Sağlık

Verem hastası 2 yılda 25 kişiye bulaştırıyor

Ulaşmada yaşanan zorluklar nedeniyle tüberküloz hastalarına tanı konulamıyor, tedavi yapılamıyor.

27 Aralık 2011 02:00

T24 - Ulaşmada yaşanan zorluklar nedeniyle tüberküloz hastalarına tanı konulamıyor, tedavi yapılamıyor. Tedavi edilemeyen her verem hastası da 2 yıl içinde hastalığı yaklaşık 25 kişiye bulaştırıyor.



Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de verem kontrolündeki sorun, hastalara ulaşmada yaşanan zorluklar nedeniyle tanı konulamaması veya teşhis edilen hastaların ilaç tedavisine düzenli olarak devam etmemelerinden kaynaklanıyor.

ntvmsnbc'nin haberine göre; Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, tanı konulamadığı için tedavi edilemeyen her verem hastasının, 2 yıl içinde hastalığı 25 kişiye bulaştırdığını, bu nedenle sorunun büyüdüğünü belirtiyor. Üstelik eskiden sadece sosyo-ekonomik düzeyi düşük kesimlerin hastalığı olarak bilinen tüberküloz, artık sosyo-ekonomik seviyesi yüksek kişilerde de sıklıkla görülüyor.


Yılda 1.7 milyon kişi hayatını kaybediyor

Tüberküloz hastalığı, yaygınlığındaki artış ve kontrolündeki güçlükler nedeniyle son 15 yıldır yeniden dünya gündemine oturdu. Dünya Sağlık Örgütü 2006 Küresel Tüberküloz Raporu”ndaki verilere göre; dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon yeni verem hastası ortaya çıkıyor ve 1,7 milyon hasta verem sebebiyle ölüyor.

Sağlık Bakanlığı Verem Savaş Daire Başkanlığı her yıl “Türkiye’de Verem Savaşı Raporu” yayınlıyor. Bu rapor kapsamında Türkiye genelindeki verem savaş dispanserlerine kayıtlı her bir hastanın verileri bireysel olarak toplanarak analizi yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 2011 yılı Verem Savaş Raporu verilerine göre, ülkemizde 2009 yılı içinde belirlenen yeni verem hastası sayısı 17 bin 402. Rapora göre, bu sayının 15 bin 943’ünü (yüzde 91,6) yeni hastalar, 1459’unu (yüzde 8,4) tedavi görmüş hastalar oluşturuyor. Toplam verem hastası sayısının 10.519’unu (yüzde 60,4) erkek hastalar, 6883’ünü de (yüzde 39,6) kadın hastalar oluşturuyor.


Doğrudan gözetimli tedavi şart

Sağlık Bakanlığı elde ettiği verileri düzenli olarak Dünya Sağlık Örgütü ile de paylaşıyor. DSÖ hastalığın kontrolü için, “Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi” adı verilen bir dizi önlemi, tüm gelişmişlik düzeyindeki ülkelere önerdiği için bu önerilerin uygulanması büyük önem taşıyor. Bu yaklaşımı uygulayan ülkelerde verem mücadelesinde başarılı sonuçlar alınıyor. Tüberküloz yaygınlığı konusunda Türkiye de, dünyada yaşanan olumsuz gelişmelerden payını aldığı için programı uyguluyor. Uzmanlar hastalığın özellikle genç nüfus arasında yaygınlaşmaya başladığını, eskiden sadece sosyo-ekonomik seviyesi düşük kişilerde görülürken, artık sosyo ekonomik refah seviyesi yüksek kişiler için de tehlike olduğunu doğruluyor. “Doğrudan Gözetimli Tedavi” uygulamasında, tüberküloz hastalarının tüm tedavi süresi izleniyor. Bu süreçte hastaların ilaçlarının dozunu denetleyen bir sorumlu kişi veya görevli gözetiminde kullanması sağlanıyor. Hastanın bu şekilde ilacını kullandığı bilgisi de kayıt altına alınıyor.


Tedavi stratejisinin 5 ayağı var

DSÖ’nün önerdiği kontrol modeli olan “Doğrudan Gözetimli Tedavi” (DGT) ülkemizde 2006 yılından beri uygulanıyor. Bu stratejinin ülke genelinde uygulanması hastalığın kontrolü anlamında önemli bir adım oldu. Günümüzde en etkin tüberküloz kontrol programı olan DGT’nin 5 temel öğesi var:

1- Politik kararlılık.
2- Teşhisin balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulması.
3- Doğrudan gözetimli tedavi ile ilaçların içirilmesi.
4- Kesintisiz ilaç temini.
5- Standart kayıt ve bildirim sistemi.


Taşıyıcıların yüzde 70'inin saptanması hedefleniyor'

Bu tedavi stratejisinin 2 temel hedefi var: Bulaşıcı nitelikteki hastaların en az yüzde 70’ini saptamak ve bu hastaların yüzde 85’inin tam olarak iyileşmesini sağlamak. Doğrudan Gözetimli Tedavinin başarıyla uygulandığı ülkelerde hastalığın toplum içindeki sıklığı hızla azalırken, tüberküloz giderek sorun niteliğini kaybetmeye başlıyor.

Doç. Dr. Reha Baran, toplumun her kesiminde ve her sosyo kültürel çevrede görülebilen tüberküloz hastalığının utanılacak ya da saklanacak bir problem olmadığını söylüyor. Doç. Dr. Reha Baran, “Özel muayenehaneler ve özel hastaneler de dahil olmak üzere, nerede tanı konulursa konulsun tüberküloz hastaları, bölgelerindeki Verem Savaş Dispanserine ya da sağlık müdürlüklerine yönlendirilmeli. Ayrıca Doğrudan Gözetimli Tedavi kurallarına göre tedavi edilmeli” diye konuştu.


'İlaç kullanmanın sürekliliği sağlanıyor'


Tüberküloz basili ancak uzun süreli, çok sayıda ilaçla düzenli bir şekilde tedavi edildiğinde kontrol altına alınabiliyor. Aksi takdirde ilaçlara karşı direnç kazanabiliyor. Doğrudan Gözetimli Tedavi programına alınan hastalara önce kısa bir eğitim veriliyor. Bu eğitimde ilaçları kimin kontrolünde ve ne şekilde kullanacağı anlatılıyor ve gözetmenin kim olacağı belirleniyor. İlaçlar gözetmene teslim ediliyor. Hasta her gün gözetmenin kontrolünde ilaçlarını kullanıyor. Hasta gelmezse gözetmen hastayı arıyor ve ilaç kullanımının sürekliliği sağlanıyor.

Son bir yıldır ülkemizde doğrudan gözetimli tedavi uygulandığını belirten Doç. Reha Baran şunları söylüyor: “Ancak hem toplum bilincinin gelişmesi hem de başarılı sonuç alınması açısından tüberküloz şüphesi olan herkesin ücretsiz balgam tetkiki yaptırmak için verem savaş dispanserlerine yönlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda verem savaş dernekleri gibi sivil toplum örgütlerinin de gönüllü gözetmenlik görevini üstlenmesi ve hastaların ilaç kullanmasına yardımcı olması sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.”