Kültür-Sanat

Woodstock : 40 yıl önceki isyanın sesi

Sadece bir müzik festivali değildi Woodstock,devrimin kendisiydi

22 Ağustos 2009 03:00


Dünyanın en ses getiren müzik festivali olan Woodstock, taşıdığı siyasi misyonla da Çiçek Çocukların en unutamadığı festivaldi.

Özgürlük için yapılan müzik dünyayı daha iyi bir yer haline gietirme çabası...Ferhat Uludere Woodstock festivaline kendi penceresinden şöyşe bakıyor:


Tüm dünyanın özgürlük için ayağa kalkmasının hemen ardından, daha ortalık durulmamış, devletler savaş ilan edip ilk defa savaş sloganlarla protesto edilirken 1969 yılının Ağustos ayının 16. gününde, akşam yeni yeni çökmeye başlamışken yeryüzüne, saat 17.07’de Richie Havens sahneye çıktı. Özgürlük, barış ve aşk çığlıkları atan kalabalığa baktığında aklından ne geçtiğini sona bırakacağım. Çünkü başka birşey olmuştu o gün. O gün orada, Minstrel From Gault adlı şarkısıyla başlattığı festival bir daha o kadar coşkuyla düzenlenemeyecek, tüm çabalara rağmen eksik kalacaktı. Woodstock’un ilk müzisyeni ilk şarkısını söylemişti ve tüm dünya bu festivale kilitlenmişti. Anarşistler, Çiçek Çocuklar, sosyalistler, hippiler, eşcinseller ve tüm Amerika oradaydı, yani tüm dünya oradaydı. Dünyada müzik dinliyorum diyen kim varsa kalbinin bir köşesine o anı hapsetmişti. Orada olanlar bir kere bile olsun akıllarından çıkaramadılar yaşadıklarını, gitmeyenler için ise bir ütopya olarak kaldı Woodstock…
woodstock-2

Devrimin ta kendisiydi

Sadece bir müzik festivali değildi Woodstock, sadece kalabalıkların bir yerde buluştuğu, müzik dinlediği ve esrar içtiği bir yer hiç değildi, Woodstock kelimenin en yalın anlamıyla “özgürlük”tü. Kapitalizmin yücelttiği bireysel özgürlüklerin bir aldatmaca olduğunun farkına varan insanların biraraya gelip kolektif bir bilinç yaratma mücadelesiydi. Woodstock devrimin kendisiydi… Üç buçuk gün boyunca devam eden bir devrimdi, anarşiydi, insanlıktı… Bu hafta 40. yılını kutluyoruz festivalin, 40 yıldır benzeri yapılmadı, 1969 Woodstock’un organizatörü Michael Lang 1994 ve 1999 yıllarında yeniden yapmaya kalksa da 1969 gibi olmadı hiçbir zaman. Onlar sadece nostaljik bir merak, bir anmaydı sanki. Ve 40. yılında Lang yine düzenlemeye çalışıyor Woodstock’u. Ama küresel ekonomik kriz Woodstock 2009’un önünü kesecek gibi duruyor. Lang, son yaptığı açıklamada konserin ancak Eylül ayında düzenlenebileceğini açık açık söylemişti…

Bu gerekli mi bilmiyorum, ama yine de içimden bir ses gerekli olmadığını söylüyor. Çünkü aynı ruh bir daha geri gelmeyecek biliyorum. Yapılan her Woodstock bir öncekini aratacak, hepsi birden biraraya bile getirilse, yine herkes 1969 yılını anımsayacak. Çünkü bir daha kimse, sahneden indikten sonra yaptığı söyleşide Jimi Hendrix gibi konuşmayacak…


“Woodstock’ın barışçıllığını ve çok, çok, çok iyi müziğini sevdim. İyi müzikten kastım hakiki müzik, çok uzun zamandır hasretle bu müziği bekleyen insanlar vardı. İnsanlar çamurda yattılar, yağmurda ıslandılar, şuna maruz kaldılar, buna maruz kaldılar, ama neticede galip geldiler. Bence başarılı bir festivaldi… İnsanlar sokak çetelerinden, militan gruplardan, Başkan’ın palavralarından usandılar… Başka türlü birşey, başka bir yön, başka bir istikamet arıyorlar. Ve doğru kulvarda koştuklarını, doğru şarkıyı söylediklerini biliyorlar… Fakat, nereden çıktı bu insanlar?”


O insanlar hep oradaydı, sadece ilk defa biraraya gelmişler ve ilk defa müzik kendi gücünü gösterip insanları oraya toplamıştı. Konserde her şey beklendiği gibi olmamıştı elbette. İlk gün Joan Baez saat 1.30’da sahneye çıkmış ve yarım saat sonra başlayan yağmur sabah beşe kadar devam etmişti. Yerler ıslanmış ve toprak yağmur suyunun etkisiyle çamura dönmüştü. Bu ilk aksilikti, ama orada toplanan kalabalığı yıldırmayı başaramamıştı. Hendrix’in dediği gibi insanlar çamurun içinde yuvarlanıyordu. Orada yuvarlanan bir çift daha sonra Woodstock albümünün kapağında da yer alacak ve konseri şöyle anlatacaktı: “Kız arkadaşımla (şimdi karım) Woodstock’a gitmekle kalmadık, Woodstock albümüne kapak olduk. Her şey radyoda rastladığım bir reklamla başladı. Katılan müzisyenleri duyunca gitmem gerektiğini anladım. Satılan 60 bin biletten ikisini ben aldım, 36 dolara… Sonradan 300 binin üzerinde insanın içeri biletsiz alındığını okudum. Otobüsle gittik; iyi fikirmiş. Woodstock’a vardığımızda olduğumuzda hayretten donakaldık. O kadar kalabalıktı ki… Yeterli su yoktu, tuvalet yoktu. Ama müzik dünya güzeliydi. Cuma'dan Pazartesi'ye kadar oradaydık. Tarih yazdığımızı, konserin ortalarında bir yerde, sahnede New York Times’ın birinci sayfası okunduğunda fark ettim . Wallkill adlı kasabanın yakınlarındaki 20 hektarlık bir arazi festivalin ilk yeri olarak düşünülmüştü. Ama birkaç sıkıntı vardı.

Kasabalılara ilk önce yapılacak festivalin ismi Woodstock Müzik ve Sanat Panayırı olarak açıklanmıştı. Tutucu kasaba sakinleri panayır fikrinden hoşlansa da müzik fikri canlarını sıkıyordu, çünkü müzikle birlikte uyuşturucu da kasabaya girecekti. Uyuşturucu meselesi gündeme geldiğinde lafazan Lang sazı eline almış ve konuşmaya başlamıştı. Festivalin uyuşturucuyla bir alakası olmadığını, hatta en çok da kendilerinin yasadışı olan her şeye karşı olduğu yalanını atmıştı. Başta inanmışlardı bu duruma. Ama daha sonra işin rengi değişmeye başladı.

2 Temmuz akşamı, Walkill’in Sorumlu Sakinleri adlı bir sivil inisiyatifin girişimi üzerine, Belediye Meclisi Woodstock’a izin vermekten vazgeçti. Woodstock kendine bir yer bulmak zorundaydı.
Bu haber üzerine gazeteler festivalin akıbetini merak eder hale gelmiş ve haber yapmaya başlamışlardı. Bu haberleri okuyan Elliott Tilber kendi arazisini Woodstock için kiralayabileceğini söylediğinde festivalin yeri birden değişti. White Lake’teki arazi bir festival için küçüktü… Ama Tilber işin peşini bırakacak gibi değildi.


1967 yılında Rampart isimli radikal sol bir dergi ilk defa hippi sözcüğünü kullanmıştı. O zamandan beri Amerika bu tanımdan korksun mu onları sevsin mi bilemiyordu, ama onlar dünyanın her bir yerinde hızla çoğalıyorlardı. Sıradan bir sütçü olan Max Yasgur o zamana dek birkaç defa bu ismi duymuştu ve bir gün kapısını Woodstock Ventures adlı bir şirketin yöneticisi çaldı. Kim olduklarını bilmiyordu ama elindeki araziyi birkaç günlüğüne kiralamak istiyorlardı. Boş duran arazi kısa bir süre için iyi para getirecekti ve ne yapacaklarını sorduğunda bir festival düzenleneceğinden bahsetti şirket yöneticisi, Yasgur daha sonra bu festivali hippi festivali olarak tanımlayacak ve sıradan bir sütçüyken adı isyan tarihine mülk sahibi olarak geçecekti.
Lang o günü şöyle anlatacaktı: “Araziyi görür görmez vuruldum, mükemmeldi, nefis bir eğimi vardı, sahne için idealdi, arkada da göl… Hemen orada anlaştık. El sıkıştığımızda, elinde sadece üç parmak olduğunu farkettim.

 woodstock-5
Bütün o araziyi elleriyle temizlemişti.” Yasgur’la 75 bin dolara anlaşıldı.
Başta da dediğimiz gibi ilk gitar sesi saat 17.07’de çıktı ve Richie Havens şöyle anlatacaktı anı: “Aslında Woodstock diye birşey olamayacaktı, çünkü hiçbirimiz oraya gidemeyecektik. Alana yedi mil ötede bir otele yerleşmiştik. Yol tıkalıydı, karadan ulaşmamıza imkân yoktu. Organizatörler ortalıkta deli gibi koşuşturuyorlardı. Sonuçta dandik bir helikopter kiraladılar, bizi içine tıkıştırdılar, iki de konga davul… Bir renk denizinin üzerinden geçerek -80 bin kişinin geleceği düşünülüyordu, 850 bin kişi gelmişti- sahneye indik. Harikuladeydi. Gözüme ilk çarpan görüntü şuydu: Tim Hardin sahnenin altında oturmuş gitar çalıyordu. Organizatörler, bir saatten fazla onu sahneye çıkmaya ikna etmeye çalıştılar. Tim, Nuh diyor, peygamber demiyordu. Bu sefer bana yalvarmaya başladılar, lütfen Richie, hadi Richie… Ve kendimi sahnede buldum: İki saat 45 dakika kaldım. Çünkü sahneye çıkacak başka kimse yoktu. Tam altı sefer sahneden indim, altı seferinde de beni sahneye geri gönderdiler. Harika bir olaydı.”

İlklerin yaşandığı yer

Ve tabii ki Santana ikinci gün sahnedeydi, çamur içindeki kalabalık, karşısına çıkmış onu bekliyordu.  “Sahne arkasında herkes ayrı telden çalıyordu. Jerry Garcia’ya göre her şey yolundaydı, uçağı kaçıranlara veya limuzin servisinden mahrum kalanlara sorarsanız, rezaletti. Kimileri öfke küpüydü, kimilerine göre ise mevzu ‘üç günlük eğlence, müzik, yağmur, üzümlü havuç salatası ve kıyak muhabbetti.’ Böyle bir kalabalığa çalmak çok acayip bir şey. Çünkü elinden çıkan ses ampflikatörlerden, monitörlerden, hoparlörlerden geçiyor, karşıdaki tepeye çarpıyor -gerçek bir tepeydi; göz, saç ve etten oluşan bir okyanusa benziyordu-, sonra sana geri dönüyordu. Unutulur şey değil.”

18 Ağustos'ta bitmişti Woodstock ve herkes hâlâ sarhoş ve tripteydi. Kimse ayılmak kimse başka birşey yapmak istemiyor gibiydi. Herkes birçok ilki orada yaşayacaktı. 16 yaşında festivale katılan Allayna Kayne adındaki kız şöyle anlatacaktı yıllar sonra o günleri: “16 yaşındaydım, ağabeyim Josh’la birlikte gitmiştik. İlk jointimi, ilk biramı orada içtim. Ve ilk defa bir erkekle seviştim, ağabeyimin arkadaşı Brian’la. Ve hamile kaldım. Lisedeydim, ama doğurdum. Liseyi bitirdiğim yıl Brian’la evlendik. Dört çocuğumuz var, en büyüğünün adı Jerry, Jerry Garcia’dan ötürü. Woodstock sadece hayatımı değiştirmedi, anlamlı kıldı.”

O yıl kimler çıktı?

woodstock-11

15 Ağustos 1969 Cuma
Richie Havens
Country Jœ McDonald
Bert Sommer
Tim Hardin
Ravi Shankar
Melanie
Arlo Guhtrie
Joan Baez
16 Ağustos 1969 Cumartesi
Quill
Sweetwater
John B. Sebastian
Keef Hartley
Santana
Incredible String Band
Canned Heat
Grateful Dead
Creedence Clearwater Revival
Janis Joplin
Sly & the Family Stone
The Who
woodstock-21Jefferson Airplane

17 Ağustos 1969 Pazar
Joe Cocker
Max Yasgur
Country Joe & Fish
Leslie West / Moutain
Ten Years After
The Band
Johnny Winter
woodstock-31Blood Sweat & Tears
Crosby, Stills, Nash & Young
18 Ağustos 1969 Pazartesi
Paul Butterfield Blues Band
Sha-Na-Na
Jimi Hendrix

FERHAT ULUDERE