AKP’nin zaferiyle sonuçlanan 1 Kasım seçimlerinin ardından ABD’nin başkenti Washington’da uzmanlar sonuçları değerlendirdi. AKP’nin oylarını artırmasının altındaki nedenin istikrarsızlık endişesi olduğunu ifade eden ve son dönemde artan terör olaylarının sonuçlarda etkili olduğunu vurgulayan uzmanlar, seçimlerin ne kadar adil bir ortamda gerçekleştiğini de sorguladı.
Washington Enstitüsü ve Brookings Enstitüsü’nde gerçekleşen iki ayrı programda bir araya gelen Türk ve ABD'li uzmanlar, bu sonuçları daha önceden tahmin edemediklerini belirterek seçimin galibinin AKP olduğunu belirtti.
“Özgür bir seçimdi ama adil değildi”
“Muhtemelen Erdoğan da bu sonuçları beklemiyordu” diyen Brookings Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Ömer Taşpınar, ‘Bay Hayır’ diye tabir ettiği MHP lideri Devlet Bahçeli’nin izlediği politikanın seçim sonuçlarında önemli rol oynadığını ifade etti. “Bu, özgür bir seçimdi ama adil değildi” diyen Taşpınar, medyaya yapılan baskı ve operasyonlar neticesinde vatandaşın gerçekleri öğrenmesine engel olunduğunu söyledi.
“Seçimin en net kazananı Erdoğan,
diğer kazananı ise PKK"
Medyaya sansür yoluyla adil bir seçimin engellendiği düşünen Washington Enstitüsü Türkiye Direktörü Soner Çağaptay ise AKP’nin başarısını kontrollü kaos stratejisine bağladı. Erdoğan’ın halka ‘koalisyon olursa istikrarsızlık ve ekonomik kriz olur’ mesajını verdiğini belirtten Çağaptay, PKK’nın da seçimin kazananları arasında olduğunu savundu.
“Seçimin en net kazananı Erdoğan. Diğer kazananı ise PKK. Kürt siyasetinin dilini tekrar şiddete dönüştürerek HDP’nin siyasi yükselişini durdurdular. HDP kaybetti, PKK kazandı” şeklide konuşan Çağaptay, HDP’nin Türkiye’nin partisi olma hedefine PKK’nın engel olduğunu ifade etti. AKP’nin ileriye yönelik politikalında bir değişiklik beklemedini ifade eden Çağaptay, “Erdoğan’ın güçler ayrılığını hiçe sayan otoriter biçimdeki yönetim şekli basına yönelik baskılar ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması daha da ileri gidecek” şeklinde konuştu.
Seçimlerden sonra AK Parti’nin politikalarında büyük bir değişiklik beklmediğini dile getiren Çağaptay, “Erdoğan’ın güçler ayrılığını hiçe sayan otoriter biçimdeki yönetim şekli basına yönelik baskılar ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması daha da ileri gidecek” dedi.
"Demokratik görünen ama giderek otoriterleşen bir ülke"
Woodrow Wilson Merkezi Ortadoğu Programı Direktörü ve Türkiye uzmanı Henri Barkey, Türkiye’nin demokratik görünen ama giderek otoriterleşen bir ülke olduğunu söyledi. Barkey, özellikle basının maruz kaldığı baskılara değindi. “Bugün ülke basınının yüzde 70-80’i hükümet veya Erdoğan’a yakın kişiler tarafından idare ediliyor.” şeklinde konuşan Barkey, basının maruz kaldığı baskıları ‘dehşet verici’ olarak niteledi.
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Kurucu Direktörü Türkiye uzmanı Alan Makovsky de Erdoğan’ın, oyların artışını halkın kendisine muhalif medyayı bitirmek için bir “buyruk” şeklinde yorumlayabileceğini söyleyerek muhaliflerin maruz kalabileceği saldırılara dikkat çekti.
Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Çalışmaları Merkezi Direktörü Gönül Tol, HDP’nin oy kaybetmesine rağmen aslında kazananlar arasında olduğunu söyledi. HDP eş başkanlarının hemen hemen hiçbir yayın kuruluşunda kendini ifade etme şansı bulamadığını ifade eden Tol, bu zorlu politik ortamda HDP’nin barajı aşmasını büyük bir başarı olarak değerlendirdi.