Yalan haberin gerçeği
YENİ Şafak gazetesi 4 Eylül Perşembe günü sürmanşetten "Manşetin alt tarafı verici" başlıklı bir haber yayımladı: TV 5 adlı haber kanalı elindeki karasal frekansı CNN Türk'e satmak istemiş ama RTÜK buna engel olmuştu! Doğan Grubu gazeteleri bunun öfkesiyle Deniz Feneri soruşturmasına ilişkin haberler yapıyorlardı!
Yeni Şafak'ın haberinde şu satırlar yer alıyordu:
"RTÜK kaynakları TV5'i satın almak isteyen Doğan Holding'e RTÜK'ten izin çıkmaması ile bu haberler arasında bir bağlantı olabileceğini öne sürdü. TV 5 satışının, Doğan Holding için 4. karasal yayın hakkı anlamına geldiğini belirten RTÜK yetkilileri, 'Bu imkân hiçbir ülkede hiçbir kimseye verilmez. Haberlerin bu olaydan sonra yoğunlaşması anlamlı' dediler."
O çok bildik, "üst düzey bir yetkili" cinsin bir haber kurgusu!
Basın ahlakı?
Bu yalan haber üzerine, TV 5 yöneticilerinden Av. Şeref Malkoç Yeni Şafak'ın Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert'i aradı; Malkoç ve Cömert eski dostturlar. Malkoç haberin yanlışlığını anlattı, Cömert "Biz frekans meselesi zannetmiştik" dedi! Malkoç'un göndereceği açıklamayı yayımlayacaklarını söyledi, faks numarasını verdi.
CNN Türk adına Av. Aslıhan Durmaz ile TV 5 adına Av. Mücahit Kanpolat'ın imzalarıyla, kısa, 5 paragraflık açıklama aynı gün Cömert'e fakslandı. Açıklamada, frekans devir işleminin yasalara uygun olarak Rekabet Kurulu'nda onaylandığı, RTÜK'te de bir engelleme olmadığı anlatılıyordu.
Fakat Yeni Şafak açıklamayı yayımlamadı! Malkoç tekrar Cömert'i aradı; Cömert "Açıklamanız elime geçmedi" diyordu. Aynı gün tekrar fakslandı; Cömert'in sekreteri, Malkoç'a "Açıklamanız Sayın Cömert'e ulaşmıştır" diye bildirdi. Üç gün geçti, hâlâ yayımlanmadı!
Bu nasıl basın ahlakıdır?
İşin aslı
Frekans devri işlemlerinden önce, CNN Türk adına ben, TV 5 adına Şeref Malkoç, RTÜK Başkanı Zahid Akman'a gidip durumu anlatarak, "RTÜK mevzuatı açısından bir sorun var mı?" diye sormuştuk. Sayın Akman da "Bizim yetkimiz belli, Rekabet Kurulu frekans devrini uygun bulursa bizim açımızdan bir sorun olmaz" diyerek, dürüst, hukuka uygun bir cevap vermişti.
Gerçekten, bir grubun yeni bir frekans almasının rekabet hukukuna aykırı olup olmadığına karar verecek olan tek makam, Rekabet Kurulu'dur.
Olayımızda Rekabet Kurulu, TV 5'in frekansını CNN Türk'ün almasını onaylamıştır. Bu durumda, RTÜK tüzüğünün 10. maddesi, RTÜK'ün yetkisini "İzin verir" diye ifade ediyor, emir kipi kullanıyor. RTÜK'ün 'rekabet' açısından inceleme yetkisi yoktur. Olayımızda RTÜK incelemelerini yapmış, talep ettiği noter tasdiki de tamamlanmıştır. Süreç devam ediyor.
Yeni Şafak'ın iddia ettiği gibi "RTÜK kaynakları" bunun aksine görüş belirtmiş olamaz.
Kamu kurumu
Doğan Grubu gazeteleri CNN Türk'ün frekans işlemlerinin ne aşamada olduğunu bilmezler bile. Hatta, bilgileri olsaydı, bu yayınları yapmayıp frekans devrinin tamamlanmasını bekleyecekleri bile zannedilebilirdi. Doğan Grubu'nda böyle bir merkezi koordinasyon olmadığı gibi, her yayın organı kendi çizgisine göre yayın yapar.
Deniz Feneri'ni soruşturan Alman savcısı da CNN Türk'ün frekans işlemini gözeterek mi iddianamesini hazırladı?!
Kaldı ki, ben bir süredir CNN Türk'teki arkadaşlara, frekans devrinin yolunda gittiğini, ekim başlarında karasal yayına geçileceğini söylüyorum. Çünkü kamu kurumlarına güveniyorum.
Bugüne kadar, çeşitli partilerin adayları olarak seçilmiş RTÜK kurullarını ve başkanlarını tanıdım: Kutlu Savaş (ANAP), Nuri Kayış (DSP), Fatih Karaca (DYP), Zahid Akman (AKP)... Hiçbirinde sübjektif veya partizan davranış görmedim, bundan sonra da görmeyeceğime inanıyorum.
Dün Başbakan da Yeni Şafak'ın yalan haberine inanmış olsa gerek ki, "CNN Türk'ün karasal frekansıyla ilgili bir işiniz mi var, açıklayın, yoksa ben açıklarım!" diye konuşarak Deniz Feneri yayınlarını buna bağlıyor!
Benim artık merak ettiğim husus, CNN Türk'ün frekansı konusuyla Başbakan'ın niye ilgilendiğidir, niye siyasi bir mesele olarak ele aldığıdır.
Frekans devri bağımsız kamu kurumlarıya ilgili hukuki bir işlemdir. Gizli de değildir.
Taha Akyol / Milliyet / 8 Eylül 2008