Gündem

Vahdet yazarı: Hapse atılanlar, Müslüman iki gazeteci olsaydı AYM yine aynı kararı verir miydi?

"Anayasa Mahkemesi'nin kararları vicdanları bağlamaz"

03 Mart 2016 12:37

Anayasa Mahkemesi'nin, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül için verdiği 'hak ihlali' kararını eleştiren Vahdet yazarı Mehmet Şevki Eygi, "Hapse atılanlar Müslüman iki gazeteci olsaydı aynı karar verilecek miydi? İşin püf noktası budur" dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'ın "Kararlarımız herkesi bağlar" şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Eygi, "Anayasa Mahkemesi'nin kararları herkesi bağlar, doğrudur. Lakin vicdanları bağlamaz. Karar karardır, elbette uyulacaktır. Anayasa Mahkemesi lâ yuhti (hatâ etmez,  günah işlemez) değildir. Yanılabilir" ifadelerini kullandı.

Mehmet Şevki Eygi'nin "Anayasa Mahkemesi'nin kararları vicdanları bağlamaz" başlığıyla yayımladığı (3 Mart 2016) yazısı şöyle: 

"Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Kararlarımız herkesi bağlar” buyurmuş.  Doğrudur. Lakin vicdanları bağlamaz. Karar karardır, elbette uyulacaktır. Anayasa Mahkemesi lâ yuhti (hatâ etmez,  günah işlemez) değildir. Yanılabilir. Anayasa Mahkemesi kararları hukukun, vicdanın, adaletin, eşitlik prensibinin, millî kimlik ve kültürün ışığında seviyeli bir üslûpla tartışılabilir.

Hapse atılanlar, Müslüman iki gazeteci olmuş olsaydı, aynı karar verilecek miydi?.. İşin püf noktası buradadır.

***

Suriye fâciasında, Esad’ın ve rejiminin ille de iktidarda ve ayakta kalmasını isteyenler baş sorumlu ve suçludur. Esad gidebilir, diktatörlük rejimi yumuşatılabilirdi.  Esad’çılar buna izin ve fırsat vermediler.  BOP mu?.. Ona göre Suriye’deki fitne fesat kaos anarşi daha da büyümeli, ülke üç-beş parçaya ayrılmalıdır.  Siyonistler ve emperyalistler,  İslam dünyasında hiçbir ülkenin ve halkın İslamî bir idareye sahip olmasını istemiyor. Kuzey Kore rejimine tahammül ediyorlar, İslam’a edemiyorlar. Bunun sonu üçüncü dünya savaşıdır. Ne zaman, nerede, bilemem…

***

İslamcılık ideolojileri dahil, bütün ideolojiler Kur’an, Sünnet İslam’ına, yâni gerçek İslam’a aykırıdır.  Fırka-i Nâciye dışındaki bütün fırkalar bozuktur.  İmanını kurtarmak isteyen Müslümanlar Kur’an, Sünnet, icmâ, Sevad-ı Âzam, cumhur-i ulema dairesi içinde bulunsunlar. 

***

Dinin içini boşaltarak light ve ılımlı bir İslam türetmek isteyenler, hıyanet  ve dalalet içindedir. 

***

Kur’an’ın, üzerinde ittifak edilmiş kesin bir hükmünü kabul etmeyenler, ona aykırı sözler edenler, diğer dinî vazifelerini yapsalar veya yapar görünseler bile dinden çıkmış olurlar. 

***

En büyük eşkıyalık din, Kur’an, mukaddesatı âlet ederek zengin olmaktır. Din, İman, Kur’an kutsaldır, zenginliğe alet edilemez. 

***

Dine hizmet eden gerçek imamlara, gerçek müezzinlere, gerçek, müftülere, gerçek vâizlere, diğer hademe-i hayrata (din görevlilerine),  geçinmeleri için maaş ücret ödenmesine fetva verilmiştir ama din yoluyla zengin olmanın fetvası yoktur. "