Ekonomi
Deutsche Welle

Yabancı yatırımcının yeni endişesi: Erken seçim

İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı piyasaları karıştırırken TCMB'nin müdahalesi, TL’deki erimeyi engellemekte yetersiz kaldı. 23 Haziran sonrası için "erken seçim" senaryoları yabancı yatırımcıların gündeminde.

10 Mayıs 2019 17:41

İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı piyasaları karıştırırken TCMB'nin müdahalesi, TL’deki erimeyi engellemekte yetersiz kaldı. 23 Haziran sonrası için "erken seçim" senaryoları yabancı yatırımcıların gündeminde.İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı, kırılgan olan Türkiye piyasalarında yeni bir dalgalanmaya neden oluyor. Merkez Bankası dün 6,2 TL seviyesini aşan dolar kuruna karşı örtülü bir faiz artışına giderken, kamu bankaları da 1 milyar doları aşan döviz satışı ile kurdaki ateşi soğutmaya çalıştı. Ancak alınan önlemlerin kurlara etkisi beklenen düzeyde olmadı. Gün içinde dolar kuru 6.10, Euro kuru ise 6,87 seviyelerinden işlem gördü. BİST 100 Endeksi ise 88 bin ile dünkü seviyelerini koruyor. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre, Merkez Bankası’nın aldığı önlemler Türk Lirası’ndaki değer kaybını geriye çevirmeye yetmeyecek. Çünkü Türkiye’de ekonomik ve siyasi belirsizliklerin sürüyor olması, uluslararası yatırımcılarda "23 Haziran'dan sonra erken genel seçim olur mu?” sorusunu gündeme getirdi. Yaz ortasına kadar seçim sürecinden çıkamayacak olan, sonrasında ise siyasi belirsizliklerin artacağı öngörülen Türkiye'de ekonomik krizin derinleşmesinden endişe ediliyor. Dolar 7 ayın zirvesinde Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar vermesi sonrasında, Türk Lirası (TL) 1 günde yüzde 2 değer kaybetti. Dolar kuru 11 Ekim 2018’den bu yana ilk kez 6 TL sınırını aşarak, hızla piyasalar açısından kritik seviye olarak belirlenen 6,2 TL seviyesini gördü. Türkiye’nin kredi risk primi ise (CDS) 487 baz puan ile Eylül 2018’den beri en yüksek seviyesine ulaştı. Yurtiçindeki riskler ile birlikte, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının tekrar alevleneceğine dönük beklentiler de piyasalara olumsuz yansıdı. Bu gelişmeler üzerine Perşembe günü harekete geçen Merkez Bankası (TCMB), 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süreliğine ara vererek üstü kapalı faiz artışı yapmış oldu. TL zorunlu karşılıkların döviz tesis imkanında azami oranını yüzde 40'tan yüzde 30'a indirdiğini de açıklayan Merkez, yabancı para zorunlu karşılıkları ise tüm vadelerde 100 baz puan artırdı. Peki Merkez Bankası’nın hamleleri, YSK’nın 23 Haziran kararı ile panikleyen uluslararası yatırımcının Türkiye’ye bakışını yumuşatabilir mi? "TL’deki değer kaybı kalıcı hale geliyor” DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, “Yatırımcılar Nisan 2018’den beri Türkiye yatırımlarını beklemeye aldı ve bu süre giderek uzuyor” diyor. 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi sonrasında gözlerin 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kilitlendiğini hatırlatan Prof. Alçın, “31 Mart’tan sonra artık seçim sürecinin tamamen sona ereceği beklentisi vardı. Ancak yatırımcıların beklentileri, 23 Haziran kararı ile ağır biçimde bozuldu. Şimdi artık 23 Haziran’dan sonra bir erken seçim olur mu ihtimali tartışılıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Geçtiğimiz süre zarfında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomik Program’ın (YEP) da piyasalarda tatmin edici bulunmadığına işaret eden Alçın, “Geldiğimiz noktada, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı Türkiye’de 4,5 yıl seçim olmayacak inancını zedeledi. Bunun da etkisiyle 2018’in son çeyreğindeki küçülmenin 2019’a da yansıyacağını söyleyebiliriz” diye konuşuyor. Türk Lirası’nın kademeli olarak değer kaybettiğine de dikkat çeken Prof. Alçın’a göre, TL’deki değer kaybı bir "sızıntı"ya dönüşmüş durumda. Alçın, bu durumu şu sözlerle açıklıyor: “TL’de bugün yaşanan değer kayıpları, Ağustos 2018’deki Brunson krizi gibi değil. Artık bir sızıntı gibi azar azar ama sürekli ve kalıcı bir değer kaybı yaşanıyor. Merkez Bankası’nın attığı adımlar da bu sızıntıyı önlemekte başarılı olamıyor, sadece bir miktar yavaşlatıyor.” “Türk borsası ilk kez Rusya'dan bile ucuz” Türkiye piyasalarındaki kırılganlık, artık piyasa oyuncuları tarafından daha yüksek sesle dile getirilmeye başlıyor. Alnus Yatırım tarafından yatırımcılar için hazırlanan bilgi notunda, “YSK özelinde değil de geniş anlamda yargı konusu Türkiye için ciddi sorun haline gelmektedir” değerlendirmesinde bulunulurken, Dünya Adalet Projesi'nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye'nin 2014'deki 59'uncu sıradan 2018'de 109'uncu sıraya gerilediğine dikkat çekildi. Bu dönemde TL'nin sürekli değer kaybettiği hatırlatılan bilgi notunda, "Türk borsası, Rus borsasının da altında bir değerleme ile işlem görmeye başladı, ki bu hayal bile edilemezdi. Yani çok ucuzuz ama bizim borsaya yatırıma gelmiyorlar” değerlendirmesi yapıldı. Borsa 87 binin altını görürse ne olur? DW Türkçe’ye konuşan Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, Türkiye’de borsanın 88 bin seviyelerinde olduğuna dikkat çekerek, “Son 20 yıla bakıldığında 87 bin seviyesinin çok kritik bir eşik olduğu görülüyor. En son 2008 krizi döneminde bu kadar alt eşikler görüldü. Borsada 87 binin altı görülürse piyasa çok ciddi bir krizi fiyatlıyor demektir” diyor. Şu anda Türk piyasalarında fırtınanın devam ettiğini, dolayısıyla henüz bir "hasar tespit" yapmanın mümkün olmadığını kaydeden Yunus Kaya, “Biz şu an müşterilerimize ‘borsa seviyesini takip edin, 87 binin altı görülürse kendinizi koruyun’ diyoruz” şeklinde konuşuyor. "Türkiye 2019'u da kaybetti” Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası bir bankanın ekonomisti, adının kullanılmaması kaydıyla DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Türkiye ekonomisi 2019 yılını da kaybetti gibi gözüküyor” yorumu yaptı. Kısa vadeli yatırım yapan uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye’ye ilişkin asıl beklentinin "demokratik işleyiş"ten ziyade "ekonomik ve siyasi istikrar" olduğunu vurgulayan ekonomist, “Kısa vadeli yatırımcı demokratik olmayan ülkelere de gider. Rusya bunun en güzel örneği. Dolayısıyla şu anda Türkiye’ye bakan yatırımcı için asıl sorun belirsizlik” diyor. Uluslararası pek çok yatırımcının 31 Mart sonrasında kabinede önemli değişiklikler beklediğine işaret eden ekonomist, şöyle konuşuyor: “Özellikle Hazine, Ticaret ve Tarım bakanlıklarının değiştirilmesi bekleniyordu. Açıkçası bu kadrolarla ekonomide mesafe kat edilemeyeceği düşünülüyor. Şimdi yeni bir erken genel seçim gündeme gelirse, piyasalar nasıl tepki verir düşünmek istemiyorum.” Aram Ekin Duran / İstanbul © Deutsche Welle Türkçe
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle