BirGün yazarı Doğan Tılıç, gazetecilik refleksinin kalmadığını, gazetecilerin "Dünya siyasetinin kalbine Washington’da bile haber kovalamak yerine et yeme yarışına gittiğini" yazdı. Tılıç, "Yandaşlar yanaştıkça yan gelip yatıyor. Yandaşlık yan gelip yatma yeri değildir" dedi.
Tılıç'ın "Yandaşlık yan gelip yatma yeri değildir!" başlığıyla (16 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Yandaşlar yanaştıkça yan gelip yatıyor. Gazetecilik refleksi falan kalmadı. Gerçekte BirGün’den az satan gazetelerini temsilen devletlu uçaklara yatağı yorganı serip oradan oraya uçuyorlar ya… Dünya siyasetinin kalbine Washington’da bile haber kovalamak yerine et yeme yarışına falan giriyorlar ya… İyice hamladılar!
Başbakan, YPG/ABD ortaklığı ile IŞİD’in Rakka’dan salınmasının ne kadar ayıp bir şey olduğunu tane tane anlatıp, ardından da Dışişleri yazılı bir açıklamayla durumu protesto ettikten sonra dün “DEAŞ’A KAÇ PKK’YA TUT”, “DÜNYANIN EN AHLAKSIZ İTTİFAKI”, “ABD KORUMALI DEAŞ KORİDORU” manşetleri atmışlardı.
Bu Çarşamba performansları fena değildi de bunlar iş değil, stajyerler bile yapar!
Yanaşma günlerinin başlarında çok daha iyisini yapıyorlardı. Başbakan, cumhurbaşkanı bir gaf mı yaptı, onu şurasından burasından çekip düzelterek, gaf sayılmayacak mealini veriyorlardı. Olmadı, cımbızla o cümleyi çıkarıp yayımlıyorlardı liderin söylediklerini.
İletişim literatüründe bu işi yapanlara “spin doktoru” deniliyor; spin doktoru kim için çalışıyorsa onun “sağ kol”udur. Mesailerinin çoğunu çalıştıkları siyasinin arkasını toplamakla harcarlar.
Misal; başkanlık sistemi üzerine bir soruyu yanıtlarken Hitler Almanyası örneği mi verdi Cumhurbaşkanı, AKP sitesine konan konuşmanın o cümlesini ayıklarlar. Ayıklanamayacak bir laf edildi mi de sazı ele alıp, “Onu öyle demek istemedi, böyle demek istedi” diye başlarlar çalmaya… Televizyonlarda örneklerini görüyorsunuz.
Bu da bir iş işte; emek gerektiriyor, çaba gerektiriyor, zekâ gerektiriyor! Yan gelip yatarak hamlayınca, bekliyorsunuz ki patron illa “Yaz oğlum, yaz kızım” desin. Onu da o söyledikten sonra, siz neden varsınız?
Başbakan Yıldırım ayın 7’sinde ABD Başkan Yardımcısı Pence’le görüşmek için Washington’a uçtu ya, uçak da et yeme yarışı yapan gazetecilerle dolu… Onlar havalandıktan birkaç saat sonra Hürriyet flaş haberi patlattı: “Yıldırım-Pence görüşmesi ertelendi… Murat Yetkin Başbakanlık uçağından bildiriyor.”
Haber gerçekten flaş yani; bir görüşme için yola çıkan Başbakan’ın yapacağı görüşme ikinci kez erteleniyor. Uçaktan bildirildiğine göre uçakta bir yetkili açıklama yapmış. Atlanacak bir şey değil; Akşam’ı Sabah’ı da şimdi flaş flaş flaş diye patlatırlar diye bekledim. Ama yok, o cenahta sessizlik, tıssss!
Sanki uçakta M. Yetkin’den başkası yok ya da yetkili haberi onun kulağına fısıldadı. Ama hayır! Ortaya herkese söylenen bir haberin haber olduğunu, herhalde “Yaz oğlum, yaz kızım” denilmediği için bir tek M. Yetkin anlamış ve uçaktan bildirmiş!
Demek istediğim bu işte; yan gelip yata yata her yanı uyuşanlara acil habercilik terapisi gerekiyor.
Çarşamba manşetleri idare etti, lakin Cumhurbaşkanı’nın Putin’le görüşmeye gittiği Salı günü atılan manşetler felaketti: Akşam “SİYASİ ÇÖZÜMDE MUTABIKIZ”, Sabah “SURİYE’DE SİYASİ ÇÖZÜMDE MUTABIKIZ”, Star “SURİYE’DE ÇÖZÜM MUTABAKATI” diyor. Hakkını teslim edelim, Güneş “İLİŞKİLERİMİZ ESKİ HALİNE DÖNDÜ” manşetiyle durumu kurtarmış.
“Siyasi çözümde mutabıkız” Erdoğan’ın ifadesi. Yandaşlık her zaman ağızdan çıkanı aynen yazmak değildir! Ya, daha birkaç saat önce, Soçi’ye doğru yola çıkarken, “Ben bunu anlamıyorum” diyerek, askeri çözüm olmaz siyasi çözüm diyenlerin ağzının payını vermedi mi? “Madem askerle olmaz 3500 TIR silah ne?” diye sormadı mı?
Daha bu sözler kulaklarımızda çınlarken attığınız o manşetlerle Cumhurbaşkanı’nı ne duruma düşürdüğünüzün farkında mısınız? Karakolda doğru söyledi, mahkemede şaştı mı demek istiyorsunuz? Putin’le konuştu ve daha birkaç saat önce söylediklerini yedi yuttu mu yani?
Akşam’ınki felaket ötesiydi! Salı sabah 08.30’da internet sitesinde “SİYASİ ÇÖZÜMDE MUTABIKIZ” manşetini tıklayınca ne görsem iyi! Emin Pazarcı/Soçi imzasıyla Erdoğan’ın yola çıkmadan “askeri çözüm mümkün değil” diyenleri, yani siyasi çözümde mutabık olanları eleştiren konuşması aktarılıyor!
Kötü niyetli olsam, kasıt diyeceğim, ama hadi başlıktaki ifadeyle yetineyim!