ın geçen ay konuşmak dışında pek bir şey yapmaya fırsatı kalmadığı anlaşılıyor" dedi. Mumcu, Doğan Medya Grubu'nun hükümete yakın Demirören Grubu'na satılmasına ilişkin olarak da "Yapılması gereken basittir. Her gün saatlerce ve sadece sayın Erdoğan ve onun atadığı siyasetçileri izleyip dinleyip okumak istemiyorsanız geç olmadan, henüz teslim olmamış yayın organlarına abone olun" ifadesini kullandı.
Mumcu'nun "Demokrasi’yi kurtarmak" başlığıyla (28 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Haber sitesi Duvar’dan Serkan Alan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen ay ne kadar konuştuğunu hesaplamış. Partisinin 11 il ve 3 ilçe toplantısının yanı sıra 13 başka etkinlikle beraber toplam 26 defa mikrofon başına geçen cumhurbaşkanı 1300 dakika yani 22 saat konuşmuş.
Bir ay boyunca 26 defa halka seslendiğine göre, konuşma ve seyahat süreleri de hesaba katılırsa sayın Erdoğan’ın geçen ay konuşmak dışında pek bir şey yapmaya fırsatı kalmadığı anlaşılıyor.
Buna Binali Yıldırım başta olmak üzere diğer AKP’lilerin konuşmalarını da eklersek AKP’liler mikrofon başındayken devleti kim yönetiyor sorusu akla gelmiyor değil.
Bütün bu konuşmalar, neredeyse bütün televizyon kanallarında canlı yayımlanıyor. Daha sonra haber programlarında tekrarlanıyor ve tartışma programlarında da bunlar üzerine konuşuluyor.
Muhalefetin herhangi bir sözünün duyulabilmesi çoğu zaman sayın Erdoğan ya da başka bir AKP’linin o sözü eleştirmesine bağlı.
Bir vakittir hayli sinmiş olan Doğan Medya grubunun iktidar yanlısı bir sermaye grubuna satılmasıyla medyanın yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın sesi pozisyonuna geçmiş durumda.
The Economist’in Türkiye temsilcisi Piotr Zalewski’nin Twitter’da hatırlattığı üzere, dün itibarıyla sayın Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en uzun iktidarda olan siyasetçisi unvanını da kazandı. Atatürk Türkiye’yi 5 bin 491 gün yönetmişti, bugünkü cumhurbaşkanı ise dün iktidardaki 5 bin 492. gününü kutladı.
Medyadaki bu abluka devam ederse 10 bin gününü kutlamasının önünde de pek engel yok.
İktidara teslim olmayan yayın kuruluşlarının başına gelenler ortada. Reklam veren reklam vermeye korkar, dava üzerine dava açılır. Cumhuriyet örneğinde görüldüğü gibi yazarları, yöneticileri hapsi boylar.
Demokrasinin işlemesinin koşullarından biri özgür medyanın varlığı. Habere erişemeyen, bilgilenemeyen seçmenin iradesi de sağlıklı bir şekilde şekillenemez. Sağlıklı şekillenmeyen irade ise yaptığı tercihlerle kendilerinden sonraki kuşakların geleceklerini karartır.
Doğan Medya’nın haber ajansı ve dağıtım şirketinin satışı, az sayıdaki özgür medya kuruluşlarının daha da boğulabileceği bir ortama yol açacak.
The Guardian gazetesi bir yılda 15 binden 200 bin aboneye çıktı. Satış gelirleri reklam gelirlerini aştı. Hayatta kalabildi. Bu sayede de mesela Facebook skandalını ortaya çıkartabildi.
İktidardan yana olmayan seçmen sayısı en az iktidardan yana olanlar kadar çoktur.
Yapılması gereken basittir. Her gün saatlerce ve sadece sayın Erdoğan ve onun atadığı siyasetçileri izleyip dinleyip okumak istemiyorsanız geç olmadan, henüz teslim olmamış yayın organlarına abone olun.
Halkın bağımsız medyaya, bağımsız medyanın da halka ihtiyacı var. Demokrasinin de her ikisine.