Neue Osnabrücker Zeitung siyasilerden teröre karşı daha net bir tavır bekliyor:
"Aslında aranan Tunuslunun saldırının faili olup olmadığı önemli değil. IŞİD'in bu konu ile bir ilgisi olup olmadığının ya da yaşanan kitlesel katliamı kendi reklamı için kullanıp kullanmadığının da. Umuyoruz er ya da geç gerçeği öğreneceğiz. Ancak bugünden söylenmesi gereken hatta söylenmesi zorunlu olan bir şey var: Siyaset insanları yalnız bırakıyor. Bir tarafta cinayetlerin sığınmacılara karşı kullanıldığı adi tavırlar var. Diğer tarafta ilginç bir biçimde duygusuzca okunan taziye açıklamaları. Ve başbakanımızın da bize suçluların, ‘yasalar dahilinde en sert biçimde cezalandırılacakları‘ dışında söyleyeceği bir şey yok. Eksik olan şey tüm teröristlere karşı net bir mücadele ilanı. Helmut Schmidt 1977 yılında bunu RAF terörüne karşı yapabilmişti. Bugünlerde Schmidt'in o konuşmasının sosyal medyada çokça paylaşılmasında şaşılacak bir şey yok."
Volksstimme gazetesi ise yaşanan saldırının ardından Başbakan Merkel'in siyasi geleceğinin tehlikede olduğu görüşünde:
"Kıtanın birçok yerinde Angela Merkel Avrupa'nın tanrıçası olarak görülüyor; bilge ve hatasız… Gerçekten de şu an Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları içinde en çok tecrübeye ve güce sahip kişi. Bunlar dördüncü kez başbakanlığa aday olmasında onu motive eden nedenlerin önemli bir kısmını oluşturbilir. Makamını koruyup koruyamayacağına ise gelecek sonbaharda, Almanya'da yapılacak olan federal parlamento seçimlerinde karar verilecek. Koşullar onun için Berlin saldırısının ardından çok daha zor olacak. Kardeş parti CSU'nun bitmek bilmeyen mızıkçılığı daha da artıyor. AfD'nin başbakana karşı saldırıları ise çok daha ağır. Bunlar CDU seçmenini en can alıcı yerinden vuruyor. Popülizm her zaman, Björn Höcke ve Alexander Gauland gibi isimlerin Angela Merkel'de buldukları bir düşman imgesine ihtiyaç duyar. Peşlerine takılan kalabalığı daha da büyütmek adına hiçbir saldırı onlar için seviyesiz değil. Merkel'in sığınmacı siyasetindeki yanlışlarının intikamı ağır oluyor. Görünen o ki başbakanlık adaylığını açıklamakta erken davrandı."
Mannheimer Morgen gazetesi Almanya'daki kurumların sığınmacıları kontrol edemediğini savunuyor:
"Görünen o ki Anis Amri olayında bir takım hatalar yapıldı. Bu hatalar, güvenlik açısından tek sorunun yüzbinlerce sığınmacının kontrolsüz bir biçimde Almanya'ya girmesinin olmadığını gösteriyor. Bu insanların Almanya'da iken ne yaptıklarının da üzerinde durulması gerekiyor. Sığınmacıların ve özellikle de radikal islamcı olma şüphesi altında bulunanların bir eyaletten diğerine geçmelerini kurumlar kontrol altına alamıyor. Merkel'i eleştirenler bile şunu kabul ediyor ki, federal bir devlette tüm bunların tek sorumlusu başbakan olamaz."
Stuttgarter Zeitung ise tartışmalı sınır dışı uygulamalarının, Berlin saldırısının ardından daha fazla gündeme gelmesi gerektiği görüşünü savunuyor:
"Zanlının 12 kişinin katili olduğu ortaya çıkarsa, iltica başvuruları reddedilmiş olan kişilerin sınır dışı edilmelerine yönelik eyalet uygulamaları hakkında daha yoğun konuşmak zorunlu olacak. O zaman sığınmacılar arasında radikalleşmenin ve terör saldırıları için adam kazanmanın nasıl önüne geçilebileceği konusunda da çok daha sıkı tartışılması gerekiyor. Ve sonunda şüpheli görülen 549 kişiden birinin, bir saldırı gerçekleştirebileceğine karar verilirse, bu potansiyel saldırganlarla ilgili uygulamalar zorunlu bir şekilde gözden geçirilmelidir. Ama sadece o zaman."
©Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Erkan Türkel