Kültür-Sanat

Yahya Kemal Beyatlı anılıyor

En tanınmış şiirlerinin önemli bir bölümünde İstanbul'u anlatan Yahya Kemal Beyatlı, ölümünün 50. yılında çeşitli etkinliklerle anılacak.

03 Kasım 2008 02:00

Şair Yahya Kemal Beyatlı 50. ölüm yıldönümünde bir dizi etkinlikle anılıyor. Taraf'tan Özlem Ertan, şairin eserlerinde önemli yer tutan İstanbul imgesinden yola çıkarak, Yahya Kemal'in yaşamı, etkilendiği akımlar ve şiirlerinde kullandığı öğelerden bahsediyor.

***

Tepeden bakıyor 50 yıldır, aziz İstanbul'a

Herkesin bildiği ve yeri geldiğinde tekrarladığı klasikleşmiş bazı cümleler vardır. "Aşk sınır tanımaz"da bunlardan biridir mesela. Evet bence de aşk sınır tanımaz. Ancak şunu da unutmamak lazım ki genelde düşünülenin tersine aşk sadece İnsanın başka bir insana karşı beslediği bir duygu değildir. Bir çok şeye âşık olabilir insan: Tanrı'ya, doğaya, denize, kentlere...
İnsan bir kere âşık oldu mu, hayatının önemli bir bölümünü kaplamaya başlar aşkın öznesi. Düşüncelerde, duygularda, dalıp dalıp gitmelerde hep hayatımızın önemli bir bölümünü kaplayan o aşkın öznesi olur. Hani dedim insan doğaya, denize, kentlere de âşık olabilir diye. Kentlere duyulan aşkın temelinde ne yatar düşündünüz mü hiç? Aşık olunan şey denizi, bazen bir ayna kadar parlak, bazense gri perdelerle örtülmüş gökyüzü, görmüş geçirmiş binalarla çevrelenen sokaklanyla kentin kendisi midir, yoksa o kentte yaşanmış olan anılar mı âşık olma derecesinde bağlar bizi bir kente? Bence ikincisi. Eğer bir binanın önünde geçerken yıllar önce deliler gibi âşık olduğunuz insanı ilk kez orada gördüğünüz geliyorsa aklınıza, çocukluğunuzun en güzel anılarıyla doluysa şu anda yürümekte olduğunuz sokak, işte o zaman âşık olma olma ihtimaliniz artar farklı köşelerinde kendinizden parçalar bulduğunuz o kente..
Şairler, yazarlar, müzisyenler, ressamlar kısacası yaratıcı insanlar bir kente âşık olduklarında o şehrin görüntülerinin içlerinde yarattığı heyacanla süslerler yapıtlarını. Onlar, yaşamlarını ve kendilerini etkileyen şeyleri sese, söze, renkli biçimlere dönüştürebilme gücü olan şanslı insanlardır.

İmparatorluklar kenti İstanbul'a hayranlık duyup, ondan İlham alan nice yaratıcı İnsan var. En tanınmış şiirlerinin büyük bir bölümünde İstanbul'u İşleyen Yahya Kemal Beyatlı da bunlardan biri. Aralarında Hayal Şehir, "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul" mısrasıyla başlayan Bir Başka Tepeden, Eylül Sonu, Erenköyü'nde Bahar ve İstanbul Ufuktaydı'nm da yer aldığı birçok şiirinde İstanbul'u anlatan şair, 1 Kasım 1958 tarihinde aramızdan ayrıldı. Beyatlı, 50. ölüm yıldönümünde İstanbul'da çeşitli etkinliklerle anılacak.
 
Bu akşam başlayacak olan etkinlikler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından düzenleniyor. Etkinlik programı, bu akşam saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda açılacak olan sergiyle başlayacak. Yahya Kemal Beyatlı'nın kişisel eşyaları ve fotoğraflarından oluşan sergi, aralık ayı sonuna kadar ziyarete açık olacak.
"Vefatının 50. Yıldönümünde Yahya Kemal" özel etkinliği, sergi açılışından sonra genç kuşağın yetenekli sanatçısı Bekir UnlüatoeKin vereceği konserle devam edecek. Saat 20.00'de başlayacak olan konserde Yahya Kemal'in bestelenmiş şiirleri seslendirilecek. Konserde Bekir Ünlüataer'e Baki Kemancı (Keman), Emrullah Şengüller (Çello), Fahrettin Yarkın (Ritm), Ferruh Yarkın (Ritm), Mahinur Ozüstün (Kemence), Safinaz Rizeli (Kanun), Volkan Yılmaz (Ney) ve Yurdal Tokcan (Ud) eşlik edecek. Bu arada konserin ücretsiz ve halka açık olduğunu da belirtmek gerekiyor.

1884 yılında günümüzde Makedonya sınırları içinde yer alan Üsküp'te dünyaya geldi Yahya Kemal Beyatlı. Şairin asıl adı ise Ahmet Agâh'dı. Çocukluğunun geçtiği Üsküp'te İlköğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul'a geldi ve Vefa Lisesi'ni bitirdi. İlk başlarda II. Abdülhamît yönetimine karşı mücadele eden muhaliflerin safında yer alarak Paris'e gitti. Paris'te Siyasal Bilgiler alanında eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında, üniversitede hocası olan ünlü tarihçi Albert Sorrel'in de etkisiyle, düşüncelerinde değişmeler oldu. Kişiliğini Paris'te okurken Albert Sorrel'in derslerinden aldığı tarih zevki ve aralarında Jean Moreas, Baudelaire ve Verlaine'nin de yer aldığı o günün Fransız şairleri tarafından kaleme alınan şiirlerin ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu. Dokuz yıl boyunca Paris'te kalan, bu süre içinde Fransız Edebiyatı'nı ve edebiyatçılarını yakından tanıma fırsatı bulan şair, onlardan etkilendi. İstanbul'dan II. Abdülhamit ve istibdat rejimi karşıtı olduğu için kovulmasına rağmen Paris'te siyasi faaliyetlere katılmadı ve sanat çevreleriyle yakın ilişki kurarak edebiyat alanında kendini geliştirdi. Şair, Paris'te bulunduğu esnada Doğu Dilleri Okulu'na devam ederek, Arapça ve Farsça'sını ilerletti. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. Doğu ve batı şiirini iyi bilmenin de etkisiyle, klasik divan şiirini batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı.

1913 yılında İstanbul'a dönen Beyatlı, Darüşşafaka, Medresetü'l-Vâizin ve Darülfünün'da tarih ve edebiyat dersleri verdi. Bunun yanında çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan Konfe ransı'na katıldı. 1923'te Urfa Milletvekili seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Milletvekilliği yaptı. 1949 yılında, Pakistan Büyükelçiliği görevindeyken emekli oldu ve Türkiye'ye döndü.
Daha sonra rahatsızlanan ve tedavi olmak için Paris'e giden Beyatlı bu olaydan bir yıl sonra, 1958 yılında, vefat etti.

Cumhuriyet donemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biri olan ve edebiyata ilk atıldığı dönemde Baki'nin bir taklitçisi olarak lanse edilen şairin dehası ve özgünlüğü daha sonra anlaşıldı. Divan şiirinin renkli çiçeklerle bezenmiş bahçelerinden yeni heyecanlar üretmesini bilen şairi ilk başta Nedim'in sesini yansıtan bir taklitçi zannedenler oldu. Oysa onun yaptığı eskinin içinden yeni bir ruh, yeni bir ses ortaya çıkarmaktı. Bu özelliğiyle şiirde neoklasik akımın bayraktarı olan Beyatlı, doğu İle batı şiirini tek bir potada eritmeyi başardı.
Edebiyat tarihçileri Yahya Kemal Beyatlı'yı "Dört Arzucular" olarak adlandırılan, içinde Tevfik Fikret, Mehmed Akif ve Ahmet Haşim'in de bulunduğu grup içinde değerlendirirler.
Şiirlerini aruz vezniyle yazmayı tercih eden Beyatlı'nın tek şiiri bu konuda istisna olmuştur: O da 11'lik hece vezniyle yazdığı 'Ok' isimli şiiridir.

Yahya Kemal Beyatlı şiirlerinin özgün bir ritmi vardır. Onun şiirlerinde düşünce ya da his yavaş yavaş dizelere yayılmaya başlar ve her anlam aynmında araya müziği bir perde gibi koyarak ses ve anlamın birbiri İçinde yitip gitmesini önler şair.
Şiirlerinde zaman zaman hayranı olduğu Charles Baudaleire ile birlikte Arthur Rimbaud ve Faruk Nafiz Çamlıbel'in etkileri görülür.

Edebiyat otoritelerinin önemli bir bölümü, Türk şiirinde Ahmet Muhip Dıranas ve Necip Fazıl Kısakürek'ten sonra şiiri en rahat söyleyen, hecelerde zorlanmayan bir şair olarak tanımlamıştır onu. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; Yahya Kemal Beyatlı şiirlerini titizlikle işleyen, hatta bazı şiirleri üzerinde yıllarca çalışan bir şairdi.

Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikâye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, doğa, deniz, ölüm ve sonsuzluktan almıştı. Eserlerinde Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlılığı da hissedilen Bayatlı, İstanbul ve yurt sevgisini de sıklıkla işlemişti şiirlerinde.
Edebiyat dünyasında Tevfik Fikret ile yaptığı kalem kavgası önemli yer tutar. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki sıkıntılı ve baskıcı ortam yüzünden İstanbul'dan nefret eden Tevfik Fikret'in İstanbul hakkında ağır sövgüler içeren 'Sis' şiirini kaleme almasından sonra, Yahya Kemal'de bu süre karşılık olarak çok sert bir dili olan 'Siste Söyleniş'i kaleme aldı.
En bilinen şiirlerinden biri olan Sessiz Gemı'de, tabutu sessiz bir gemiye benzeten ve insanın ölüme gidişini anlatan Yahya Kemal Beyatlı, hayata veda etmeden bir süre önce şu beyiti söylemişti:
 
"Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin,
Buna bir çare yok mudur ya Rabbilâlemİn?"
 
Yahya Kemal Beyatlı yaşadığı sürece şiirlerini kitap hâline getirmemiş; ancak ölümünden sonra kurulan Yahya Kemal Enstitüsü'nün yardımı ile şiirleri kitap halinde basılmış; bir çoğu da, başta Münir Nurettin Selçuk ve Osman Nihat Akın olmak üzere ünlü bestekârlar tarafından bestelenmiştir. Endülüs'te Raks, Aziz İstanbul, Geçmiş Yaz, Rindlerin Ölümü ve Sessiz Gemi bunlar arasında ilk akla gelenler.

Yahya Kemal Beyatlı'nın Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'la arasında duygusal bir bağ varmış. Fakat Celile hanımın o dönemde Nazım Hikmet'in babası Hikmet Bey ile evli olması aralarında bir ilişki yaşanmasına engel olmuş. Kimbilir belki de Celile Hanım da İlham kaynaklanndan biri olmuştu, İstanbul'u en güzel anlatan şairlerden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın.