Kahramanmaraş'ın Çağlıyancerit ilçesinde o dönem 14 yaşında olan amcasının kızına 2018 yılında “nitelikli cinsel istismar”da bulunduğu iddiasıyla Mustafa B.'ye dava açıldı. Çocuğun dünyaya getirdiği ve aynı gün ölen bebeğin Mustafa B.'den olduğu iddia edildi. Şanlıurfa'da hamal olarak çalışan ve bayram iznine gelen Mustafa B., çıkarıldığı mahkeme tarafından 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
4 yıl kaçak yaşayan Mustafa B., 2012 yılında yakalanarak cezaevine kondu. Çıkarıldığı her mahkemede suçsuz olduğunu belirten Mustafa B.'nin avukatı Serpil Yabanoğlu, davayı sonuçlandırarak, doğduktan sonra ölen çocuğun babasının Mustafa B. olmadığını DNA testi ile ispat ederek beraat etmesini sağladı.
“Her şeyi yakalanınca öğrendim”
Yaşadıklarını anlatan Mustafa B., “2008 yılında ben Şanlıurfa'da hamaldım. Bayrama 2 gün kala Çağlayancerit ilçesine geldim. Babam ‘Oğlum sen geri gideceksin, bizim şu sağlık evraklarını senle gezdirelim' dedi. Babam ile muhtarlığa gittik. O esnada, muhtarlıkta bulanan iki sivil polis beni sorduğuna şahit oldum. Ben de benim deyince, ‘5 dakika gel dediler bir işimiz var dediler' Beni de emniyete götürdüler. Emniyette bana o soruyu sordular. Ben de hayır dedim. Ben böyle bir iş (suç) görmedim dedim. Benim dosyamı Çağlayancerit ilçesinden Pazarcık ilçesine getirdiler” dedi.
"45 ay yattım 'pardon' diye içerden çıkardılar"
Gittiği her yerde kendine suçu sanki işlemiş gibi soru sorduklarını belirten Mustafa B., şunları söyledi:
“Orada savcı yine sordu soruyu. Ben yine cevap vermedim. Çünkü ben yapmamıştım. Savunmama devlet tarafından atanan avukat girdi. Olayın işlendiğine dair şüphe olunca ben 21 gün ceza alarak Aksu cezaevine giriyorum. 21 gün yattım orada. 21 gün sonra, kızın yaşını büyütüyorlar ve ben cezaevinden çıkıyorum. Dosyayı Pazarcık'tan alıp Kahramanmaraş ikinci ağır ceza mahkemesine veriyorlar. Benim bu olayların hiç birinden haberim olmuyor.
Davanın Pazarcık'tan kalktığından bile haberim olmuyor. Sonra davamın ağır cezada olduğunu öğrendim. Tamam o zaman dedim avukata güvendiğim için, davaya girmedim. Mahkeme sonrası çalışmaya Adanalara pamuk toplamaya gittim. Her sene sonrası ben gelip mahkeme günü mahkemeye girmek istiyorum, avukatım yine gerek yok sen girme diyordu.
Karar mahkemesine geliyorum, bu arada yedek olarak tuttuğum avukatım ‘Gerek yok gelmesin' diyor. Karar mahkemesine abimler giriyor. Bu arada ben Mersin'deyim, bana telefon ederek, 12 sene 6 ay ceza yediğimi söylediler. 4 yıl kaçak gezdikten sonra tutuklandım. Yeni bir avukat istedim. Serpil hanım geldi. O zaman dedi ben bu DNA testini isteyeceğim. Çocuğun DNA testini çıkacağız dedi. Ben de tamam çıkartın hocam dedim. Bu bayağı bir süreç uğraştı. Uğraşınca sonuç geldi. DNA'ya göre çocuğun anası kendisi ama babası yok. Ben kendime güvendiğim için DNA testini istedim. 45 ay içeride yattım pardon diyerekten beni içerden çıkarttılar”
“Çok ağır bir suçtu”
Davanın kendisine geldiğinde M.B.'nin içeride yattığını belirten Avukat Serpil Yabanoğlu ise, şunları söyledi:
“Müvekkilim 2008 yılından bu yana başlayan bir cinsel istismar soruşturması sonunda almış olduğu ceza kesin kararlı 12 yıl 6 ay hapis cezası ile mahkumiyeti onadı. Yargıtay tarafından da kesinleşmiş bir karar olan süreç içerisinde kendisi cezaevinde yatmaktaydı. Cezaevinde infazı gerçekleştiriyordu. Ben o süreç dahilinde müvekkilim ile herhangi bir hukuki temasım olmadı. Avukatı da değildim. Birçok çeşitli meslektaşlarımız dosyada, Mustafa'nın vekili olarak temsil haklarını kullanmışlardı. Bana geldiğinde dosya, artık kesinleşmiş ve infaza başlamış bir dosyaydı. Suçu ağır bir suçtu."
“Yargıtay kararı onamıştı”
“Nitelikli cinsel istismar suçuydu ve artık Yargıtay'da bu suçun gerçekleştiğini vermiş olduğu onama kararı ile bir kez daha teyit etmişti” diyen Yabanoğlu, şöyle devam etti:
“Dosya kapsamında, mağdure o tarihlerde yargılama sırasında bir doğum yapıyor ve bir bebek dünyaya geliyor. Fakat dünyaya geldiği gün bebek vefat ediyor. Yargılama dosyası içerisinde açıkçası talep dahilinde taraf vekilleri tarafından bir talepte olmadığı için mahkemece de böyle bir şey resmen göz önünde bulundurulmadığından bir DNA testi yapılmıyor. Haliyle ortada bir bebek var. Mustafa asla bu suçu kabul etmiyor ve böyle bir cinsel istismar suçu işlemediğini, kendisinin mağdur olduğunu böyle bir suçlama ile haksız yere cezaevinde yattığını söylüyor. Mağdurenin de bir hakikati var, dünyaya gelmiş bir bebek var. Nihayetinde bu bebek için yapılacak olan bir DNA testi, Mustafa'nın bu bebeğin babası olup olmadığı gerçeğini ortaya çıkaracaktı. Biz talepte bulunduk. Zor bir süreç geçirdik. Bebeğin DNA'sı ile cezaevindeki Mustafa'nın DNA'sını karşılaştırması için kan örneğinin Adli Tıp Kurumu'ndan bir talepte bulunduk. Örnekler alındı, adli tıp kurumuna gönderildi. Ve o çok sevindirici, tüm yargılamanın seyrini değiştirecek haber gelmişti. Çünkü DNA testinin sonucunda Mustafa yüzde 99.9 bebeğin babası değildi. Yargı sürecinde hukuki açıdan yapılan dosya hazırlama aşamasında duruşmalar sırasında başvurularınızı hangi mercilere ne zamanın ne koşulda yapılacağı bir iş takibi konusunda tek başına çalışmadım. Tabii meslektaşlarım bu konuda bana çok yardımcı oldular. Bütün bir ekip çalışmasıydı. Yüreklerini koydular. Onlarda inandılar hep birlikte hem İnandık hem mücadele ettik ve kazandık."